Yunan hükümeti geçmişi böylece belirttikten sonra kesin kararını açıklıyordu: "Bu ülkede yaşayan unsurlardan gerek tarihe dayanan, gerek nitelik ve yetenekleri yönünden yerli Rum unsurunun üstünlüğü inkar edilemez. Batı Küçük Asya bir kez özgürlüğünü kazandıktan sonra bir daha Türk yönetimi altına giremez. Çünkü toptan öldürmeler ve İslamlığı zorla kabul ettirmek yolları ile çeşitli halkları sömürmek politikasından başka bir politika izlememiş olan Türkiye, Türk ve İslamlara bile insanlığın gerektirdiklerinin, uygarlığın zorunlu kıldıklarının en basitlerini, en doğal olanlarını veremediğini, sağlayamadığını kanıtlamıştır."
Bu kesin kararı veren Yunan Hükümeti, neler yapacağını da bildiriyordu: Yunanistan Küçük Asya'daki bütün halkların ırk ve din ayrımı gözetmeksizin mutluluk içinde yaşamaları için elinden geleni yapacaktı. Bu amaçla, şimdiki yüzyılın en iyi yönetim biçiminden onları yararlandıracak güçlü kuralları saptamaya çalışıyordu. Yönetimi bu çağdaş kurallarla düzenlenecek olan Batı Küçük Asya, Yunanistan ile Türkiye arasında sağlam bir barışın kurulmasını sağlayacaktı. Yunanistan'la birlikte Batı Küçük Asya'nın kurtuluşunu ve özgürlüğe kavuşmasını izleyen Müttefik Devletlerin iyi niyetle destek oluşu da kurulacak yönetimi güçlendirecekti...
Roma'ya telgraf
Konak Meydanı'nda toplanmış olan ve en fazla bin kişi olduğu sanılan kalabalık; sözlerini, daha doğrusu okumasını bitiren Stergiadis'i çılgınca alkışladı. Sonra söz alanlar aşağı yukarı hep aynı şeyi söyleyerek aldığı tarihsel karardan ötürü Yunanistan'ı kutladılar, geleceğin mutluluk dolu olacağını müjdelediler. En çok alkışı hak eden, Yunanlıların İzmir'i işgal ettiği günlerde "Osmanlı Hukuku"nu korumak için ortaya çıkan, daha sonra Stergiadis'in emri altında görevi sürdüren İzmir Belediye Başkanı Hasan Paşa'ydı "Kurulacak Yönetim, çeşitli ırk ve dindeki halkların mutluluğunu sağlayacaktır" diye sözlerini bitiren Hasan Paşa, Yunan hükümetine sıcak teşekkürlerini uzun uzun sunmayı unutmamıştı.
Törenden sonra, İzmir'deki İtalyan başkonsolosu izlenimlerini uzun bir telgrafla Roma'ya iletti: "Yunanlıların bölge halkına özerklik ve bağımsızlık tanımada içten olmadıkları bellidir. Kuracakları yönetimin Türklerin azınlıkta olduğunu ileri sürdükleri İzmir'de bile başarıya ulaşması olanağı yoktur. Uluslararası açıdan küstahça ve tehlikeli olan bu hareketin, ne gibi ulusal çıkar sağlayacağı yönüne gelince; Yunanistan doğu sorunları konusunda kendini büyük devletler arasında görmekte ise de; işin doğrusu ordusunu kurtarmak istemektedir. Stergiadis'in konuşmasında ve ayrıca yayınladığı bildiride söz konusu yönetimin sınırları belirtilmemekteyse de, Yunan ordusunun görüşüne göre bu sınır kuzey ve kuzeydoğudan Balıkesir-Alaşehir-Ödemiş vadisiyle denize dek Menderes ırmağı boyu olacaktır. Yunanlıların bu girişimi daha başlangıçta suya düşmüş, yapılan törene ne Türkler, ne de öteki azınlıklar beklenen ilgiyi göstermişlerdir. İzmir müftüsü ile çeşitli azınlıkların üyesi bulunduğu eğitim komisyonu görevlerinden istifa etmişlerdir. Törene katılan Rumların bile neşesiz olduğu izlenmiştir. Yunanistan hiçbir değer taşımayan bu hareketiyle Batı Anadolu'da düştüğü uçurumdan kurtulmak için büyük devletleri bir olup bitti karşısında bırakmak istemektedir. Görünürde ülkeye özerk bir yönetim getirdikleri halde, gerçekte Stergiadis'in diktatörlüğü kurulmuştur."