Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Osmanlı sevdasının kaynakları...

Türkiye'de, Cumhuriyet karşıtlarının ortak özelliklerinden birisi de "Osmanlı Özlemi"dir. Laik Cumhuriyeti yıkmak için ilk yıllar yer altına çekilen "İslamcı ideoloji", Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten taviz koparamayacağını anlayınca yakın çevresine sirayet etmeye gayret etti. Atatürk'ün erişilmez karizması altında ezilmeye mahkum kalanlar 10 Kasım 1938'den sonra çok umutlandılar. Bir kaç başkaldırıları kararlılıkla savruşturuldu. Akabinde 2'nci Dünya Savaşı yılları. Merhum İsmet İnönü bu gün bile 2. Dünya Savaşı koşullarında acımasızca eleştirilirken "Sağ kafa"nın akıl almaz iftiraları günümüze kadar uzanıp gelmiştir.

Çok partili hayata geçiş ile beraber yeniden hortlayan "Osmanlı Sevdası", "Mürteci"lerle kolkola girerek "İslamcı ideoloji"nin alt yapısını oluşturmaya başladı. Demokrat Parti çatısı altında bir araya gelerek Cumhuriyet kazanımlarını yıkmaya karar verenlerin "Merkez sağ" adına en önemli söylemi "Osmanlı'nın muhteşem yılları özlemi" idi...

50'li yılların sonunda başlayan tarih merakı adına Osmanlı furyası hikayeler ve romanlar ile ciddi mesafe alırken, 70'li yıllarda "Milliyetçi camia"ya sızarak tepe noktasına ulaştı. Öyleki 80'e doğru Ülkücü camiada "Bozkurt" rozetinin yerini "Fatih ve Yavuz Sultan Selim"in bronzdan dökülmüş değerli rozetleri almaya başladı. Tam da Çorum, Sivas, Kahramanmaraş'taki alevi-sünni çatışmalarının çıktığı günlere rastlaması asla tesadüf değildi.

Dört erkek kardeşin en küçüğü olarak adım Yavuz Selim. Ağabeylerimin isimleri Osman, Orhan, Fatih... Nasibime düşen Yavuz'u 1978 yılında ceketimin yakasında taşıdım. Tabi 80'e, bugünlere iz düşümlerini genç yaşta hesaplayamayanlardan biriydim.

Kenan Evren ve şürekası 12 Eylül darbesinden sonra sol ve sağ adına "Devrimciler ve Ülkücüler"in üzerinden silindir gibi geçerken, "Siyasal İslamcılar"a yol verdi. "Milli tarih bilinci" adına bir anda cahil-cühela tayfa arasında "Osmanlı Sevdası" yeniden hortladı. Çöküş döneminde "Osmanlıcılık-İslamcılık-Türkçülük" alternatifinde Türkçülerin gayretleri ile kurulan "Türkiye Cumhuriyeti"ni hazmedemeyenler, Cumhuriyeti kuran irade olan Milliyetçilerin arasına sızarak önce Osmanlıcılık anlayışını körüklediler, 80'lerin ikinci yarısından itibaren de "İslamcılık" akımı ile Ülkücü Hareketi bölmeye çalıştılar. MHP'nin amblemi olan kırmızı zemin üzerine 3 hilal'li bayrağın yanına yeşili çıktı piyasaya. Ardından "Tevhid" sancağı adı ile meydanlarda arapça bayrak ve amblemler sergilenirken savunma argümanları "Osmanlı" idi... Kamyonların, minibüslerin, otomobillerin arkasında, dikiz aynalarında, iş yerleri, büro ve evlerin duvarlarında "Osmanlı" armaları, flamaları aksesuar olarak yerini almıştı.

Cemaat ve tarikatların giderek güçlendiği bu dönemde, Osmanlı adına tekkelerde posta, şeyhin yerine "Damat"ların oturması gelenek haline dönüştü. Nakşiler'den, Kadirilere, Işıkçılar'dan, Mevlevi, Melamilere kadar "Damat" olgusunun arkasındaki savunma hep "Osmanlı" idi... FETÖ'nün şehir, mahalle imamlarının ölüm ve yaşlanmalarından sonra yerlerine geçenlerin çoğunluğu "Damat"lardı.

İslamcı ideolojinin siyasal yapılarının ilklerinden olan "Milli Görüş"te de "Damat" faktörü ön plana çıkmıştır. Her ne kadar "Milli Görüş gömleğini çıkardık" demiş olsalar da AKP'de "Damat"lar öz oğulların önüne geçmiştir. Kasım 2002'de iktidara gelen AKP'de il, ilçe başkanları, milletvekilleri arasında "Damat" olmak ayrıcalıktı. Ve AKP iktidarının medyayı ele geçirmesi ile beraber "Damat"lar bu medya gruplarının başına geçti. "Osmanlı Sevdası" bu defa etkin figür olarak yeniden meydana sürülerek "Osmanlı Ocakları" adı altında ucube bir yapı oluştu... İstanbul ve Ankara'da esen rüzgar aniden tüm Türkiye'yi sardı. Doğu ve Güneydoğu illerinde ciddi paralar ile Osmanlı Ocakları Şubeleri kurulmaya başlandı. Medyada röportajlar, pompalamalar ile arayış içindeki işsiz gençler için "Kimlik arayışı"nın adresi olmaya başlandı. AKP iktidarı bir nevi İran'daki "Devrim muhafızları" gibi kendi "Milis gücü"nü oluşturma gayretleri olarak yorumlanmaya başlandı. Bu yapıya bazı mafyatik isimlerin maddi destek verdiğine dair ciddi iddialar yazıldı, çizildi...

15 Temmuz darbe girişimi esnasında "Osmanlı Ocakları"nın direnişi, AKP'nin milis gücü olarak örgütlediğine dair önemli ip uçları da vardı. Darbeye karşı direniş için emniyetin dağıttığı silahların olduğu dahası dağıtılanlardan yaklaşık 80 bininin geri toplanamadığına dair belgeler yayınlandı. İpin ucu kaçtı. Osmanlı Ocaklarının kendilerini kesmediğini hisseden bir grup "Halkın Özel Kuvvetleri" adı ile temsilcilik kurup, araçlarına "Milis" gücünü andıran sembol ve yazılar yazdılar...Son olarak da Osmanlı Ülkü Ocakları adında bir ucube dernek daha kurdular. Önümüzdeki yazıda Osmanlı sevdasına devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları