Öldürücü Maymun Çiçeği'nin çaresi Ankara'da çıktı. Prof. Dr. Oytun Erbaş açıkladı

Öldürücü Maymun Çiçeği'nin çaresi Ankara'da çıktı. Prof. Dr. Oytun Erbaş açıkladı

Deneysel Tıp Uzmanı ve birçok hastalığın araştırmasını yapan Prof. Dr. Oytun Erbaş tüm dünyayı tedirgin eden Maymun Çiçeği virüsüyle ilgili Yeniçağ'a özel bir yazı yazdı. Söz konusu yazıda Maymun Çiçeği virüsünden nasıl korunulacağını açıkladı.

YENİÇAĞ - ÖZEL HABER
Maymun çiçeği pox (Çiçek virüsü)
ailesinden virüstür. Suçiçeği ile alakası yoktur. İnsan Çiçek virüsü %30-50 arasında ölümcüldür. İnsan Çiçek virüsü Âşık Veysel’i kör eden virüstür. Son 100 yılda 500.000 insanın ölümüne yol açmıştır. Ateş, kusma, döküntü (içi irinli) ile belirti verir. Kabuk bağlayıp iz bırakarak iyileşir.

Maymun Çiçeği maymunlarda da görüldüğü için bu ad verilmiştir. Afrika’da evde beslenen maymunlarda görülebilmektedir. Orta ve Batı Afrika’da endemik (sık görülen) bölgeler (1960-1970’lerden beri) vardır. Demokratik Kongo Cumhuriyetinde hastalık endemiktir. Hastalık temel olarak kemirgenleri (sıçan, fare, tavşan, çayır köpeği-bir tür kemirgen) tutar. Kemirgenlerin Afrika’dan kaçak yolla Amerika’ya gönderilmesi ile 2003 te Amerika’da 71 kişilik salgın çıkmıştır.

Maymun çiçeğinin insandan insana geçişi solunum yolu damlacıkları, deri lezyonları ve cinsel temas ile olur. 3-20 gün kuluçka süresi vardır. Sonrasında ateş, boğaz ağrısı, bulantı, el-ayaklarda içi su ve irin dolu döküntü yapar. % 5-10 ölümcüllüğe sahiptir. Bağışıklık sorunu olan kanser hastalarında, HIV hastalarında, çocuklarda ve gebelerde ağır gidiş gösterir. Zatürre ve beyin tutulumu yapar. Ayrıca gebelikte anneden bebeğe geçip düşük ve bebekte gelişim bozukluklarına sebep olabilir.

Maymun çiçeğinden koruyan en iyi yöntem çiçek aşıdır. Çiçek aşısı bulaşıcı bir hastalığa karşı geliştirilen ilk aşıdır. Eski aşı İnek çiçeği kökenlidir. İnek çiçeği hafif seyreder ve aşı olarak kullanılması insan çiçeğine karşı bağışıklık sağlar. Günümüzdeki Modern Aşıların kaynağı ise Türkiye Hıfzıssıhha Enstitüsünde inekler ve eşekler üzerinde üretilen Değiştirilmiş Ankara çiçek hastalığı (MVA) aşısıdır. Bu aşı 1953 yılında Batı Almanya’ ya götürülmüştür.. Gelecekteki olası ve planlanan insan çiçek salgınına karşı Türkiye’nin harekete geçmesi ve kendi aşısını üretmesi gereklidir.

İnsan Çiçek aşısı 1977 yılına kadar rutin yapılmıştır. Deri içine uygulanır. Kolda para büyüklüğünde iz oluşturur. Bu aşının tuttuğu anlamına gelir. Bu nedenle 1977 ve öncesi doğumlu çiçek aşılı kişiler maymun ve insan çiçeğine karşı dirençlidirler.

Maymun çiçeği laboratuvarlarda yıllardır çalışılmaktadır. Hava yolu ile bulaşan maymun çiçeği tiplerinin Biyolojik silah olarak kullanılması projeleri mevcuttur. Bu nasıl yapılır? Kemirgen kökenli (zoonotik) virüs farklı kemirgenlerden alınıp izole edilir. Ardından maymunlara hava yolu uygulanır. Çoğu tip virüs hava yolu ile bulaşamaz. Ancak aradan bazıları hava yolu ile maymuna geçer. Hava yolu ile hasta olan maymunlardan alınan solunum partikülleri başka maymunlara verilerek maymundan maymuna adaptasyon ve geçiş sağlanır. İşin yarısı bitmiştir. Maymun (Primat) insana benzediği için virüs insana bulaşır hale getirilmiştir. Buradan sonra ya kaçar ya da kaçırılır. COVID de böyle olmadı mı?


MVA AŞISI NEDİR?

MVA Aşısı Açılımında bile Ankara ismi var.
1950'lili yıllarda Ankara'da üretilen aşı 1953 yılında Batı Almanya'ya götürülmüştür.
O günlerde üretilip yaygınlaştırılan aşı virüs suşuna da “Ankara” ismi verilerek başkentimizin ismi uluslararası bilim dünyasında kalıcı bir onur kazanmıştır.
Bu aşının adı “Modified Virus Ankara” dır.
MVA olarak
kısaltılmış adıyla günümüzde de bu atfı gururla taşımaktadır.
1953 yılında Batı Almanya'ya götürülmüştür. Almanya'da bu aşıya Ankara Çiçek hastalığı olarak bilinmektedir.
Ve Almanya hala bu aşıyı laboratuvar buzluklarında bulundurmaktadır.
Ne yazık ki, Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi kapatılınca laboratuvarlarda korunan Çiçek Aşısı Virüslerinin akıbetinin ne olduğu belirsizliğini koruyor. Kim aldı, kimin eline geçti bilinmiyor.

ggg.png

BİLGİ NOTU
Kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi 27 Mayıs 1928 tarihinde kurulmuştur.
İsmi 14 Aralık 1983'te "Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı" olarak değiştirilmiş ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı kuruluş haline getirilmiştir.
2011 tarihinde Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna devir olunmuştur.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu da, daha sonra T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü olarak isimlendirilmiştir.
Bu müdürlük altında Refik Saydam isimli herhangi bir birim artık bulunmamaktadır.

Enstitü, açık olduğu süre zarfında kurumda gerçekleştirilen çeşitli ilklerden bazıları şunlardır:

- 1931: Ağız yoluyla uygulanan BCG Aşısı üretimi.
- 1932: Serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu.
- 1933: Simple Metodu ile kuduz aşısı üretimi.
- 1934: İstanbul Aşıhanesi'nin enstitü bünyesine nakli ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi.
- 1942: Tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi.
- 1948: Boğmaca aşısı üretimi. İnfluenza virüsü, New-Castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmaların başlaması.
- 1950: İnfluenza Laboratuvarı'nın Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanınması, influenza aşısı üretimi.
- 1958: Frenginin modern yöntemlerle teşhisi.
- 1965: Kuru çiçek aşısı üretimi.
- 1970: Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi.
- 1983: Kuru BCG aşısı üretimi.
- 1987: AIDS Araştırma ve Doğrulama Merkezi'nin açılması.
- 1992: Kan ürünlerinin viral inaktivasyonu.

İlgili Haberler