"On Emir" ve PKK’nın Suriye ayağı
Türk Milletinden gizli olarak yedi yıldır sürdürülen görüşmeler, 8 Ocak 2013’te İmralı “mutabakatı”yla noktalandı. Bunun için Başbakan Erdoğan ile idam mahkumu Öcalan arasında mekik dokuyan MİT Müsteşarı, İmralı’ya altı defa gidip geldi. Bu “mutabakat”ın, terörün durdurulması karşılığında PKK şartlarının kabulü ve hayata geçirilmesi üzerinde olduğu görüldü. Bu husus doğru bilinmelidir.
PKK şartlarının ne olduğu bellidir. İşte size teröristbaşının “On Emir” dediğimiz buyruğu: (Sabah 24.07.2009)
n Türkiye vatandaşlığı Anayasa’da yer alsın. (Paylaşılmaya hazır; sahipsiz, kimliksiz ve renksiz bırakılan devlet. Mutabakatta var.)
* Kürtçe, eğitim dili olarak kabul edilsin. Anayasa’da yer alsın. (Mutabakatta var.)
* Ateşkes devam etsin. Koşulsuz bir genel af ilan edilsin. (Mutabakatta var.)
* Akil adamlar, geçiş döneminde inisiyatif alsın. (Mutabakatta ve Apo’nun açıklamalarında var.)
* Affedilen PKK’lılar dahil herkes, siyaset yapma hakkına sahip olsun. (Mutabakatta var.)
* Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit kaldırılsın. (Mutabakatta ve teröristbaşının açıklamasında var.)
* Yerel yönetimler güçlendirilsin. Demokratik özerklik kabul edilsin. (Mutabakatta var.)
* Faili meçhul cinayetler başta, o dönemdeki olayları araştırmak için Hakikatler Komisyonu kurulsun. (Bugün de gündemde.)
* Koruculuk kaldırılsın. (Kendiliğinden sona erecek.)
* Toprak reformu yapılsın.
Şimdi de “On Emir” in “mutabakat” taki yerine bakalım:
* Anayasadan “Türk kimliği” çıkarılsın, ama Anayasaya “Kürt kimliği” yazılmasın. Böylece kimlikler eşitlensin.
n Anayasaya “Özerk Kürdistan” yazılmasın, ama özerklik statüsünde bir “yerel yönetim” yetkisi verilsin.
* Anayasada “Ana dilde eğitim” denmesin, ama yerel yönetimlerde ana dilde eğitim yapılsın.
* Genel “Af” çıkarılmasın, ama PKK’lıları serbest bırakacak bir yasal düzenleme yapılsın. Siyaset yapmaları sağlansın
Bu analize göre; PKK’nın devlete, vatana ve millete ortaklığını sağlayacak bütün şartları, Türk Milleti’ne hazmettirecek şekilde kabul edilmiştir. Bunun için ABD ve AB mutabakata varılmasını hararetle desteklemektedir.
***
Soralım, bu anlaşma yürür mü? Eğer Türk Milleti uyandırılırsa asla!.. Diyelim ki yürüdü. Devamında neler olabilir? Bunu da değerlendirelim.
Diyelim ki teröristler, silahlarıyla Irak’a çekildi. Bu durumda terör duracak, kan akmayacaktır. Buna karşılık, yukarıda sayılan yasal düzenlemelerle devletimiz iki ortaklı, iki dilli ve özerk bölgeli bir rejime dönüştürülecektir. PKK bunları görüp emin olunca, bütün silahlı teröristleri Suriye’ye kaydırıp, “Kürdistan”ın Akdeniz’e uzanacak üçüncü ayağının inşası başlatılacaktır. Bu da tamam diyelim. Ortaya; “Türkiye ortaklık devleti” , “Irak ve Suriye federe devletleri” çıkacak. Bu üç parçanın birleşmesiyle, “konfederal” devlet kurulacaktır. İşte size İsrail’e dost “Büyük Kürdistan!”
Başbakan ve Davutoğlu’nun “Türkiye’yi büyütmek” dediği ile teröristbaşının Nevruz mektubunda bahsettiği “Bugün artık yeni bir Türkiye’ye, yeni bir Orta Doğu’ya ve yeni bir geleceğe uyanıyoruz... Misak-ı Milli’ye aykırı olarak parçalanmış ve bugün Suriye ve Irak’taki Kürtleri, Türkmenleri, Asurileri ve Arapları birleştirmek” söylemi aynı anlama gelmiyor mu?
İyi de dünyanın altını üstüne getirecek bu projenin sahibi Erdoğan, Davutoğlu, teröristbaşı ve Barzani olabilir mi? Asla. İlgilenen herkesin bileceği gibi, Erdoğan’ın da en az 30 defa “Bize eşbaşkanlık görevi verildi” dediği “Büyük Orta Doğu ve Genişletilmiş Afrika Projesi” (BOP)’nin sahibi “Haçlı” emperyalistlerdir.
Kısaca, ABD’nin malum eski “büyüterek küçültme” tuzağı!..