Osmanlı harp teknolojisi

Osmanlı harp teknolojisi

Aylık tarih ve kültür dergisi YEDİKITA yeni sayısındaki kapak konusuyla, “Roket bir Osmanlı icadı mı?” sorusuna cevap arıyor

Osmanlı Devleti’nin tarih boyunca kazandığı başarılarda ateşli silahların yeri mühimdir. İlk ateşli silahlardan olan toplar, Fatih’in İstanbul kuşatması sırasında surlarda gedik açarken, Yavuz’un şark seferlerinde kale önlerinden meydanlara inmiş, Osmanlı ordusunun belkemiği olmuştu. Günümüzdeki roketlerin atalarından sayılacak yeni bir ateşli silah icad eden Bayramoğlu Ali Ağa ise hem harp sanatını hem de icatlarını anlattığı bir kitap yazmış, hatta bu yeni silahları ve kullanım şekillerini resimlerle göstermişti... Fatih’in toplarını, en nihayet de Humbaracı Ali
Ağa’nın icatlarını Prof. Dr. Salim Aydüz kaleme aldı. 14. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren ateşli silahlarla tanışmış olan Osmanlılar, kısa sürede bunları kendi bünyelerine transfer etmiş, savaşlarda ve muhasaralarda etkin bir şekilde kullanmışlardır. Ateşli silahlar sahasında kısa sürede hayli başarılı bir grafik çizen Osmanlılar, zaman içinde bu özelliklerini kaybederek Avrupa devletleri karşısında başarısız olmaya başlamışlardır. Bilhassa savaşlarda peş peşe yaşanan mağlubiyetlerin
beraberinde getirdiği toprak kayıpları, Osmanlıların tekrar ateşli silahlar eğilmelerine yol açmıştır.
Selçuklu sultanı Tuğrul Bey’in fedakâr ve cesur hanımı Altuncan Hatun’un devletin bekası için oğlunu zincire vurdurmasını ve Selçuklu’yu muhtemel bir çöküşten kurtarmasını YEDİKITA’nın bu ayki sayısında Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş anlattı. Osmanlı’da sosyal ve iktisadî hayatın temel taşı vakıfları Dr. Mehmet Genç; şehirleri bağlayan tabloyu ve ressamını Selman Soydemir ve Tunahan Kanıcı; bir hukuk insanı Ahmed Selahaddin Bey’i Harun Tuncer yazdı. Bu ay Tecrübe Konuşuyor’da, dur durak bilmeden çalışan, velut akademisyenlerden Prof. Dr. Mehmet Arslan’la yapılan bir söyleşi de dikkat çekiyor.