“Öyle yalnızız ki”
‘Bu çocuklar size emanet ve sahip çıkmak zorundasınız!’ başlıklı yazınız üzerine bu mesajı yazıyorum. Ben Siyasal’da okuyan garip bir kulum. Bize yapılan saldırıları kime anlatsak, “Siz öncesinde ne yaptınız?” diyor. Abi; bilinsin isteriz ki biz hiçbir şey yapmadık. Perşembe günü Nevruz kutlayan gruptan 20-25 kendini bilmez kantinde tek başına durup telefonla konuşan arkadaşımıza saldırdılar. Verilmiş sadakası varmış. Okuldan onlarca kişi arasından çıktı.
Hepimiz korkuyoruz geleceğimizden, ailelerimize ne deriz diye. Okul yönetimden öğretim görevlilerine kadar herkes karşımızda. Geleceğimizi hayatlarımızı söndürmek için cepheleniyorlar. Pazartesi okulun tuvaletinde 1.5 saat herkese çocuğu sadece Fırat’la ilgili bir tweet attı diye ne hale getirdiler. Daha bu sabah hiç sebepsiz bizimle alakası bile olmayan çocuğu hastanelik ettiler.
Okul yönetimi sınavları 1-2 günlük erteleyip, olay daha soğumadan mecburen giden bizleri oraya çekmek için, bizi ezmek için bir haftalık sınavlar iptal demiyor. Rapor alacak doktor arıyoruz cesaret eden bulamıyoruz. Sınavlara girmesek hayatımızdan bir yılı çöpe atmış oluyoruz. Sınavlara girmek için hareket etsek ‘okula saldırı oldu’ deyip canımıza kastediyorlar.
Okul yönetimi bizi dinlemiyor bile. Onlara göre yok her şey normal. Kime gittiysek, her seferinde ‘kusura bakmayınlar’ karşıladı bizi. Evlerimizin önlerinde ikişer kişilik gruplar bekliyor. Daha dün gece bir arkadaşımızın evine girmeye çalışmışlar. Can güvenliğimiz yok, göz göre göre bize o okula gireceksin diyorlar. Polisten savcılardan kimseden bir destek göremiyoruz. Öyle yalnızız ki, öyle kimsesiz bıraktılar ki bizi evlerimizin duvarlarında asılı duran Ay-Yıldız’a bakamaz olduk. Bizim boynumuzu bükenler başımızı eğenler sağda solda bize vatan sevgisi naraları atmasınlar.
Öyle dolduk ki artık bu devlet bizim değil, bu ülkede bizim sırtımızı yaslayacağımız tek bir küçük tepe bile yok diyoruz kendimize. Bize “Siz niye okula girdiniz?” diyorlar. Ya ne yapacaktık? Bize büyüklük yapanlar biz başımızı eğelim sünepe pısırık olalım mı istiyorlar? “Bugün de bana bir şey yapmadılar kime ne olduysa olsun” düşüncesi mi geçmeli yüreği vatan sevgisi dolu bizlerin aklından?
Çakalın sürüye gidip gidip içlerinden bir tanesini isteyip aldığı hikâyeyi hiç mi duymamışlar bizi kapılarından geri çevirenler? Yazık hepsine, bizi kapısından ‘bana dokunmayan yılan’ düşüncesiyle yollayanların hepsine yazık. Dirimiz kıymetli değil anlaşılan, belki canlarımız bedenlerimizden alınmadıkça onlar için önemli olamayacağız.
Bu ülkede kaç kişi kaldı kutsal saydığı değerlere bir karşılık beklemeden sahip çıkan? Bizi kimse dinlemiyor umarım siz okumuşsunuzdur yazdıklarımı. (T.T.)
H H H
Üniversitelerdeki PKK işgalleri ve saldırganlığıyla ilgili yazdığım “Bu çocuklar size emanet ve sahip çıkmak zorundasınız” başlıklı yazıdan sonra gelen benzer nitelikli çok sayıdaki elektronik postadan birisiydi bu... Şahsımla ilgili bölümler ile ‘ilgili’ olmasını beklediğimiz yerler hakkındaki sitemleri çıkararak yayımladım...
Psikoloji de bu, üniversiteleri PKK’nın kamplarına çeviren gerçek de bu... Öyle bir aşamaya gelinmiş ki, kim rektörler militanlar için yetkisini neredeyse ‘barikat’a çeviriyor... Bazı rektörler PKK’yla ’ideolojik akraba’bazıları ise kafasında teröristler sigara söndürse çaktırmayacak tipler!.. Kimi öğretim üyeleri açıktan teröristlere odalarında yataklık ediyor... Açılım sürecinin ‘nezaket’i bunlara öyle lojistik sağlıyor ki, ortada devlet kalmıyor...
İşin belki de en trajik tarafı, ailelerinden habersiz, tamamen millî hassasiyetlerle ‘risk’ almış bu çocukların ellerinden tutması gerekenlerin, düştükleri seçim telâşının daha önemli olması... Okullar yanıyor, ülkücü öğrenciler büyük bir tehdit altında, bir çok fakültede sınavlara bile giremiyorlar ama beyefendilerin derdi başka!..
Mağdur öğrencilerin bir kısmı iktidar partisinin içindeki ‘milliyetçi kökenli’ milletvekillerinden medet arar durumda... Bu sonuç, sadece onların değil, ‘ilgili’olması gerekenlerin trajedisi ama kimin umurunda?