Ömürleri Atatürk’e sataşmakla geçiyor

Ömürleri Atatürk’e sataşmakla geçiyor

Ömürleri Atatürk’e sataşmakla geçiyor

Ceviz Kabuğu’na ’travma’ tartışması damgasını vurdu. Cevizoğlu’nun konuğu Prof. Yaşar Nuri Öztürk, bazı çevrelerin 100 yıllık hesaplaşma peşinde olduğunu söyledi. 

 

Ceviz Kabuğu programı “travma” yaratacak açıklamalara sahne oldu
Prof. Yaşar Nuri Öztürk: “Bu travma aklın prangalarını ortadan kaldırmıştır. O halde hayırlıdır”


Hayatları Atatürk’e sataşmakla geçiyor
Gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun hazırladığı Ceviz Kabuğu programına katılanve çarpıcı açıklamalarda bulunan Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün konuşmalarından bazı pasajlar şöyle:
- “Cami sayısı arttıkça, Türkiye’deki ahlaksızlıkta liste başına doğru çıkıyoruz. Cami sayısı arttıkça ahlaksızlığın azalması gerekmez mi?.. Türkiye’de dinci denen bir çete var. Ama milyonlarca samimi dindar var.”
- “Maşallah Meclis Tarikatlar Konfederasyonu gibi. (100 bine yakın camide imamlara ödenen maaşları kastederek) İslam size, 2 katrilyonla namaz kıldırın demiyor. Bu namazlar kabul olmaz!.. Osmanlı bile 3 kıtada sadece 15 bin cami yapmıştı. Şimdi mescidleri de katarsanız, Cumhuriyet Türkiyesi’nde 100 bin oldu. Osmanlı camilerinin hangisinin altında dükkân vardı?.. “
- “Eğitimin millisi olmaz, ne demek? (Cevizoğlu’nun, ’Türkiye’nin DNA’sını değiştireceklerini açıklıyor, bu konuda kitaplar yazıyorlar’sözü üzerine) DNA’mızı değiştirip de piçleşecek mi millet?.. DNA’yı değiştireceğiz demek, milleti piçleştireceğiz, soysuzlaştıracağız, demektir.”
- “Ateizm mert bir kurumdur. Mertlikle cehenneme gitmektir. Ateist namuslu olabilir, riya yapmaz. Bir tek namussuz ateist görmedim, ama namussuz Müslüman gördüm. Bu ülkede, senelerce Kâbe’ye küfreden Müslüman gördüm. Kur’an’da ateizm yoktur. Çünkü, insan fıtratının ateist olacağını düşünmez. O yüzden münafık ve müşriklik vardır. Kur’an, Mekke’de müşriklerin namazından söz ediyor!.. Kâbe’yi Hz. Muhammed’e yasaklayarak, tevhidin namazı olmaktan çıkardılar.”
-(Seçim öncesi Bülent Arınç’ın Dindar Cumhurbaşkanı seçtirmiyorlar sözü halkta tuttu, sözü üzerine) “Tuttuysa, Allah bu milletin belasını verecektir!.. Abdestsiz namaz kılan binlerce onursuz var bu ülkede. Din üçkağıtçılığına hayatım boyunca düşman olacağım.”
Ceviz Kabuğu’na telefonla katılan araştırmacı yazar Cengiz Özakıncı da, Atatürk’ü Avrupa hayranı gibi gösterenlere tokat gibi bir bilimsel yanıt verdi. Özakıncı, “Atatürk, laikliği Batı’dan değil, 1058’deki Selçuklu Sultanı Tuğrul’dan almıştır. Bunu Nutuk’un Belgeler bölümünde açıklamaktadır. Dil devrimini de Batı’dan değil, Karamanoğlu Mehmet Bey’den almıştır!.”


PKK’nın dini kullanması!..
 “Allah ile aldatma bölücülüğün başarıya ulaşması içinde büyük bir çare olarak keşfedildi, yakalandı ve kullanılıyor” diyen Öztürk bölücü başının, “Urfa’da ilahiyat akademisi kurun ben de dinleri incelemeye başladım” şeklindeki demeçlerini hatırlattı. Amerika’nın bölücü başını örgütten dindar Kürtlerle PKK’yı buluşturmak için kopardığını dile getiren Öztürk, bunun arkasından da o bölgede Saidi Nursi’yi devreye soktuklarını söyledi. Öztürk, “Bundan sonra ordunun yaptığı işle PKK’yı hak edemezsiniz. Çünkü işi camiye soktular. Bunun taşeronu da AKP’dir” diye konuştu.

Hayatımın en  büyük yanlışı!...

