Operasyon ruhuna Fatiha

Bu günlerde, özellikle terör ve operasyon konularında doğru bilgi almak istiyorsanız, Irak Kürt basınını okuyacaksınız, bizimkileri değil. Zira onlar büyük patron ABD’ye daha yakın ve itibarlı. Zira bizimkilere kalsa, şimdiye kadar asker her gün en az üç kez Irak sınırına girip çıktı. Bu arada bu haberi az yapanlar, kendilerinin çok yapanlardan daha güvenilir olduğunu savunuyor.
Operasyon sakızını İstanbul’daki boyalı basın hâlâ çiğnerken, konuyla ilgili yalanlamalar da bombardıman gibi yağıyor. Talabani Kahire’de, operasyon tehlikesi geçti diyebiliyor. Barzani Erbil’de, giremezler diye demeç veriyor. Türk basını, TSK’yı Irak sınırına soktuğu sıralarda ABD Savunma Bakanlığı da bizim haberimiz yok diye açıklama yapıyor. Demek bizimkiler Amerikalılardan habersiz girip çıkabiliyorlar.
Beyaz Saray’da hâlâ Bush’a ne söz verdiğini bilemediğimiz Türkiye’nin Başbakanı ise, geri planda Dışişleri Bakanı aracılığıyla meydanlardaki heyecanı emerken, kendisi sakin ve olgun devlet adamı rolünde. Ama ne olur ne olmaz açısından da bir yandan sınır ötesi operasyon yapmadık sözünü sarf ediyor.
Bakın geçen gün bir haber vardı. Bush yönetimine yakın bir danışman Michael Rubin, ABD’nin, PKK konusunda Türkiye’ye verecek bir istihbaratı olmadığını söylemiş. Ha bu Rubin, biraz AKP bakımından sakıncalı piyade. Hatırlarsanız, yeşil dolarlar ve AKP aleyhine açıklamalar yapmıştı. Onun için güvenilmez. Hatırlarsanız, Başbakan Washington’dayken konuştuğum eski bir CIA ajanından da aynı yönde görüşleri aktarmıştım. O kişi de, “Türklerin bu konuda istihbaratı bizden fazla, bizde PKK konusunda istihbarat yok” demişti.
Peki, o zaman şu anda Ampul takımının oynadığı tiyatronun senaryosunda kim var ve senaryoyu kimler yazdı? Sevgili okurum; girmek için AKP’lilerin yırtındığı Avrupa Birliği’nin elemanları, Türkiye’ye geldiklerinde Ankara’ya bile uğramadan doğrudan Diyarbakır’a gitmiyorlar mı? Avrupa Parlamentosunda PKK’lılar için konferanslar düzenlenmiyor mu? Avrupa ülkelerinde PKK’nın büroları yok mu? Bugüne kadar topraklarındaki hangi aranan PKK’lıyı Türkiye’ye teslim ettiler? Tüm bu soruların yanıtı, bizlerin aleyhine. PKK onların bir umut projesi ve onların Türkiye’ye karşı kullandıkları bir öcü ve tehdit aracı.
Gelelim Başbakan’ın yakınmak için geldiği Washington’a. ABD, PKK’nın bir kolunu İran’ı tedirgin etmek için kullanıyor mu? ABD, PKK’nın Washington’da perde örgütünün başında bulunan kişiyi, pasaport ve isim sahtekârlığına rağmen sınır dışı etmeyip siyasi sığınma hakkı verdi mi? ABD Kongresinde bu grup Türkiye’ye karşı Ermeni ve Rum lobileri ile birlikte çalışıyor, bunu yönetim bilmiyor mu?
Peki, o zaman millete pompalanan sahtelik neden? O, Türkiye’de her gün bir veya birkaç şehit cenazesi sırasında kabaran milletin milliyetçilik duygularını sömürme. Bugüne kadar milliyetçilik kelimesini eleştiren başbakan, bir bakıyorsunuz aslan kesiliyor ve esip kükrüyor. Ama bu esme ve kükremenin tamamen bir kuru gürültü olduğu ve kimlerin yanında hazır olda bekledikleri de ortada.
Talabani, operasyon yok dedi, Barzani operasyon yok dedi. Amerikalılar operasyon yok dedi ve Başbakan da operasyon yok demek zorunda kaldı. Aslında operasyon çok çok önceleri yoktu. Tayyip Bey Washington’a kapağı attığı zaman yok olmuştu bile ama Bush’u ziyarete bir bahane için bu konuyu kullandı. Onun için, bakmayın birilerinin duygularınızı sömürmesine, size heyecan pompalamalarına.
Özellikle o basının patronlarının Kuzey Irak’ta işleri ve çıkarları var. İsterler mi para akışı dursun. Yok, öyle bir şey. Sizler de elinize verilmiş bir elma şekeri gibi bu operasyon palavrasına inanmaktan vaz geçin de bunlar kısa zamanda gider inşallah diye dua etmeye başlayın. Zira bunlar, paraşütle değil birilerinin marifeti ve halkımızın yarısının desteği ile ülke başına geldi. Ya sabır demekten başka bir şey gelmiyor elden.

Yazarın Diğer Yazıları