Özgür Özel Antalya İl Kongresi’nde konuştu: Ben vefalı bir değişimi savunuyorum

Özgür Özel Antalya İl Kongresi’nde konuştu: Ben vefalı bir değişimi savunuyorum

Özgür Özel, Antalya İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “İçinde bulunduğumuz değişim tartışmalarında, bunu sadece sayın genel başkanımıza indirgemek, kendisine, geçmişine, emeğine haksızlık olur. Yola çıktığım gün kendisine de kamuoyuna da söyledim. Ben bir değişimi savunuyorum, ama vefalı bir değişimi savunuyorum” dedi.

CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel CHP Antalya İl Kongresine katıldı. Kongrede konuşan Özel, "Ben bir değişimi savunuyorum, ama vefalı bir değişimi savunuyorum" dedi.

Özgür Özel'in CHP Antalya İl Kongresi'nde yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:
"Cumhuriyet tarihinin en önemli seçiminde adayımız kazansın diye elimizden geleni yaptık. 28 Mayıs'tan sonraki süreçte bir muhasebe yapmamız, bir daha Cumhuriyete husumet duyan kadroların iktidarda kalmaması için partimizde neyi değiştirmemiz gerekiyorsa onu tespit etmemiz gerekiyordu. Partimizin yetkili organlarında ve Genel Başkanımıza bunları ifade ettim. Ancak zaman geçtikçe gördüm ki, yaşadığımız bu seçim kaybına başka isimler bulmak, kaybetmedik sadece kazanamadık demek ve hiçbir şey olmamış gibi devam etmek isteyen bir anlayışın hakim olduğunu gördük. Gün buna itiraz etme, bu konuda kimseyi incitmeden, kimseye haksızlık yapmadan ama Cumhuriyet Halk Partililerin, cumhuriyetçilerin yüreğindeki yangını hissederek bir şeyler yapma günüydü. Onun için yola çıktık, yollara düştük.

'VEFALI BİR DEĞİŞİMİ SAVUNUYORUM'
İçinde bulunduğumuz değişim tartışmalarında, bunu sadece sayın genel başkanımıza indirgemek, kendisine, geçmişine, emeğine haksızlık olur. Yola çıktığım gün kendisine de kamuoyuna da söyledim. Ben bir değişimi savunuyorum, ama vefalı bir değişimi savunuyorum. Bu baba evinde başka şeylere talip olabilirsiniz, iyi yönetilmediğini söyleyebilirsiniz, daha iyi yönetmek için fikri farklılıklarınızı dile getirebilirsiniz ancak geçmişte olan kötü örneklerdeki gibi, yakarak yıkarak, bir daha yüz yüze bakamayacak hale gelerek, bir parti için mücadele için partinin geleceğini, gelecekte seçmenle kuracağı ilişkiyi zedelemek ne bana ne Cumhuriyet Halk Partisi'ne yakışır. Sayın genel başkanın çalışma etiklerini değiştirmekle değişimin tamamlandığını söylemek ya da tüzüğe daha demokratik maddeler önererek ya da programı daha basit, anlaşılır yazacağını söyleyerek ipteki cambazı göstermek esas sorumlulara bakma demek olur. Bu yüzden CHP'nin önce temel sorununu tespit etmek durumundayız.

Recep Tayyip Erdoğan'ın dikine kesen siyaset denkleminde, biz ve onlar, Türkler-Kürtler, Aleviler-Sünniler, sağcılar-solcular, milliler-gayrimilliler diyen kimlik siyasetine karşı, 'ezanı susturacaklar arkama geçmelisin', 'ülkeyi böldürecekler arkama geçmelisin' diyen siyasete karşı küçük parçayı kucağında bulup onu büyütmeye çalışmak, sağdan daha sağdan ittifaklarla büyümeye çalışmak yerine başımızın üzerindeki cam tavanı görmeliyiz. Yüzde 25 ile 4 seçmenden biri ile meşgul olup öbür 3 seçmenin kim olduğuna bakmak durumundayız. Orada erişemeyeceğimiz bir yer yok. Ama nereden bakacağımız önemli. Eğer biz AK Partilinin de MHP'linin de HDP'linin de İYİ Partilinin de oy vermeyenin de yoksuluna, güvencesizine, sendikal hakkı elinden alınmışına, ülkeden umudunu kesmiş gencine dokunabiliyorsak, sol sosyal demokrat bir siyasetle altta kalanlara meşgul olabiliyorsak o zaman başarılı oluruz.

Cumhuriyet Halk Partisi herkesten yana olamaz; işçiden yanadır, yoksuldan yanadır, esnaftan, memurdan, orta direkten, halktan yanadır.

Altı okun tarihsel gerekliliğine inanarak, olgusal gerçeklerini sahiplenerek altı oku aşındırmadan geliştirerek cesur, kararlı bir siyaset yapmamız lazım."

İlgili Haberler