Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

On altı devlet meselesi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son günlerde bazı devlet başkanlarını, on altı Türk devletini temsil eden figürler ve bayraklarla karşılaması, “Türkler tarihte on altı devlet mi kurmuştu?” ve “bu devletler gerçekten Türk mü idi” sorularını gündeme getirmiştir. Aslında karşılama görüntüleri sadece bir mizah konusu olarak kalabilirdi. Ancak bu vesileyle Türk devlet veya devletleri hakkında basında ileri geri yazılar çıkması, konuyu ciddiyetle ele almayı gerektirmektedir.
Cumhurbaşkanlığı forsundaki on altı yıldızın tarihteki on altı Türk devletini temsil ettiği görüşü, Atatürk dönemine ait bir görüş değildir. İnönü ve Demokrat Parti dönemlerinde dahi böyle bir görüş mevcut değildi. On altı devlet görüşü 1969 yılında ortaya çıkmıştır.
Bu görüşe ilk karşı çıkan Türkçü tarihçi Nihal Atsız olmuştur. Çünkü o daha 1941 yılında Çınaraltı dergisinde “Türk Tarihine Bakışımız Nasıl Olmalıdır?” başlıklı bir yazı yazmış ve Sakalardan itibaren Türk devletinin bir devamlılık arz ettiğini, devletlerin değil hanedanların ve rejimlerin değiştiğini, Sakalardan bugüne kadar ana yurtta tek bir Türk devleti bulunduğunu ileri sürmüştür. Atsız’ın Türk tarihini “sistemleştiren” bu görüşü Yılmaz Öztuna’nın Türkiye Tarihi’ne de yansımış, fakat Türk tarihçilerinin çoğu tarafından dikkate alınmamıştır. Ötüken dergisinin 1969 yılına ait 65. sayısında Atsız, sadece bu görüşüne uymadığı için değil, devletlerin rastgele ve ilmî esaslara dayanmadan seçilmesinden ötürü de “16 Devlet Masalı ve Uydurma Bayraklar” başlıklı ciddi bir eleştiri yazısı yazmıştır. Atsız’ın yazısına rağmen özellikle milliyetçi çevreler on altı devleti ve “uydurma” bayraklarını benimsemişlerdir.
18.01.2015 tarihli Hürriyet gazetesinde “Forstaki devletlerden kaçı Türk?” başlıklı bir yazı yayımlandı. Bilimsel bir kılığa büründürülmüş bu yazıda bazı devletler için sorulan  “Türk mü?” sorusuna verilen cevaplar şöyledir: Avrupa Hunları: Tartışmalı. Ak Hunlar: Hanedanı Türk. Uygurlar: Tartışmalı. Gazneliler: Tartışmalı. Harzemşahlar: Yönetimi Türk. Altınordu: Tebaası Türk. Timur Devleti: Türk ve Moğol. Babür Devleti: Tartışmalı (Hint-Moğol devleti olarak biliniyor).  
Yukarıdaki cevaplar tarihimiz konusunda ne kadar az şey bildiğimizi gösteriyor. Bu, eğitim sistem(sizlik)imizin ortaya çıkardığı sefil bir sonuçtur ve bu eğitim, bugünkü içler acısı durumumuzun da ana sebebidir. Böyle bir eğitimden PKK da, El-Kaideci de, IŞİD’ci de çıkar; hatta Selefîlik devlet yönetimine dahi hâkim olabilir.
Öncelikle devletin kimliği için hangi ölçütün kullanılacağına karar verilmelidir? Vatan, millet, devlet, kurucuların soyu, ordu... Bunların hepsi birer ölçüt olabilir. Mesela Çin, Moğol olduğundan hiç kimsenin şüphesi bulunmayan Yüan (Kubilay Hanlığı) ve Mançu olduğundan yine hiç kimsenin şüphesi bulunmayan Mançu hanedanlarını kendi devletine ait kabul eder. Fransa, İngiltere, Rusya, hanedanları ayrı devletler kabul etmez. Ruslar, Rurik hanedanı Fin-Slav, Romanov hanedanı Rus-Alman-Litvan karışımıdır diye bu hanedanları tarihlerinin dışına atmaz. Türklerin sözlü tarihi olan Oğuzname’de de Oğuz Kağan’dan 13. yüzyıla kadar tek ve sürekli bir Türk devleti söz konusudur.
Avrupa Hunları Türk’tü; Attila’nın babasının adı Muncuk (boncuk), oğullarından birinin adı Dengizik (küçük deniz) idi. Uygurların Türk olduğunda yerli ve yabancı hiçbir tarihçinin şüphesi yoktur. Uygur kağan adları Kutluğ Bilge, Bayan Çor, Bögü, Külüg Bilge, Alp Uluğ Bilge her hâlde Moğolca veya Çince değildi. Gazneli hanedanı elbette Türk idi; Mahmud’un babasının adı Sebük Tigin’dir. Harezmşahlar’ın hanedanı da, vatanı da, halkı da Türk’tür. Altınordu hanedanı Çengiz soyundan geliyordu ama hanedan üyeleri de daha sonra Türkleşmişti. Temürlülerin Türklüğü konusunda hiç şüphe yoktur. Halkı da Türk’tür. Temür soyundan Hüseyin Baykara’nın Türkçe divanı vardı. Büyük Türk şairi Ali Şir Nevâyî de Baykara’nın en yakın dostu idi ve Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu gösteren Muhâkemetü’l-Lugateyn’i yazmıştı. Babür de Temür soyundandı ve onun Çağatay Türkçesiyle yazdığı Vekayi adlı eseri Türk hatıra edebiyatının şaheserlerindendir.
Atsız’ın hakkı var. Tarihçiler toplanıp Türk tarihini sistemleştirmelidirler.

Yazarın Diğer Yazıları