Ortadoğu'da her şeyi değiştiren olay: 1956 Süveyş Krizi

Ortadoğu'da her şeyi değiştiren olay: 1956 Süveyş Krizi

Süveyş Krizi, Mısır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirmesi ve ardından gelen uluslararası gerilimlerle şekillenen bir dizi olayın sonucu olarak ortaya çıksa da 1956 yılında Ortadoğu'nun jeopolitik haritasında derin etkiler bıraktı.

Süveyş Krizi’nin ana aktörleri Mısır, İngiltere, Fransa ve İsrail'dir. Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır, krizin merkezindeki figürdür. Nasır, 1952’deki askeri darbenin ardından iktidara gelmiş ve ülkesinin bağımsızlığını ve egemenliğini ön planda tutan bir lider olarak tanınmıştır. 1956'da Süveyş Kanalı'nı millileştirme kararı, bölgesel güç dinamiklerini ve uluslararası ilişkileri derinden etkiledi.

İngiltere ve Fransa, Süveyş Kanalı’nın uluslararası deniz taşımacılığındaki kritik rolünü ve bu güzergâh üzerindeki kontrolünü kaybetmek istememiştir. İki ülke, kanalın millileştirilmesi karşısında agresif bir tutum sergilemiş ve askeri müdahale seçeneğini gündeme getirmiştir. İsrail ise, bölgedeki Arap devletleriyle yaşadığı uzun süreli anlaşmazlıklar ve sınır güvenliği endişeleri nedeniyle krize dahil olmuştur.

121726-slice-jpg.webp

KRİZİN ÇIKMASINA VE BÜYÜMESİNE NEDEN OLAN OLAYLAR

Suez Krizi’nin patlak vermesine neden olan olaylar zinciri, Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirme kararıyla başlamıştır. 26 Temmuz 1956’da Cemal Abdülnasır, kanalın millileştirilmesine dair bir açıklama yaparak, İngiltere ve Fransa'nın kanal üzerindeki kontrolünü sona erdirdiğini duyurdu. Bu karar, iki ülke için stratejik ve ekonomik açıdan büyük bir tehdit oluşturdu.

İngiltere ve Fransa, krize askeri bir çözüm getirme kararı aldı ve bu amaçla İsrail ile gizli bir işbirliği anlaşması imzaladılar. Bu anlaşmaya göre, İsrail Mısır'a saldıracak, bu saldırının ardından İngiltere ve Fransa, krizden yararlanarak Süveyş Kanalı’nı kontrol altına alacaklardı. 29 Ekim 1956’da İsrail, Sina Yarımadası’na saldırdı ve İngiltere ile Fransa, 5 Kasım’da askeri operasyonlarına başladı.

Uluslararası toplumun tepkisi ise krizin seyrini değiştirdi. ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, Sovyetler Birliği'nin Orta Doğu’daki etkisinin artmasından endişe duyuyordu ve İngiltere-Fransa-İsrail koalisyonunun askeri harekâtını kınadı. ABD'nin baskısı ve Sovyetler Birliği'nin olası bir askeri müdahale tehdidi, İngiltere ve Fransa'nın geri çekilmesine neden oldu. Kriz, Aralık 1956'da sona erdi.

unga-suez-crisis-1956-resize-1.webp

KRİZİN EKİLERİ

Süveyş Krizi’nin uluslararası ilişkiler üzerindeki etkileri çok yönlüdür. İlk olarak, kriz, bölgesel güç dengesini değiştirdi ve Arap milliyetçiliğinin yükselmesine katkı sağladı. Cemal Abdülnasır, kriz sonrası Arap dünyasında bir kahraman olarak kabul edildi. Kriz, aynı zamanda Soğuk Savaş döneminde uluslararası güç mücadelesinin boyutlarını gözler önüne serdi.

Dünya genelinde, kriz, eski Avrupa koloniyal güçlerinin uluslararası arenada zayıfladığını ve yeni güç merkezlerinin ortaya çıktığını gösterdi. İngiltere ve Fransa'nın krizden geri çekilmesi, bu ülkelerin dünya üzerindeki etkisinin azaldığını simgeliyor. Ayrıca, ABD'nin ve Sovyetler Birliği'nin bölgesel meselelerdeki rolü ve etkisi arttı.

Uzman görüşleri bu bağlamda önemli bir perspektif sunmaktadır. Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. John Gaddis, Suez Krizi'nin Soğuk Savaş'ın doğasını değiştirdiğini belirtmektedir. Gaddis, "Süveyş Krizi, ABD'nin uluslararası diplomasi üzerindeki etkisini artırdı ve Sovyetler Birliği'nin Orta Doğu'daki etkisini sınırladı" şeklinde ifade etmektedir.

Strateji uzmanı Dr. Samuel Huntington ise krizin, bölgesel çatışmaların uluslararası güç dinamikleri üzerindeki etkisini ortaya koyduğunu vurgulamaktadır. Huntington, "Süveyş Krizi, bölgesel çatışmaların küresel güç dengeleri üzerindeki etkilerini gözler önüne serdi. Bu kriz, Orta Doğu'nun uluslararası stratejik önemini pekiştirdi" yorumunda bulunmaktadır.

Tarihçi Prof. Margaret MacMillan ise krizin Avrupa'nın dünya üzerindeki etkisinin son bulduğunu öne sürmektedir. MacMillan, "Süveyş Krizi, Avrupa'nın küresel güç dengelerindeki rolünün zayıfladığını ve ABD ile Sovyetler Birliği'nin uluslararası ilişkilerdeki rolünün arttığını gösterdi," ifadelerini kullanmaktadır.

Suez Krizi, yalnızca Orta Doğu'nun değil, aynı zamanda küresel güç dinamiklerinin de önemli bir dönemeç noktasıdır. Mısır'ın millileştirme kararı, İngiltere, Fransa ve İsrail'in askeri müdahalesi, ve sonrasında gelen uluslararası baskılar, bölgesel ve küresel etkileriyle geniş bir etki alanı yaratmıştır. Kriz, Soğuk Savaş dönemi uluslararası ilişkilerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamış ve bölgesel güçlerin dünya üzerindeki etkilerini yeniden tanımlamıştır.

gettyimages-104415335.jpg