Ölsünler mi?
Son iki yıl, sağlığın önemini de, sağlık hizmetlerinin önceliğini de, başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarının değerini de hepimize öğretmiştir sanıyorduk;
Öğretememiş.
Gün geçmiyor ki bu idraksizliğimizi yüzümüze vuran bir gelişmeye tanık olmayalım.
***
Başlıktaki sorunun sahibi, LÖSEV Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ezer.
Sözcü gazetesinden Ali Ekber Ertürk''le paylaştığı isyan ve de feryadının özeti; "Ölsünler mi?"
Sebebi mi?
Lösemili çocukların tamamen parasız tedavisini de üstlenen hastanelerine gelen elektrik ve doğal gaz faturaları;
Elektrik faturası: 1 milyon 490 bin TL…
Doğal gaz faturası: 1 milyon 677 bin TL…
Bir hastane ne kadar tasarrufa giderse gitsin bu "ihtiyaçları"nı ne oranda kısabilir ki?
Keza, "Tüm gereksiz sarfiyatları, harcamaları kıstık ama bu elektrik-doğal gaz vb.. zamlarını, döviz artışına bağlı tedavi giderlerini kim ödeyecek?" diye soruyor Ezer de.
Muhatapları kulakları olsa da genelde bu tür soruları duymazdan geldiğinden, burada da paylaşmak istediğim diğer sorusu da şöyle:
"LÖSANTE hastanemize Başkent Doğalgaz, gaz veriyor. Bir milyon altı yüz yetmiş yedi bin liralık faturayı lösemili çocuklarımıza Özel Torunlar A.Ş. kesmiş. Elektriği de EnerjiSA yani Güler Sabancı A.Ş. yazmış. Aziz Torun, Torunlar Gayrimenkul A.Ş., Güler Sabancı Sabancı Holding Enerji SA.. Bir telefon veya açıklama bekliyoruz. Biz LÖSEV olarak lösemili çocuklarımıza tamamen parasız tedavi hizmeti verirken ve yüzde 92-94 tedavi başarısı ile hayat verirken, siz bu parayı nasıl istiyorsunuz?"
***
En temel ilaçlara, en gerekli sağlık malzemelerine bile ulaşımın neredeyse imkânsızlaştığı, insanların sıradan bir ateş düşürücü için bile bütün şehri dolaşmak, bütün depoları aramak durumunda bırakıldığı, hastanelerin teknolojilerini yenilemelerinin artık mucizelere kaldığı bir ortamda sadece LÖSEV''in hastanesi değil, "ticarethane"ye dönüşmemiş bütün sağlık kuruluşlarına bir ayrıcalık tanınması gerekmez mi bu fahiş fatura zamlarından muafiyetle ilgili?
Sağlık olmadan diğer hiçbir şey olmuyor diye LÖSEV''in çığlığı üzerinden girdim meseleye ama aynısı içine acıdığımız bu dipsiz kuyudan çıkabilmenin en temel şartı olan "üretim" sahaları için de geçerli; tarımda, sanayide, endüstride…
"Çözüm Süreci" dedikçe hopluyorlar
CHP, HDP''li Semra Güzel''in dokunulmazlığının kaldırılması için düzenlenen fezlekeye "Evet" diyeceğini açıkladı.
AK Partili kalemşorlar buna rağmen CHP''yi, Güzel''in fotoğraflarının "Çözüm Süreci''nde çekildiğini iddia etmek suretiyle, HDP''yi savunmuş olmak"la suçluyorlar.
Azıcık izan…
"O fotoğraflar Çözüm Süreci''nde çekildi" demek HDP''yi savunmak mı?
Yoksa, AK Parti''nin Çözüm Süreci''ndeki vebalini hatırlatmak mı?
O dönemde HDP''lileri İmralı''ya da, Kandil''e de "ulak" olarak bizzat gönderen AK Parti iktidarının, HDP-PKK ilişkisi konusunda konuşabilecek son parti olduğunu vurgulamak mı?
Hangisi, yağdanlıkların asıl rahatsızlığı!
Anlaşılmaz(!)
PKK terör örgütü üyesi olmaktan hüküm giymiş AK Parti yandaşı yazar, muhalefeti "suçüstü" yakalamış gibi yazmış:
- Demirtaş ile Öcalan karşılaştırması gündeme geldiği her seferinde muhalefetin hep birlikte Demirtaş''a kalkan olması anlaşılmaz değil…
Mektuplarına muhtaç olanların yaptığı gibi, PKK terör örgütünün cani elebaşına mı kalkan olmaları gerekirdi?
Tamamen duygusal
Basın özgürlüğü, RTÜK''ün ikaz yahut müdahale alanları, tarafsızlık, yandaşlık bunlara dair söylenebilecek her şey söylendiği için kimin nerede durduğu da, nerede durmaktan, neden vazgeç(e)meyeceği de belli.
O nedenle, günlerdir devam eden, FOX Ana Haber''i sunan Selçuk Tepeli-RTÜK polemiğine dair "şahsımın" merak ettiği tek bir konu var;
Tepeli, FOX''ta göreve başladığından bu yana ilk defa mı "eleştirel" bir dille haber sundu?
Mesele sahiden de "muhalif" bir tutum sergilemesiyle mi alakalı yoksa polemiğe konu haberde muhalefet edilen mevzunun "tamamen duygusal" olmasıyla mı?
Tepeli''nin sorusu "Paralar nerede" olmasaydı da, mesele buralara gelir miydi acaba?
Pek sanmıyorum da.