Ordu teferruat değildir!
“AKP teferruattır” dedik ya adam soruyor: “Peki ordu teferruat değil midir?”
Belli ki o da birilerinin milletin önüne koyduğu sahte gündemde saf tutmuş ve kendisini “Demokrat” ların, AKP’ye itirazı olanları da “Darbecilerin” safında görmüş.
Oysa biz yalnızca AKP için değil, bütün partiler için, hatta demokrasi ve laiklik için bile “Teferruattır” demiştik.
Öyle söyledik, çünkü demokrasi de, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler ve devletin şekli-şemâlî de aslında tarla ve buğdaya nazaran makarna ve pasta gibidir. Yani teferruat olmayan tarladır, buğdaydır. Tarla ve buğday yoksa sen istediğin kadar pasta tarifi ve makarna sosu yapmasını bil, aç kalmaya mahkûmsundur.
Daha dün Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetlerimiz yani odumuzun 2217’nci kuruluş yıldönümünü kutladı. Demek ki 2217 yıldır bir Türk Ordusu var. Aslında bunun kökleri çok daha derinlerdedir ama günümüzün konusu değil. Ve bu milletin 2217 yıldır ordusu olduğu için 2217 yıldır devleti var, vatanı var, bağımsızlığı var, dili var, kültürü var, milletler camiasında bir yer ve değeri var.
Biz hep, “Türk milleti tarihte hiç devletsiz kalmamıştır” diye övünmez miyiz! Övünürüz. İşte bu haklı övüncümüzün kaynağı ordumuzun var olması sebebiyledir. Hal böyle olunca “Ordu teferruattır” diyebilir misiniz? Türk ordusu dünyanın en güçlü ordularından biri olmasa bugün senin Başbakan’ının dış ülkelerdeki itibarının Kuveyt Emiri’nin itibarından bir farkı kalır mı sanıyorsun!
Bir başkası soruyor:
“Peki teferruat olmayan nedir?”
Güzel ve yerinde bir soru.
Teferruat olmayanlardan birinin “Ordu” olduğunu söyledik. Ordunuz, hem de güçlü bir ordunuz yoksa bugün Afganistan’ın, bugün Irak’ın, bugün Filistinlilerin ve bugün Afrika’daki pek çok halkın başına neler geliyorsa senin-benim başıma da o gelir. Her taraf boydan boya Ebu Garip olur. Allah Türk milletini ordusuz bırakmasın, Rum çetecilere, Ermenistan’a güç yetmez.
Teferruat olmayan bir diğer vazgeçilmez de, “Devlet” tir.
Devletsizliğin ne anlama geldiğini de Çeçen halkına sorun, onlar size söylesin. Devletsiz bir millet sokak çocuğu gibi sahipsiz bir millettir, kurda kuşa yem olur. “Vatan” da teferruat değildir. “Vatansızlığın” ne demek olduğunu siz binlerce yıl vatansız yaşamış Yahudilere sorun, Ahıska Türklerine sorun. Sonra biz Kurtuluş Savaşı’nı niçin yaptık? Devletsiz ve vatansız kalmayalım diye değil mi?
Önce devlet ve vatanı kurtardık, partiler, siyasi sistem ve laiklik ordu sayesinde kurtarılan vatanda kurulan yeni devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nden sonra gelmedi mi?
“Lisan” yani “Dil” teferruat değildir, “Din” teferruat “ değildir.
” Dilini “ ve ” Dinini “ kaybeden milletler vatanları ve devletleri olsa da tarihten silinirler. Adeta bir ” milletler mezarlığı “ olan insanlık tarihine baktığınızda, yok olan milletlerin dil ve dinlerinden oldukları için tarihten silinmiş olduklarını görmüyor muyuz? Dil ve dinlerine sahip çıkan milletler binlerce yıl dünyanın dört bir yanına savrulmuş olsalar bile varlıklarını pekâlâ koruyabilirler, hatta bir gün vatan ve devletlerine de kavuşabilirler. Örnek mi, işte Yahudiler.
Mesele herhalde anlaşılmıştır.
Gelelim Türkiye’nin bugünkü haline.
Biz bugün, üzülerek ifade edelim ki, parti gibi, rejim gibi, laiklik gibi ” teferruat “ diyebileceğimiz meseleler için ” vatan “ gibi, ” devlet “ gibi, ” ordu “ ve ” din “ gibi ” asıl olan “ değerlere savaş açmış bulunuyoruz. Yani bir tabak makarna ve bir tepsi pasta için varsın buğdayımız olmayıversin, varsın tarlayı eller alıversin diyoruz da farkında değiliz.
İyi de kardeşim, senin yaptığını Yunan, senin yaptığını Rus, senin yaptığını Alman, İngiliz, Fransız, senin yaptığını Amerika, senin yaptığını İsrail yapıyor mu? Yani onlar sistem için ordularına, dinlerine, dillerine, devletlerine böyle saldırıyorlar ve çantasına parayı doldurup gelene vatanlarını parsel parsel satıyorlar mı?
Hadi bize inanmıyorsun diyelim..
Örnek aldığını iddia ettiğin ülkelerin sana verdiği aklın tam tersini uyguladıklarını da mı görmüyorsun!