Operasyon tamam; peki kim kazandı?
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gecenin bir vaktinde 50 kadar uçakla sınır ötesine geçerek belirlenen önemli hedefleri hiç şaşmadan vurmasına sevindik elbet. Hatta göğsümüzü kabartarak gurur da duyduk.
Ancak?
Ancak, bölgesel siyasetin izini sürdüğümüzde hangi temel sorunumuzu nasıl çözeceğine dair kaygılarımız bitmiş olmadı.
Yani?
Yanisi şu ki, sınır ötesi tamam.
Hedefleri tam ortasından vurduk.
Bu da tamam.
Peki, bütün bu gelişmelerin Kuzey Irak sorunu ve PKK meselesine olan etkisi nedir?
İşte temel mesele bu? Bu konuda Türkiye’de iki görüş var. Birincilere göre her şey yolunda. ABD, Türkiye’ye rağmen K.Irak yönetimini dikkate almadı. Hatta, Barzani’yi bile devre dışı bırakarak, Türkiye’ye verdiği önemi öne çıkardı. Dolayısı ile Irak’ta yeni bir dönem başladı.
İkinciler ise benim gibi endişeli.
Amerika Türkiye’de kayıp ettiği halk desteğini geri almak, aynı zamanda Türkiye’yi iyine kendi politik ekseninde tutmak istiyordu. Öte yanda Kuzey Irak’ta 1991’den bu tarafa yürüttüğü açık bir ayrıştırma politikası da vardı. Bu sebeple başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini zaman zaman pazarlığa oturtmak amacıyla beslediği PKK’yı korumaktaydı. Bunun için Körfez Savaşı sonrasında yasak alan ilan ettiği 36’ncı paralel sınırıyla işaretlenmiş bölgede yaşatılmaktaydı.
Bir tarafta Kuzey Irak’taki oluşum. Öte yanda Türkiye, daha beride ise Irak merkezi yönetimi ve Irak devletinin kendisi.
İşte bu karmaşayı, Amerika’yı sorumlu tutan bu çırpınışları en aza indirmek ve uluslararası alanda itibar kayıp etmeden işin içinden sıyrılmak lazımdı.
Öyle ise?
Öyle ise çoklu kriz yönetimi ile, karmaşık ilişkileri herkesi razı edecek duruma getirmenin bir yolunu bulmak gerekiyordu.
Peki nasıl?
Türk kamuoyunun çok iyi bildiği bir yönetim stratejisi ile.
Kazan kazan yönetimi.
Yani herkes memnun ama en çok da ben memnunum politikasıyla.
Herkes memnunsa, demek ki herkes kazandığını düşünüyor veya en azından öyle sanıyor. Herkes kazandığını düşünüyorsa ben ABD olarak istediklerimi alabiliyor muyum?
Evet!
Öyle ise ben de memnunum.
Bu akıl tutulmasını ve illüzyonu ortadan kaldırmak için bir soruya daha ihtiyacımız var.
Gerçekte herkes kazandı mı?
İşte bu soru, bizi yine bu yazının başına döndürüyor?
Asıl kim kazandı sorusuna.
Kim kazandı?
Bunun cevabını sonuçlara bakarak
anlayacağız.
Hedefleri vurduk ama PKK bitirilmedi. Belki böyle bir operasyon ile tümüyle ortadan kaldırılması mümkün olamazdı, lakin silahlı birliklerin çok ağır kayıplar verdiğine dair yeterli bilgi de edinemedik. Amerikan istihbaratı ve uzay fotoğraf merkezi toplu cenaze resimleri de yayınlamadı.
PKK, TBMM’de sabıkalı üyeleri aracılığı ile varlığını sürdürüyor.
Kuzey Irak’ta bölgesel yönetim işleyişini aksatmadı.
Demek ki, kısa bir bekleyişten sonra yine başladığımız yere döneceğiz.
Lakin tek teselli bulacağımız ve her zaman gurur duyacağımız bir hususu kesin olarak anladık. Türk Silahlı Kuvvetleri, gecenin bir vaktinde istediği hedefi vurabiliyor, ileri düzeyde operasyonlar düzenleyebiliyor.
Keşke aynı düzeyde politik manevra kabiliyetine sahip bir hükümetimiz ve buna uygun nitelikli bir stratejimiz de olabilseydi.
Not: Okuyucularımın Kurban Bayramını kutlar, sağlık, sıhhat ve güzel günler dilerim.