“Tarihi fırsat... İyi şeyler olacak...” gibi şifreli mesajlarla başlatılan, “Kürt açılımında basına yansımayan sürprizler olacak” itirafıyla sürece ilişkisini gizli ajandası olduğunu ortaya koyan AKP iktidarı, Turgut Özal’ın yolunda gidiyor.
Özal, Apo’yla el altından pazarlık yaparken, bundan haberi olmayan dönemin İçişleri Bakanı Yıldırım Akbulut, gazeteci Emin Çölaşan’a, “Bunları karşınıza alıp da ’Acaba kimdir, ne istiyorlar’gibi ortam yaratmak, yanlıştır” diyordu.
25 yıl sonra ortaya çıkan acı gerçek!
Kürt açılımının ilk mimarı olan Turgut Özal’ın, sözde sorunun çözümü için atmayı düşündüğü adımları kendi kabinesinin bakanlarından bile gizlediği ortaya çıktı
AKP iktidarının Kürt açılımına ilişkin çalışmalarının önümüzdeki günlerde TBMM’ye gelmesi beklenirken, sözde çözüm adına atılacak adımlar konusunda hala ser veriliyor sır verilmiyor. “Tarihi fırsat... İyi şeyler olacak...” gibi şifreli mesajlarla başlatılan, “Kürt açılımında basına yansımayan sürprizler olacak” itirafıyla sürece ilişkin gizli ajandası olduğunu ortaya koyan AKP iktidarı, eski Başbakan ve 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yolunda gidiyor. Gazeteci Yazar Emin Çölaşan’ın, İçişleri Bakanı olarak görev yürüttüğü sırada Yıldırım Akbulut’la yaptığı bir röportaj, Başbakan Turgut Özal’ın Kürt sorunu konusunda atmayı planladığı adımları kendi bakanlardan bile gizlediğini ortaya koydu.
Öcalan’la görüşüyordu
Özal, başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde sözde Kürt sorununun çözümü konusunda, bebek katili Öcalan’a doğrudan özel ulaklar gönderip, kafasında Türkiye’nin adını “Anadolu Birleşik Devletleri” olarak değiştirme hesapları yaparken, kabinenin İçişleri Bakanı olan Yıldırım Akbulut, devletin terör örgütünü muhatap alamayacağını ifade ediyor. Röportajda Çölaşan’ın “Bunların amacı ne? Oralarda bir Kürt devleti falan kurmak mı? Sayın Bakan, bunlar Marksist ve Komünist mi, Kürt mü, yoksa hem Komünist hem Kürt mü?” sorusuna Akbulut şöyle cevap veriyor:
PKK muhatap alınamaz
Efendim, bunların yakalananların açıklamalarından böyle bir amaçları olduğu söylenebilir. Tabii Marksist, Leninist ve Komünist bir idare tarzını gerçekleştirmek istediklerini de açıklamalarından anlıyoruz. Türkiye’ye 400-500 adam sokmuşsunuz. Bu 400-500 adam canilik yapıp sesini duyurur. Bunları karşınıza alıp da “Acaba bunlar kimdir, ne istiyorlar” gibi bir ortam yaratmak, bence yanlıştır. Şimdi, siz alın böyle birkaç yüz adam ve herhangi bir ülkeye sokun. Cinayetlere başlayın ve birtakım iddialarda bulunun... Ondan sonra herkes desin ki, “Bunların dertleri nedir?”... Onun için ben bunları bu açıdan değerlendirmenin yanlış olacağı kanısındayım.
Devlet onu imha etmez
Akbulut’un bazı sorulara verdiği cevaplar da, Özal hükümetinin teröre bakış açısını ortaya koyuyor. Akbulut, Öcalan’ın o dönemde hangi ülkede barındığına ve bu konuda bir girişim olup olmayacağına ilişkin soruya şöyle cevap veriyor: “Devletimiz bu adamın nerede olduğunu öğrense de, olduğu yere birkaç fedai veya komando gönderip onun işini görmez. Bir devlete böyle bir iş yapmak yakışmaz. Şöyle olur, böyle olur... Bunlar devleti ilgilendiren kararlardır. Tabi şartlar neyi getirir, neyi götürür bilemeyiz, ama bazı konular İçişleri Bakanı olarak bizi de aşar...
Mecburen destekliyorlar
...Yani şimdi bir düşünün... Bu işleri yapanlar 12 Eylül öncesinde o yörede nasıl bir hakimiyet kurmuşlardı? O günlerle şimdiki durumu bir kıyaslayın. Ama zaman zaman bu işi kafasına koymuş bazı adamların hareketleri maalesef oluyor. O da, yörenin coğrafi yapısından ve olayın mahiyetinden kaynaklanıyor. Kaldı ki bunları yapanlar takipsiz kalmıyor, çoğu yakalanıyor. Ama biz arzu ediyoruz ki derhal yakalansınlar. Bunun için de her türlü çareyi arıyoruz, her tedbiri alıyoruz. Fakat biraz zor bir iş olduğunu da kabul ediyoruz.
Özal, başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde sözde Kürt sorununun çözümü konusunda, bebek katili Öcalan’a doğrudan özel ulaklar gönderip, kafasında Türkiye’nin adını “Anadolu Birleşik Devletleri” olarak değiştirme hesaplarını yapıyordu.
