Onlar devletse biz de devletiz…
"Belediyelerimiz bir-iki ay daha devam edebilecek güçte değil. Bir iki ay daha böyle gidilirse Türkiye''de kepenk indirecek belediyeler var" diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Onlar ne kadar devletse biz de o kadar devletiz, biz de kamu kurumuyuz" diye konuştu.
Yeniçağ TV Youtube sayfasına ücretsiz abone olarak Başkan Soyer ile yaptığım söyleşinin tamamını izleyebilirsiniz.
Başkan Soyer''le söyleşimin özeti şöyle:
- Salgın döneminde İzmir''de neler yaptınız?
Soyer: Dedik ki biz dayanışmayı büyütmeliyiz. Çünkü bu toprakların insanları imece adı verilen bir geleneği insanlığa hediye etmiş. İmece nedir yaşadığın yerde ihtiyaç sahibi insanlara, yaşadığın bölgenin ihtiyaçlarına sahip çıkılmasıdır. Yani komşuyu aç bırakmama.
Biz de bunu sağlamak için büyük bir dayanışma kampanyası başlattık. Banka hesabı açmadık, bağış istemedik, biz sadece şunu istedik gücü olan vatandaşlarımızla ihtiyacı olan vatandaşları buluşturmaya talibiz. Biz aracılık yapacağız biz kuryelik yapacağız.
Yani siz gücü olan vatandaşlar atın elinizi cebinize ve ne kadar destek olabiliyorsanız olun. Biz İzmir sayfası üzerinden iki ayrı gıda paketi tarif ettik. Su faturası ile ilgili benzer bir kampanyayı hayata geçirdik.
Orada da yaklaşık 250 bin su faturasını ödeyemeyen vatandaşın suyunu kesmemiz gerekirken kesmedik. Oradaki faturalar ortalama 100 lira olsa 25 milyon gibi belediyenin gelir kaybı oldu.
Toplu ulaşımda gelir kaybımız yüzde 85''lerde. Maalesef dediğiniz gibi belediye bütçelerinin artması gerekirken azaltılması gibi bir durum söz konusu oldu.
- Önümüzdeki dönem halka yapılan hizmetlerde aksamalar olmaması için ne yapılması lazım?
Soyer: İzmir Büyükşehir Belediyesi belki de Türkiye''deki en güçlü bilançoya sahip, bizim belediyemizin gelir gider dengesi uluslararası derecelendirme kuruluşları TC kurum kuruluşlarından daha yüksek derecelerle ödüllendirildi.
Biz 11 Büyükşehir Belediyesi olarak Sayın Cumhurbaşkanına bir davet yaptık, dedik ki "Bizi bir kez toplamıştınız Sayın Cumhurbaşkanı ve biz dertlerimizi anlatmıştık. Doğrudan doğruya muhataplarımıza sorunları aktarmıştık.
- Ne önereceksiniz bu buluşmada?
Soyer: Bu memleketin yerel belediye reformuna çok büyük ihtiyacı var. Biz vatandaşların ihtiyaçlarına bu mevzuatla derman olamayız. Bizim derdimizin dinlenmesi vatandaşın derdinin dinlenmesi demek.
Yerel yönetimlerin aldığı payın artırılması lazım…
Belediyelerimiz bir-iki ay daha devam edebilecek güçte değil. Bir iki ay daha böyle gidilirse Türkiye''de kepenk indirecek belediyeler var.
Biz toplu taşıma yapıyoruz. 1500 otobüs, metro hatları, vapurlarla…
Bir günde 1,9 milyon taşıma yaparken bu rakam 200 binlere indi. Hem araçlarımızın sıklığını hem de aynı güzergahları muhafaza ediyoruz ve boş gidip geliyoruz. Zarar ediyoruz.
Aynı dönemde insanlar kendi araçlarını da kullandığı için trafik bir kabus haline geldi. Bu süreçte biz hala mazota yüzde 18 KDV ödüyoruz.
Denizdeki yatlarda mazotta KDV %1''e indirildi. Ben lüks bir hizmet yapmıyorum kamu hizmeti yapıyorum ve benim mazotuma hala yüzde 18 KDV alınıyor. ÖTV bana uygulanamaz.
Onlar ne kadar devletse biz de o kadar devletiz, biz de kamu kurumuyuz.
Bu sadece İzmir belediyesinin sorunları değil tüm Türkiye''de yerel yönetim mevzuatı ile ilgili reformlara ihtiyaç var.
- CHP''li belediyelerin yaptıkları hizmetler CHP''yi tek başına iktidara taşıyabilecek mi?
Soyer: Hiç kuşkusuz! Bakın çok açık bir şey söyleyeceğim. Türkiye''de siyaset artık paçadan çekiştirilecek üslubunu, o buyurgan dilini, o sığ üslubunu bir tarafa bırakmak zorunda.
Bu pandemi süreci bize en çok bunu öğretti. Biz herkesi kucaklamak, herkesle birlikte bu krizin tahribatıyla başa çıkmak mecburiyetindeyiz. Bu yüzden de performans üstünden olmalı siyaset.
Ben bir şey yapıyorsam bir başka kurum daha iyisini yapmalı ve biz performanslarımızla vatandaşın takdirini almalıyız. Siz yerel yönetimlerin yardım etmesinin önünü keserseniz bunun ne kadar çirkin bir siyaset olduğunu bunun ne kadar sığ bir siyaset olduğunu herkes görür.
Bundan kurtulması lazım Türkiye''nin, milletçe zarara uğruyoruz. Bu milletin artık elele vermeyi başarması lazım. Bu ayrıştırmacı, ötekileştirmeci söylemlerden çıkmamız lazım.
Hepimiz bu vatanın evladıyız. Hepimiz bu vatana hizmet etmek için canla başla çalışıyoruz. Gölge etmesinler biz işimizi yapalım. Biz bu işi yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.