Hastalıklı dokunun sağlam dokulara yayılması, zaman içinde sağlıklı dokuyu yok ederek onun yerini alması tıpta genel olarak "invazyon (invasion)" terimi ile ifade edilir.
"Separatist invasion" yani bölücü istilası da ülkemizin son yıllarda karşılaştığı en önemli sorunlardan biridir. Etnik bölücülerin istilası ile dinci bölücülerinki de bu "separatist invasion" kategorisinde ele alınmalıdır.
Tarihte pek çok bölücü istilası örnekleri vardır: İsrail devletinin kurulması ve Filistin ile Karabağ ve Azerbaycan ilk akla gelenlerdir.
Bölücü istilası, aynı coğrafi bölgeden gelenlerin hemşehrilik dayanışması değildir. Ondan öte bir şeydir.
Dahası bulunduğu yere dışarıdan gelmenin reaksiyonu da değildir.
Sanayileşme ile "iç göçler" artmıştır. Artan bu göçler demografik yapıyı değiştiriyor. Zaman içinde etnisiteye dayalı toplu göç, etnik milliyetçiliğe dönüşüyor.
Bölücü örgütlerin devreye girmesiyle etnik milliyetçilik, organize hale geliyor.
Değişik amaçlarla yapılan her türlü sokak gösterilerinde bu örgütlerin sembol ve sloganları kullanılıyor; böylelikle bölücü örgütlerin popüler tabanları belirginleşiyor.
Seçim zamanlarında bölücülük, "siyasal tercihlere" yansıtılıyor. Milletin iradesi budur denilerek "bölücü istilası" tescil edilmek isteniyor.
Son 30 yıl içinde şehirlerde hatta büyükşehirlerde bölücü partilerin aldıkları oylar, çıkardıkları belediye başkanları ve milletvekilleri bölücü istilanın ulaştığı boyutu göstermektedir.
Göç edenler ile etnik milliyetçiliğin birlikteliliği ve de bunun günlük şehir hayatında her fırsatta periyodik olarak gösterilmesi; bölücü istilasının amaç ve isteğinin işaretlerini vermektedir.
Umuma ait otobüslerde, çarşı ve pazarlarda ve de sokaklarda etnik dil kullananların sayısının artması,
Umuma açık yerlerde özellikle etnisiteyi öne çıkaran müziğin yüksek sesle dinlenmesi,
Etnisiteyi öne çıkaran renk, elbise veya kıyafet giyenlerin sayısının artması, bölücü istilasının habercileridir.
Bu tür davranışların kasten ve açıkça sergilenmesi, bölücülüğün politik bir ifadesi ve mevcut sisteme meydan okumasıdır.
Kendini geçindirmekten dahi aciz olan insanların "çok çocuk yapma" "daha çok çocuğa sahip olma" istek ve kararlılıkları bölücü istilacıların karakteristik özelliğidir.
Her yıl nevroz kutlamalarında ne istedikleri net olarak görülmektedir. Nihai hedeflerinde istila ettikleri yeni topraklarda, eski sahiplerine yer dahi vermedikleri kendi devletlerini kurmak istemektedirler.
Bu konuda akla gelen son soru şudur:
Bölücü istilacıların bir "gizli planları" var mı?
Geçen yıllar içinde yapılanlar ve onların sonuçları göz önüne alındığında; böyle bir istila planının olmadığı söylenemez.
Bu planın sadece bir bölgeyi değil, bütün olarak ülkemizi içine aldığı görülmektedir.
Bunun için iç göç ile başlayan, bölücü etnik milliyetçiliğe dönüşen bölücü istilası ile sonuçlanan hareketlerin çok yakın takibi gereklidir.