Beşiktaş Kulübü, sezona Sergen Yalçın ile başlamış, Önder Karaveli ile devam etmişti. Kötü sonuçların gelmesiyle takımın başına Valerien Ismael getirilmişti.
Siyah Beyazlılar, 34 hafta sonunda 51 puanla liderin 25 puan gerisinde kaldı.
Fanatik Gazetesi yazarı Orhan Yıldırım, Beşiktaş''ın bu sene neden bu duruma düştüğünü futbolcular üzerinden açıkladı.
ISMAEL DEĞİL TAKIM ETKİSİ - ORHAN YILDIRIM
Aynı sezonda üçüncü hoca ile çalışan Beşiktaş’ta yeni teknik patron ve sisteminin ateşi çabuk söndü. Avrupa hedefi için kilitlenen camia, son dört maçta 7 puan ikram etti. Valerien Ismael ile kazanılan ivme, Trabzon maçı ile başlayıp zirve yaptı.
İçeride alınan farklı Kasımpaşa yenilgisi ile dibe vuruldu! Bu kadar git gellerin yaşandığı takımda asıl sorun ne ona bakalım. Nerede ise yeni yıl ile birlikte hedefsiz kalındı. Beşiktaş, yıllar sonra ilk kez bu kadar erken koptu lig ve kupadan...
Ayrıca da trajik olarak Avrupa’dan... Bunun en büyük sorumlusu futbolcular. Oğuzhan, Gökhan, Mehmet gibi isimleri yazmaya gerek yok. Diğerlerinin de yok aslında birbirlerinden farkları. Bu kaotik ortamda, hangi hoca gelirse gelsin durum değişmez.
Fransız hoca, bu açıdan bir şans. Kayıp sezonda takımı içten görüyor. Kapasiteleri tartıya koyuyor. Gidip-gelecek isimleri belirliyor. Özel sistemine uygun transferler planlıyor. En azından bir sistem adamı.
Buna bağlı kadro yapılanması ile yeni sezonda zirveye oynayan, şampiyonluk kovalayan bir ekip yaratacaktır. Mevcut durum içinde Jose Mourinho gelse bir şey fark etmez.
İşte bilinmeyen yönleri ile takımı bu hale getirenlerin durumu:
Miralem Pjaniç:
Bosnalı futbolcu, yıllık 3.2 milyon Euro alıyor. Golü geçtik, ligde üç asisti yok. Eğer nargile içmeye gösterdiği özeni, ilgi ve ayrıcalığı futbola yansıtsaydı çok farklı olurdu. Ama o, yan gelip yattı!
Josef de Souza:
Sezon başı yanına Atiba’yı da alıp Sergen hocanın karşısına dikildi. “Kondisyoner Stefano’yu istemiyoruz” dedi. Elbette Sergen hoca dik durup kapıyı gösterdi. İyi oynuyor gibi gözükse de geçen yılın çok gerisinde kaldı.
Alex Teixeira:
Futbolda dün yok. Ukrayna’daki kariyeriyle ün yapmıştı. Çin sonrasında Beşiktaş’a, geçmişi sebebiyle alındı. Katkısı yok. Üstelik 11’de olmayınca tepkisi çok. Maça başlamadığı zaman olay adam haline geliyor.
Cyle Larin:
Money Man (para adam) lakabı haksız yere takılmadı. Serbest kalacak olması üzerine futbolu bıraktı! Kanadalı önce nerden, nasıl daha çok kazanırım derdine düştü. Kulüp ile anlaşamayınca da işi komple saldı.
Michy Batshuayi:
Belçikalı, ligde toplamda 4’ü penaltıdan 14 gol attı. Yüz dört kaçırdı(!) Beşiktaş ile kimyası bir türlü uyuşmadı. Yeni sezonda yeni takımı için şimdiden kendini göstermek istese de finallerde hep eksik kaldı.
Domagoj Vida:
Senelerdir takımın en çok kazanan ismi. Hiçbir resmi teklif gelmemesine rağmen, “Avrupa’dan taliplerim var” diyerek kendisine adeta pazar yaptı. Transfer pazarlıkları sürerken motivasyonu kaybetti.
Ersin Destanoğlu:
Rüştü Reçber, “Eğer idmanda üstüne bir şey daha koyayım diye çalışmazsam, bırakma zamanım gelmiştir” demişti. Genç kaleci, menacer ve medyanın abartısı sonrası, “Ben oldum” der gibi. Oysa daha yolun başında. Bu da pozisyon hatalarına yol açtı.
Rıdvan Yılmaz:
Gençleri vitrine koyup pazarlayan temsilcileri var. Rıdvan mesela. “Lyon istiyor. Almanlar, İngilizler peşinde. İspanyollar, İtalyanlar kanca attı” türünden aslı olmayan durumlar ortaya atılıyor. Bu haliyle Beşiktaş’ın sol taraf oyuncusu olamaz.
Ghezzal&Rosier:
Kara Kartal’ın sağ hattında önlü-arkalı oynayan bu ikili, geçen sezona göre ortaya koydukları performansla istikrarsız bir görüntü içerisindeler. Aslında her maç aynı tempo beklemek haksızlık. Ancak daha iyisini yapma kapasiteleri var.
Güven Yalçın:
Genç golcü, yeni sözleşme peşinde. “İmza atarım ama oynama garantisi isterim” diye tutturmuş. Oysa burası Beşiktaş. Kimseye forma verilmez. Çalışıp alınır. Bu kafa yapısı sahaya da yansıyınca sonuç ortada.