11 Eylül saldırılarının ardından siyasete girme kararı aldığını da Ceviz Kabuğu’nda açıklayan Yaşar Nuri Öztürk, “Eğer İslam üzerinden yapılacaksa politikalar, bundan zarar görmememiz için bizim İslami bilgimizin devreye girmesi lazımdı. Aklın kumandan olması gereken bir dinde hurafelerden kurtarmaya çalışan bir birikimdi bizimki de” dedi. Rahmetli Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Hanım’ın kendisine yaptıkları “siyasete gir” çağrılarına karşılık vermediği için çok pişman olduğunu itiraf eden Öztürk, “Hayatımın en büyük yanlışlarından birini yapmışım bunu itiraf ediyorum” dedi.

Doğu maneviyatına mensubuz
Yaşar Nuri Öztürk gelenek ve göreneklerin din haline getirilmesinin Kuran’da şirk (Allaha ortak gösterme) sayıldığını hurafelerin din içine doldurularak aklın prangalaştırıldığını söyledi. Mustafa Kemal’in bu prangaları kıran kişi olduğunu ifade eden Öztürk, “Benim ülkemde aklı din adına kuyuya soktular. Kuran diyor ki aklınızı kullanmazsanız üzerinize pislik yağar. Mustafa Kemal bu olmasın diye aklın prangalarını kırdı. Onun devrimleri bir tek buna indirgenebilir” dedi.  “Türkiye din işlerine en çok para harcayan ülkelerden biri” diyen Yaşar Nuri Öztürk, “Mustafa Kemal yüzünü batıya dönmüştü” diyenlere ve onu dinsiz gibi göstermeye çalışanlara onun “Biz doğu maneviyatına mensubuz” sözünü hatırlattı. Öztürk, Mustafa Kemal’in hiçbir zaman Batıyı örnek alacağız yüzümüzü Batıya döneceğiz demediğini ve gerçek İslam’la Mustafa Kemal mirasının asla çelişmediğini söyledi.

Mehmet Fırat 100 yıllık hesaplaşmanın peşinde
Mustafa Kemal ilahlaştırılmış halifeyi, saltanatı, hurafeleri ortadan kaldırdı. Bu travma yaratmayacak mıydı? Dengir Fırat’ları rahatsız etmeyecek miydi?

Halkın Yükselişi Partisi (HYP) Genel Başkanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, yeni çıkan “Allah İle Aldatmak” kitabı ekseninde AKP iktidarının icraat ve açıklamalarını   sert sekilde eleştirirken, çok konuşulacak noktalara değindi.
Prof. Öztürk, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “Atatürk devrimleri Türk toplumuna bir travma yaşatmıştır...” sözlerini sert bir şekilde eleştirdi. Öztürk, Fırat’a “Bu travma aklın prangalarını ortadan kaldırmıştır. O halde hayırlı bir travma değil midir?” diye sordu.
Dinin siyasete alet edilmesinin ortaya çıkaracağı kötü sonuçları hem siyasi hem dini yönleriyle Kuran’dan, tarihten, hukuktan kaynak göstererek anlatan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, “Atatürk devrimleri Türk toplumuna bir travma yaşatmıştır...” sözleri kullanana göre anlam kazanır. Bütün hayatları Mustafa Kemal’e sataşmakla geçen insanlar bunu kullandı mı bu çok talihsiz düzeysiz ve düşük bir ifade, travma bazen de “doğuş” anlamına gelir “ dedi.
Aklın prangalaşmasının din olarak görüldüğünü söyleyen Öztürk, ” Aklın prangalaşmasını dinleştirilmiş bir ülkede aklın prangalarını kırmak travma yaratmaz mı? Travma yarattıysa da bu hayırlı bir travma değil midir? “ dedi. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an-ı Kerim’in Sad Suresi’nde yer alan, ” Gerçeği örten o nankörler bir gurur, ayrılık ve bütünden kopuş içindedirler. İlahları bir tek Tanrıya mı indirgemiş bu gerçekten hayret edilecek bir şey “ ifadelerini okuyarak bu mealle Atatürk’e karşı alınan tavrın nedenini de gözler önüne sermeye çalıştı. Öztürk şöyle konuştu: ” Burada Hz. Peygamberin alışılmışı yıkan söylemine ve tavrına isyan bir kasırga olarak ifade ediliyor. Sad Suresi 1’den 7’ye kadar. İşin püf noktası bu! Toplumun ilahlarını -kavram, kişi ya da kurum olur- rahatsız ettiğiniz zaman bu gürültü çıkıyor. Mustafa Kemal bunu yaptı. İlahlaştırılmış halifeyi, saltanatı, hurafeleri ortadan kaldırdı. Ne bekliyordunuz bu travma yaratmayacak mıydı? Dengir Fıratları rahatsız etmeyecek miydi?

