Orta Doğu'da güç politikası geçerli
Orta Doğu'da geçerli olan, güç kullanmakta kararlı olmak, bunu kullanmak için fırsatları değerlendirmek ve gücüne göre hareket etmektir. Bu husus son Fırat Kalkanı Operasyonu'yla ve ABD'nin de Suriye'yi vurmasıyla bir kere daha teyit edilmiştir.
Barzani değişmez
Bundan önce de olduğu gibi, şimdi de kıvrak, oynak ve güvenilmez politikasını sürdürmektedir. Kerkük üzerindeki oyunu bunun bir göstergesidir. Kerkük il meclisinin almış olduğu son kararlar, Barzani'nin genişleme hedefinin sonucudur. Asıl hedef ise, Irak'tan ayrılarak bağımsızlık ilan etmektir. Sonrası da adım adım Büyük Kürdistan'dır.
Kerkük il meclisinin aldığı kararlar, hem hukuk, hem de teknik açıdan geçersizdir. Barzani'nin bağımsızlık söylemlerinin altında da, bu konuları oldubitiye getirme kurnazlığı vardır.
Yönetimin, Barzani'yi iç politikaya alet etmenin ulusal çıkarlarımıza verdiği zararı yeniden değerlendirilmesi zamanı gelmiş, hatta geçmiştir. Barzani'ye karşı dönemsel kızgınlıklardan ve geçersiz söylemlerden vazgeçilmeli, tutarlı ve kararlı bir tutum sergilenmeli, anladığı ve layık olduğu şekilde hareket edilmelidir. Bu konuda Irak hükümetiyle iş birliği yapılmalıdır.
PYD/PKK için anlayış beklemeyin
Türkiye, PYD ve PKK'nın birbirinin içinde terör örgütü olduğu konusunu ispatlamasına rağmen sonuç alamamıştır. Ülkelerin çıkarlarının, gerçeklerden ve müttefiklik anlayışından daha önde olduğu görülmüştür. Bu durumda Türkiye'nin güvenliğine doğrudan tehdit olan PYD için tedbir alması zorunlu hale gelmiştir.
Bu amaçla Türkiye, ABD ve Rusya'yı dışlamadan, ancak kendi güvenliğini vurgulayarak, Irak ve İran yönetimiyle ittifak içinde, kendi gücüne dayanan bir politika uygulamalıdır. Kendi güvenliği için, PKK'nın sınır ötesindeki militanlarını, kamplarını üslerini sıcak takip kapsamında etkisiz hale getirmek için operasyonlar düzenlemelidir.
ABD Suriye'de çıkan fırsatı kullandı
Suriye'nin kimyasal silah kullanarak masum sivillerin de ölümüne yol açan saldırısı tamamen bir insanlık dramıdır. Bunun karşısında sessiz kalmak mümkün değildir. ABD Orta Doğu'da zayıflayan ve özellikle Suriye üzerinde azalan etkisini, bu saldırıyı anında değerlendirip kendi lehine bir fırsat olarak kullanarak, Suriye'deki üssü füzelerle vurmuştur.
ABD'nin bu harekâtı, Suriye hava sahasının büyük bir bölümünün kontrolünü sağlayan, Suriye'yi destekleyen ve yönetimi üzerinde etkili olan Rusya'ya rağmen yapmıştır. Her iki tarafın da birbirlerine doğrudan müdahaleden kaçındığı, mücadeleyi dolaylı ve vekâleten savaşlarla yürüttüğü bilinmektedir. ABD'nin bu harekâtı, Rusya'yla mutabakat sağlamadan yaptığı, ancak hemen öncesinde bilgilendirerek buna müdahaleyi ve karşılıklı bir çatışma ihtimalini de önlediği anlaşılmaktadır.
ABD, Suriye'nin bu saldırısının yarattığı insanlık dramı karşısında Rusya ve müttefiklerinin fazla ses çıkaramayacağını hesaplamış, kendi müttefiklerinin de destekleyeceğini değerlendirmiş ve gücünü çıkan fırsat kaçmadan kullanarak, Orta Doğu'da geçerli olanın güç olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiştir.
Kıbrıs'ta yeniden müzakere
Kıbrıs'ta maalesef müzakere için yeniden bir mutabakat sağlanmış görünmektedir. Müzakerelerin sonuçlanmasının Türklerin çıkarlarına uygun olmayacağı aşikârdır. KKTC egemenliğinden ve vatanından, Türkiye de güney emniyeti ve Doğu Akdeniz'deki tüm menfaatlerinden ve kontrolünden mahrum kalacaktır.
Bu konu, Ege'deki 18 adacıkla ilgili Yunanistan'ın yarattığı fiili durumla birlikte mütalaa edildiğinde, 'Küresel Güçler'in de koruduğu Rum/Yunan iş birliği, Türkiye'nin de yeterli hassasiyeti göstermemesi nedeniyle, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Rumlara da güç politikası uygulamadığımız sürece bu gibi durumların devam edeceği ve çıkarlarımızın da korunamayacağı açıktır.
Türkiye'nin bu coğrafyada yaşaması için kendine olan tehditleri güç kullanarak bertaraf etmesi kaçınılmazdır. Ancak bu husus bütün ülkelerle kavgalı olmak, her seferinde de "ey" çekmek anlamında değildir. Örnekler iyi değerlendirilmelidir.