Gülbahar Hatun, Osmanlı tarihinin önemli fakat gölgede kalmış kadınlarından biri olarak karşımıza çıkar. II. Bayezid’in annesi ve II. Mehmet’in (Fatih Sultan Mehmet) eşidir. Osmanlı Devleti’nin hanedan kadınları arasında özellikle hayırseverlik ve devlet işlerinde aktif bir rol oynayan simalardan biri olarak bilinir.
Gülbahar Hatun, İstanbul’da türbesi bulunan ilk valide sultan olarak da tarih sahnesinde dikkat çeker. Bu yönüyle, sadece bir anne değil, aynı zamanda Osmanlı devlet yönetimine dolaylı yollardan katkı sağlayan güçlü bir kadın figürüdür.
HAYIRSEVER KİMLİĞİYLE DİKKAT ÇEKTİ
Gülbahar Hatun’un rolünü anlamak için tarihçilerin yorumlarına başvurmak önemli. Osmanlı tarihçisi Leslie Peirce, Osmanlı İmparatorluğu’nda kadınların özellikle annelik statüsü üzerinden güç kazandıklarını vurgular. Peirce’e göre, Gülbahar Hatun’un konumu, oğlunun padişah olmasının yanı sıra, onun bu süreçteki desteği ve devlet işlerine olan müdahalesiyle de belirginleşmiştir.
II. Bayezid’in saltanatı boyunca annesiyle olan yakın ilişkisi, bu bağlamda dikkat çekicidir. Peirce, Gülbahar Hatun’un oğluna yazdığı mektupların, onun devlet işlerine duyduğu ilgiyi ve nüfuzunu ortaya koyduğunu söyler.
Tarihçi Halil İnalcık ise, Gülbahar Hatun’un hayırsever kimliğine vurgu yapar. İnalcık’a göre, Gülbahar Hatun, sadece saray içindeki bir figür olmakla kalmamış, aynı zamanda Osmanlı halkı için önemli sosyal yardımlarda bulunmuştur.
Özellikle Amasya ve Trabzon’daki vakıfları ve imaretleri, onun hayırseverlik yönünü güçlendiren unsurlar olarak öne çıkar. Bu vakıflar, sadece maddi yardımlarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda kültürel ve dini faaliyetlerin sürdürülmesine de olanak tanımıştır. İnalcık, bu tür yapılar sayesinde Gülbahar Hatun’un, halkın sevgisini kazandığını belirtir.
DEVLET İŞLERİNDE ETKİN BİR FİGÜRDÜ
Gülbahar Hatun’un Osmanlı devlet işlerinde ne denli etkili olduğu, tarihçilerin yanı sıra oğluna yazdığı üç mektuptan da anlaşılmaktadır. Bu mektuplar, onun yalnızca bir anne olarak değil, aynı zamanda devlete dair önemli kararların alınmasında bir rehber ve danışman olarak da rol oynadığını gösterir.
II. Bayezid’in önemli kararlarında annesinin tavsiyelerini dikkate aldığı bilinmektedir. Mektuplarda, Gülbahar Hatun’un sefer kararları ve devlet görevlilerinin atanması gibi kritik konuları yakından takip ettiği, zaman zaman bu konulara müdahil olduğu görülür.
OĞLUNA HEP DESTEK VERDİ
Bu durum, Gülbahar Hatun’un Osmanlı sarayındaki nüfuzunun genişliğini ortaya koyar.
Özellikle II. Bayezid’in padişahlık sürecindeki zorlukları göz önüne alındığında, annesinin desteği büyük önem taşımaktadır. Bayezid’in saltanatı sırasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları genişlemeye devam ederken, saray içinde de ciddi politik çekişmeler yaşanmıştır. Gülbahar Hatun’un, bu tür çekişmelerde oğlunun yanında yer alarak hem siyasi hem de manevi bir destek sunduğu anlaşılmaktadır.
GÜLBAHAR HATUN'UN İSTANBUL'DAKİ İZLERİ
Gülbahar Hatun’un hayırseverlik faaliyetleri, Osmanlı toplumunda derin izler bırakmıştır. Tarihçiler, onun hayır işlerine olan ilgisinin, saltanatın manevi yönünü de güçlendirdiğini belirtirler. Özellikle İstanbul’da inşa ettirdiği yapılar ve imaretler, onun halkla olan bağını pekiştirmiştir. İnalcık, Gülbahar Hatun’un halkın gönlünde taht kuran bir valide sultan olmasını, bu hayır işlerine bağlar. İstanbul’daki ilk türbesi de, onun Osmanlı tarihinde ne denli önemli bir figür olduğunu simgeler niteliktedir.
TÜRBESİ İSTANBUL'DA
Gülbahar Hatun, Osmanlı tarihinin arka planında yer alsa da, oğlunun hükümdarlığı boyunca onun en büyük destekçilerinden biri olmuştur. Hem devlet işlerine müdahale eden güçlü bir anne, hem de halk için önemli bir hayırsever olarak dikkat çeker.
Tarihçilerin gözünde, Osmanlı kadınlarının devlet yönetimindeki dolaylı fakat etkili rollerini anlamak için Gülbahar Hatun örneği büyük bir önem taşır.
İstanbul’daki türbesi, onun hatırasını yaşatan en önemli miraslardan biridir. Gülbahar Hatun’un yaşamı, Osmanlı tarihinin kadın figürlerinin gücünü gözler önüne seren bir örnek olarak daima ilgi uyandıracaktır.