Umreye gidip Kâbe’ye  küfredenler var
  
Yaşar Nuri Öztürk, Hz. Muhammed’in en büyük korkusunun “maskeli, gizli şirk” olduğunu söyledi. Hz. Peygamberin, “Bir daha ne güneşe ne aya taparsınız. Benim korkum ümmetimi gizli şirk ile aldatmalarıdır. Gizli şirk içinize karınca sessizliğinde girer” sözlerini dile getiren Öztürk, “Ben senelerce hacca gidip Kâbe’ye küfreden insanlar gördüm bu ülkede. Umreye gittiler. Kâbe’den döndüler. Turistik gezi yaptılar. Eve gelip gene dinle alay ettiklerini gördük amaç birilerinden prim almak. Bu namussuzluğu bu ülke son beş yıl içinde gördü. Bunu bir ateist yapmaz. Zaten Kur’an insan fıtratının ateist olacağını kabul etmez sadece yanlış ilahlar seçtiğini söyler” diye konuştu. Öztürk’ün bu sözleri üzerine Hulki Cevizoğlu, “Bu yaptığımızın dinde yeri var mı diye düşünüp asıl bu insanların aklında travma oluşması gerekir” dedi. Cevizoğlu, Mehmet Fırat’ın bilimsel bir şey söylemediğini kendisinin bir siyaset adamı olduğunu belirterek, “Acaba Mehmet Fırat yüz yıllık bir hesaplaşmanın mı peşinde?” diye sordu.

 

Torunlar arasından Nemrut ve Firavun da çıkıyor!..
AKP’li Fırat’ın kendini basında, “Ben Cumhuriyet çocuğuyum. Dedemin Türkiye’de sadece 6 kişide olan istiklal madalyasını taşıyorum” diyerek savunması da Öztürk ve Cevizoğlu’nun eleştirilerine neden oldu. Hulki Cevizoğlu, “Bu madalyayı taşırken böyle sözleri nasıl söyleyebiliyor” değerlendirmesinde bulunurken Yaşar Nuri Öztürk, “Filancanın torunu olmak kimseyi ne mertebe sahibi eder ne de adam eder. Bununla yürüyeceksek hepimiz Hz. Âdem’in torunuyuz. Onun torunları arasından Firavun, Karun, Neron, Nemrut çıktı. Bu şekilde bir yere varamayız dedesini rahmetle anıyoruz. Çünkü o bunu hak etmiş. Kendisini kim rahmetle anacak bilmiyoruz tarih gösterecek” dedi. Öztürk bu konuda şunları söyledi: “Dedenin mirasına nankörlük ediyorlar...  Kâfirler gerçeği örter nankörlük ederler... Kuran’da ” gerçeği örten o nankörler “ diye geçer. Mustafa Kemal’in tarihte eşi az görülür çileler pahasına kurduğu devletin bütün nimetlerini tepe tepe kullandıkları halde nankörlük ediyorlar ona. Tarihe nankörlük edenlerin hesabını Allah soracak elbette. Ama bu daha ileriki zamanlara kalacak. Kalmaması için çocuklarımızın bundan hayır görmesi için milletimizin hesap sorması lazım.”

Secdeler hakiki olsaydı...

Türkiye’de dinin ve Atatürk’ün anlatılmak yerine dayatılarak sevdirilmeye çalışıldığını vurgulayan Öztürk günümüz Türkiye’sindeki her yere cami, mescit yapmanın da ibadetin ruhu kavranmadığı sürece çok etkili olmayacağını kaydetti. Türkiye ile Osmanlı İmparatorluğu’nu bu konuda kıyaslayan Öztürk’ün değerlendirmeleri şöyle: “Altı yüzyıl İslam’ın alemdarlığını yapmış Osmanlı’da, koskoca imparatorlukta 15 bin cami vardı. Türkiye’de ufak tefek mescitlerle beraber yüz bin. Ama onların hepsi birer anıt. Dinin güzelliğine ruhuna yakışır. Hangisinin altında yüz tane dükkân var. Buralarda yapılan secdeler hakiki secde olsa bu ülkenin durumu böyle olur muydu?... Türk’ün, bu ülkenin ve İslam’ın düşmanları iki kişiye deccal diyor. Biri Hz. Muhammed diğeri Mustafa Kemal.”
Türkiye İran olur mu tartışmalarına da değinen Öztürk çok ilginç bir iddiada bulundu. Öztürk’e göre Türkiye’de bir kesim İran olmaktan korkarken İran’ da, “Ben Türkiye olur muyum?” korkusu taşıyor. Öztürk bu iddiasının altını şu sözleriyle doldurdu: “Türkiye Türkiye’den yönetilmiyor?... İslam üzerinden oynanan oyunla benim bağımsızlığım tehdit edilir mi? İran İran’dan yönetilmez hale getirilir mi kaygısı var İran’da. İran’ın korkusu bu... İran İran’dan yönetiliyor ama Türkiye Türkiye’den yönetilmiyor. İran’da yabancı kadınların bile daha uçaktayken başlarını örtmeleri yasal zorunlulukken ” tek tel görünürse 70 sene yanarsın “ diye bir şey yok. Hıristiyan rahibe örtünmesi, Müslüman kadının örtünmesi gibi dayatıldı. Türkiye’yi tahrip etmek için ortaya koydukları fesat unsuru ensemizde boza pişiriyor. İran bunu alt alta koyunca ” dikkat edeyim ben Türkiye olmayım “ diyor.