Olur mu olur
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" programını başlattı. Türkiye Anayasa Platformu tarafından 28 Ocak 2016 tarihinde, Ankara'daki Congresium salonunda düzenlenen toplantıda konuşan Erdoğan "Özerklik adı altında, özyönetim adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız" dedi.
Aynı konuşmada Erdoğan, Arif Nihat Asya'nın, Türk milliyetçilerinin dillerinden düşmeyen "Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor" şiirine de atıf yaparak "Ve bir bayrak dalgalanmak için rüzgâr bekliyor... Allah'ın izniyle, dalgalanmak için bekleyen bayrağımızı rüzgârsız bırakmayacağız" dedi.
Ertesi gün. 29 Ocak 2016 Cuma namazı çıkışı. Bir gazetecinin "Geçen hafta Leyla Zana ile görüşeceğinizi söylemiştiniz, takvim belli oldu mu?" sorusuna Erdoğan şu cevabı veriyor:
"Önce şunu söyleyeyim. Burada birinci derecede bir defa yeminini yapması lazım. Parlamentoda yemini yapmadıktan sonra zaten böyle bir kabul söz konusu olamaz. Geçenlerde yanındaki danışmanı ya da özel kalemi bilemiyorum, özel kalemimi arayarak söylediği bazı şeyler var. Yani eğer kendisi görüşmelerini bu başlıklar altında düşünüyorsa zaten gelmesine de gerek yok. İmralı'daki teröristbaşına verilen yaşam şartları dünyada kimseye verilmemiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız" (18 Şubat 2013) diyen bir siyasetçidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini temsilen, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısını PKK'nın Avrupa liderleriyle Oslo'da görüşmeye gönderen bir siyasetçidir. "Bir Başbakan olarak ben arkadaşlarımı daha önce İmralı'ya gönderdim. Aynı şekilde Oslo'ya gönderdim" diyen bir siyasetçidir.
Daha fazlasını saymaya gerek yok. "Bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar" ifadesi, teröristlerin Habur'dan girişi üzerine söylenen sözler, İmralı-Kandil arasında mekik dokumalar, âkiller heyeti... Bunların hepsi gazete arşivlerinde ve hatta sözlü olarak televizyon ekranlarında durmaktadır.
***
Şimdi biraz geçmişi hatırlayalım.
21 Ekim 2007. Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesini de içine alan anayasa değişikliği referandumu yapılıyor. Sonuç: % 68,95 kabul.
12 Eylül 2010'da bir anayasa değişikliği referandumu daha yapılacak. Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı değişecek. Başbakan Erdoğan 20 Temmuz 2010'da grup toplantısında konuşuyor ve ülkücü şehit Mustafa Pehlivanoğlu'nun mektubunu okuyor. Gözyaşları içinde. Ve 12 Eylül'de referandum. %57,88 evet.
Bugünlere dönelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor? İmralı'daki teröristbaşı. Zana önce yeminini etsin. Yani "Türkiye milleti" değil, "büyük Türk milleti önünde" diye ant içsin. Özyönetimcilerin dünyayı başlarına yıkarız.
Başkanlık kampanyası başladı. Başkanlık için referandum gündemde. Şimdi artık Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan şöyle sözler de bekleyebiliriz:
"Ne mutlu Türk'üm diyene!", "Türk'üm, doğruyum andını okullardan kaldırmak doğru olmadı; tekrar konması gerekir.", "Türklük bizim için bir şereftir.", "Türklüğüme toz kondurtmam."
Olur mu olur. Arif Nihat'tan sonra Atsız'dan bile şiir okuyabilir.
Nasıl olsa teröristlerin canına okuyor. Bayrak deyince sesi titriyor. "Türk tipi, yerli ve millî anayasa" diyor. Bunları işiten bazı milliyetçilerin de yürekleri tel tel oluyor; %68'lik oranlara ulaşan kabul oyları veriyorlar. Eh nasıl olsa öte yanda da "kalan sağlar bizimdir" anlayışı var.
Olur mu olur; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en büyük Türk milliyetçisi olur.