Operasyon izninin faturası
Irak operasyonu ve bölgede meydana gelen olayları doğru değerlendirebilmek için, şu iki hususun dikkate alınması şart. Bölgeyi yangın yerine çeviren ABD, buraya niçin ve hangi açık hedefler için geldi? Türk-Amerikan ilişkilerinin karakteri nedir?
İlk sorumuzdan başlayalım. Defalarca vurguladığımız gibi, ortada tam bilinmese bile bir BOP projesi var. Haritaları elden ele dolaşıyor. Buna göre, ülkelerin sınırları değiştiriliyor, devletçikler kuruluyor, bölge yeniden düzenleniyor. Böylece birinci safhada, İsrail’in güvenliğinin sağlanması, enerji kaynakları ve yollarının denetime alınması, Irak’ın istenen şekle sokulması, kuzeyde yeni bir destek unsuru olarak kukla bir yönetimin kurulması hedefleniyor.
Projenin ikinci safhasında; İran ve Suriye rejimlerinin değiştirilip, ABD’ye yandaş bir yönetimin işbaşına getirilmesi, Türkiye’nin kademeli olarak bölünmesi, İran ve Suriye’den koparılacak parçalarla, kuzeydeki kukla yönetimin toprak ve nüfusça büyütülmesi planları var.
Gelişmeler, evdeki hesabın çarşıya uymadığını, bu hedeflerin bir bölümünde işler iyi giderken, bir bölümünde içinden çıkılmaz bir durumun yaşandığını gösteriyor.
* * *
Türk-Amerikan ilişkilerinin karakteristiğine bakalım. ABD için sıfır veya küçük maliyetli, Türkiye’nin ise varlığını tehdit edecek boyutlara varan destek veya tavizlerine dayalı bir ilişki söz konusu. ABD genel olarak, demeç verme, telefon etme, köstek olmama gibi bedeller(!) ödüyor. 5 Kasım Bush-Erdoğan mutabakatında da somut olarak gördüğümüz üzere, ABD, Türkiye’ye istihbarat verecek, nokta operasyonlar için K.Irak’ın hava ve kara sahasını sınırlı olarak açacak. Karşılığında ise Türkiye, kuzeydeki kukla yönetimle iyi ilişkiler kuracak, “Kürt sorununa siyasi çözüm” bulacak. Yani, iki egemen gücü esas alan, iki dilli bir rejime geçilecek. Bölücü teröristlere af da cabası.
İşte bölgemizde olup bitenler, bu iki temel husus dikkat alınmayıp, günlük değerlendirildiği için doğru bir türlü bulunamıyor. Oysa ABD’nin nokta operasyonlarına da çıkarları ölçüsünde yaklaştığı kesin. Ya da kukla yönetimin ve bölücü terörün ABD için anlamı unutulabilir mi? ABD’nin 5 yıldır, Türkiye gibi hayati derecede önemli bir müttefikinin kollarını bağlarken, idaresindeki Irak topraklarında PKK’ya göz yumması, hatta destek vermesi, keza kukla Barzani yönetimini kendi elleriyle kurması tercihinin ne olduğunu açıkça göstermiyor mu?.
* * *
Acaba ne oldu da ABD, TSK’nın hayranlık uyandıran operasyonuna izin verdi? Bunun cevabını da, ABD’nin hedefleri açısından değerlendirerek bulabiliriz. Nedir o hedefler?
1-Kukla devletin kabulünün sağlanması.
2- “Kürt sorununa siyasi çözüm” için adım atılması. AB ve ABD yıllardır, baskı yapıyordu. İkilimiz de buna uygun adımlar attı ancak bir yerde durdu. Çünkü terör, kamuoyu hassasiyeti ve milli uyanışı zirveye çıkardı. “Çözüm” de ilerleyebilmek için terörün beklemeye alınması gerekiyordu. Ne var ki, hedeflerine ulaşana kadar terörden vazgeçmeyen bebek katili ve Kandil’e söz geçirilemedi. Bush mutabakatı ile bu düğümlerin çözülmesi kararlaştırıldı.
3-PKK’nın etkisizleştirilmesi. (Yok edilmesi değil.)
İşte bu amaçla önü açılan nokta operasyonunun faturası, Barzani yönetimiyle ilişkiye girilmesi ve “Kürt sorununa siyasi çözüme” devam edilmesiymiş.
Tüm gelişmeler, bu gerçekleri işaret ediyor.
Ama , TSK operasyonu beklenenden daha etkili oldu ki hesapları bozdu; “önceden haber verildi verilmedi, siviller hedef yapıldı” gibi seslere baksanıza. Mesela “The Guardian” Gazetesi, “Yeni havanın devamı, Türkiye’nin askeri opsiyonun yanı sıra siyasal ve ekonomik alanda bazı önlemleri hayata geçirmesine bağlı. Aksi halde, yeni hassas askeri işbirliği de sarsılabilir” diye buyuruyor.
Evet, TSK, teröre ağır darbe vurup, birden itibar kazanınca oyun bozuluyor.
Sonuç; bedeli ne olursa olsun, kendi milli politikamıza kararlılıkla sarılmazsak, BOP’a kurban olacağımız ortada.
Okuyucularımızın kurban bayramını kutlar, sağlık ve mutluluk dilerim.