Orhan Sarıbal: "Üretici soğan üretmekten vazgeçti"

Orhan Sarıbal: "Üretici soğan üretmekten vazgeçti"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, "Üretici soğan üretmekten vazgeçti. Çünkü köylünün soğandan para kazanma umudu kalmadı." dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, tarım sektöründe yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Konuşmasına dün Ankara'nın Siteler semtinde meydana gelen yangında yaşamını yitirenlerin yakınlarına ve Başkentlilere başsağlığı dileyerek başlayan Sarıbal, iş güvenliği ve insan hayatının önemini vurguladı. 

Sarıbal, tarım sektörünün 2018'in en çok konuşulan konusu olduğunu dile getirerek, tarımın ülke açısından önemini anlattı. 

Tarım ve Orman Bakanlığı ile Toprak Mahsulleri Ofisince (TMO), "ürün hasadının olduğu dönemlerde ithalat yapılmayacağına" ilişkin açıklamalarda bulunulduğunu ifade eden Sarıbal, buna rağmen sıfır gümrükle ithalat kararı alındığını savundu. 

Sarıbal, bazı tarım ürünlerinde gümrük vergisinin sıfırlanmasının üreticinin ekim yapmasını anlamsızlaştırdığını savunarak, yerli üretici yerine başka ülkelerin çiftçisine ve ithalat lobilerine kazandırılacağını iddia etti. 

Anadolu'nun birçok yerinde ciddi su baskınları olduğunu belirten Sarıbal, "Marul, ıspanak, lahana, pazı, aklınıza ne geliyorsa birçok ürün sular altında ve çiftçinin hiçbir güvencesi yok ama tüketici de iki-dört katına ürün yiyecek. Yani gıdada bir fiyat düşüklüğünün olmadığını, olmayacağını şimdiden açık bir şekilde görüyoruz. Ne yazık ki daha kötü bir 2019'u bekliyoruz." ifadelerini kullandı. 

"20 MİLYON TON GERÇEĞİ YANSITMIYOR"

Buğdaydaki 2018 rekoltesinin 20 milyon ton olarak açıklandığını anlatan Sarıbal, "Hiç böyle bir rekolte yok. Çiftçi Kayıt Sistemi üzerinden, çiftçinin verdiği alan üzerinden tahmini yöntemle elde edilmiş veri bunlar. Bir yerden üretilip, bir yere teslim edilmiş, orada da kaydı tutulmuş ürünler değildir bunlar. Dolayısıyla bu 20 milyon tonun gerçeği yansıtmadığını açık bir şekilde paylaşmak isterim." şeklinde konuştu. 

Sarıbal, 2018 yılı rakamlarının henüz açıklanmadığını ancak açıklanması halinde 5 milyon tonun üzerinde buğday ithalatı yapılmış olduğunun görüleceğini söyledi. Soğan üretimi konusuna da değinen Sarıbal, şöyle devam etti.

"2018 yılı 19 milyon ton soğan üretimi, rekoltesi var diyor. Bizim toplam soğan tüketimimiz 1 milyon 800 bin ton civarında ama 2017'de 2,1 milyon ton üretmişiz, 2018'de 1 milyon 900 bin ton, yani bir gerileme var ama 1 milyon 900 bin ton üretmiş olsak bile şu anda bizim bir tüketim sorunu yaşamamız lazım. Yeterli üretimimizin olması, depolarımızda günlük ihtiyacımıza göre yeterli soğan olması lazım. Yok, biliyoruz. Bir kere sorun şurada, üretici soğan üretmekten vazgeçti ve vazgeçiyor. Şu anda soğan üretiminin büyük bir kısmı aslında özde üretici-çiftçi olmayan tüccar dediğimiz, bir kısmı kabzımallık yapan, bir kısmı bu işin ticaretini yapan insanlar. Çünkü köylünün soğan ekip soğandan para kazanma umudu kalmadı. Ya toprağını terk ediyor ya da bu tür arkadaşlara kiraya veriyor. Yani soğan şu anda tamamen çok büyük oranda tüccarın ve kabzımalın elinde onlar yönetiyor süreci. Çünkü çiftçinin bir garantisi yok."

Soğanın iki aşamalı "yazlık" ve kışlık" olarak ekildiğini dile getiren Sarıbal, 2018'de açıklanan rekolteyle gezdikleri alanlardaki durumun birbirine benzemediğini öne sürdü.

Orhan Sarıbal, soğan tüketiminde bir daralma olduğunu, bu ürünün ithalatının önünün açıldığını söyledi. Tarımla ilgili 2002'den bugüne verileri karşılaştıran Sarıbal, çiftçilerin takibe düşen borç miktarları ile mazot, yem ve gübre fiyatlarının arttığını, tarımsal istihdamın sürekli azaldığını savundu. 

Sarıbal, geçen yıl buğday, arpa, yulaf, mısır, kuru fasülye, mercimek ve benzeri tarım ürünlerinde 78,5 milyar dolarlık ithalat, 13 milyar 552 milyon dolarlık da ihracat olduğunu ifade ederek, "Yani gıda ham maddesinde doğrudan ithalatçıyız." ifadelerini kullandı. Bu rakamları da eleştiren Sarıbal, şunları kaydetti:

"Sonuç, bu sarmaldan kurtulabiliriz. Küresel ısınmayı önceleyerek, ülke kaynaklarını göz önüne alarak, bir gıda egemenliğimizi, iki gıda güvencemizi sağlayacak biçimde, üç çiftçiyi örgütleyerek, dört üretim planlaması yaparak, beş Afet Kanunu'nu değiştirip, TARSİM'i güçlendirip, esnek, sürdürülebilir, müdahaleci bir destekleme politikasıyla bu ülkenin insanından, toprağından yana bir yurtsever tarım politikasıyla bunu gerçekleştirebiliriz."