İHA’nın haberine göre; Kardiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Cahide Haznedar Kırcı, ağır stresin kalp krizi riskinin yanı sıra stresle oluşan geçici bir kalp krizi olarak bilinen ''stres kardiyomyopati'' riskini de arttırdığını dile getirdi.
Önemli bir yakınını kaybedenlerin kalp krizi geçirme riskinin 21 kat fazla olduğuna dikkat çeken Kırcı şunları söyledi:
“Araştırmacılar, yaşamınızda önemli yere sahip bir yakınınızı kaybettiğinizde, kaybınızın ertesi günü kalp krizi geçirme riskinizin 21 kat, bir hafta sonrasında ise 6 kat artmış olduğunu belirtmektedir. Ağır stresi takiben kalp krizi riskiniz artarken, temel olarak stresle oluşan geçici bir kalp krizi olarak bilinen stres kardiyomyopati riski de artar”
Travmatik olayların, psikolojik stresin ve uyku bozukluğunun, koroner kalp hastalığı için önemli bir risk faktörü olduğu kaydeden Kırcı, “Depresyonun koroner arter hastalığı gelişiminde önemli bir risk etkeni olduğunu ve bu etkinin cinsiyet, vücut ağırlığı ,aktivite, kan basıncı ve sigara gibi diğer kardiyovasküler risk etkenlerinden bağımsız olduğu bilinmektedir. Travmatik olayların, psikolojik stresin ve uyku bozukluğunun, koroner kalp hastalığı için önemli bir risk faktörü olduğu ve akut miyokard infarktüsünün (kalp krizi), psikolojik stresle ilişkilidir. Olumlu ya da olumsuz tüm duygularınız fizyolojik değişimlere neden olmakta ve yaşanan stresin düzeyi, birçok sağlık problemine neden olabilmektedir. Stres hormonu olarak bilinen adrenalin düzeyinin artması ve buna bağlı olarak sempatik sinir sisteminin aktive olması ile kan basıncı, kalp atım hızı ve kan şekeri seviyesi yükselir. Stresin kan pıhtılaşması yolağında da değişime sebep olabildiği ve bu yolla da kalp krizi riskini arttırabildiğini belirten çalışmalar vardır. Araştırmacılar yaşamınızda önemli yere sahip bir yakınınızı kaybettiğinizde, kaybınızın ertesi günü kalp krizi geçirme riskinizin 21 kat, bir hafta sonrasında ise 6 kat artmış olduğunu belirtmektedir. Ağır stresi takiben kalp krizi riskiniz artarken, temel olarak stresle oluşan geçici bir kalp krizi olarak bilinen stres kardiyomyopati riski de artar. Takotsubo Kardiyomiyopatisi olarak da isimlendirilen bu durum, kalbin sol kısmının Japon balıkçılarının kullanmış olduğu ahtapot avlamak için kullandıkları kap ile benzerlik gösterdiği için bu isim verilmiştir. Daha sonra bu tanım dünya genelinde ‘stres kardiyomyopati’ veya ‘kırık kalp sendromu’ adlarını da almıştır” dedi.
“KALP KRİZİ VE KIRIK KALP SENDROMU GENELLİKLE BİRBİRİNE KARIŞTIRILMAKTADIR”
Stres kardiyomyopati belirtileri, tipik kalp krizinde görülen belirtilere çok benzediğini ifade eden Kırcı, “Stres kardiyomyopati belirtileri tipik kalp krizinde görülen belirtilere çok benzer. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, düşük kan basıncı ve hatta konjestif kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Kırık kalp sendromunda belirtiler ailede bir ölüm, ciddi finansal kayıp, aşırı öfke, aile içi şiddet, ciddi bir tıbbi hastalık tanısı alma, trafik kazası veya diğer bir ağır travma gibi ciddi biçimde stres yüklü bir yaşantıdan hemen sonra başlayabilir. Bu tablo yaşamı tehdit edici olabilir ve acil tıbbi müdahaleyi gerektirebilir, yine de sıklıkla geçici bir durum olup kalpte kalıcı bir hasar bırakmaz. Kalp krizi ve kırık kalp sendromu genellikle birbirine karıştırılmaktadır. Ancak ikisi arasında farklar bulunur. Kırık kalp sendromu yaşayan kişide damarlarda tıkanma yaşanmaz, fakat kalbin damarlarındaki kan akışı zayıflar. Kırık kalp sendromlu kişilerin genellikle önemli bir tıkanıklığı olmayan normal arterleri vardır. Belirtiler emosyonel strese bağlı oluşur ve stres ortadan kalkınca kalp de düzelebilir. Tipik bir kalp krizi ise sıklıkla koroner arterlerde kan akışını durduran tıkanıklıklara bağlı gelişir ve kalp hücrelerinin ölümüne yol açarak kalıcı hasara neden olur” diye konuştu.