Önemli bir toplum değeri: Ahlak
Ahlak, "huy, tabiat" anlamına gelen hulk kelimesinin çokluk biçimidir. Şemsettin Sami, ahlak kelimesinin ilk anlamını şöyle verir: "İnsanın yaratılışta haiz olduğu veya terbiye ile istihsal ettiği ahvâl-i rûhiyye ve kalbiyye". Kısaca, yaratılıştan var olan veya terbiye ile edinilen ruhi haller.
Bu tanım, ahlak sözünün yansız (nötr) tanımıdır. Türkçede yaygın olarak kullanılan anlam, Şemsettin Sami'nin sözlüğünde ikinci olarak verilir: Hüsn-i ahlâk (güzel huylar), ahlâk-ı hamîde (övülesi huylar). Toplumda değer olarak kabul edilen ahlak da işte budur.
Peygamberimizin hadisi çok bilinir: Şüphesiz ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.
Müslümanlığı âdeta ahlaka indirgeyen bir kutlu söz. Müslümanlıkta ahlak o kadar önemli ki yüce peygamber, (başka şey için değil) ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim, diyor.
Demek ki o zamanki toplumda birçok güzel huy varmış. Ama bunlar yeter görülmüyor ve tamamlanmak isteniyor.
Güzel huylar, güzel ahlak deyince akla neler geliyor? Bazılarını zıt anlamlı karşılıklarıyla birlikte yazalım ki kavramlar daha iyi anlaşılsın: Merhamet - acımasızlık; âdil olmak - adaletsizlik, zulüm; alçak gönüllülük - kibir; doğru sözlülük - yalancılık; iffet (namus) - iffetsizlik...
Ahlak deyince sadece namus kavramını ve cinsî ahlakı anlayanlar, kelimenin "güzel huylar, övülesi huylar" demek olduğunu unutuyorlar veya bilmiyorlar. Nitekim hadiste de kavram, hüsn-i ahlâk, mekârim-i ahlâk (güzel huylar) olarak geçer.
Toplum birçok katmandan oluşuyor. Çiftçi, işçi, memur, esnaf, iş adamı... Yönetilenler, yönetenler... Kadınlar, erkekler, çocuklar...
Ahlak, sadece birimiz için değil hepimiz için, bütün katmanlar için gerekli. İşçi, işinden kaytarmayacak, memur rüşvet almayacak, iş adamı çalmayacak, politikacı yalan söylemeyecek, hırsızlık yapmayacak. Yönetici acımasız ve zalim olmayacak, adaletten sapmayacak.
Çevrenize bakın lütfen. Her gün ekranlara çıkanlara dikkatle bakın. Sözlerini dikkatle dinleyin. Muhaliflerine çatarken âdeta onları ezer gibi, çiğner gibi acımasız davrananlara iyi bakın. Küçük dağları ben yarattım havasında olan mağrurları iyi teşhis edin. Bugün söylediğinin yarın aksini söyleyen yalancıları iyi belleyin. Devlet malını har vurup harman savuranları, ülkenin varlığını talan edenleri görün.
'Ben ahlaklı adamım, kimsenin malında gözüm yok', deyip içinize kapanamazsınız. Çevremizdeki insanların, özellikle toplumu yöneten politikacıların da ahlaklı olmalarını sağlamak hepimizin sorumluluğuna girer. Ülkenin yöneticileri ahlaksız olursa, hırsız ve yalancı olursa, bundan hepimiz sorumluyuz. Yöneticilerin ahlaksızlığı, kısa zamanda topluma da bulaşır ve toplum zaman içinde ahlaksız insanlardan oluşan bir yığın hâline gelir.
Öyleyse toplumun ortak değeri olması gereken ahlakı, yalnız kendimizde değil, herkeste ve özellikle yöneticilerde arayacağız. Her gün on türlü yalanla karşımıza çıkan, hırsızlığı âdeta tabii hâle getiren, merhametsizliğiyle övünen, her ağzını açtığında muhaliflerini cahil diye küçümseyen, kendi toplumunun önünde yiğit edalar takınıp yabancıların her dediğini kabul eden politikacıların öne çıkmasına izin vermeyeceğiz. Yıllarca birlikte çalıştığı arkadaşlarını bir kalemde siliveren insanların öne geçmesine fırsat vermeyeceğiz. Vefanın da güzel huylar arasında olduğunu unutmayacağız.
Ahlaksızlığı baş tacı eden, kendi ahlakıyla övünebilir mi?