Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Oldu mu Sayın Bakan?

İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güler’e 20.03.2013 tarihinde Diyarbakır’ın Lice İlçesinde meydana gelen terörist gösteriyle ilgili birbiriyle bağlantılı iki soru soruluyor.
1) 20.03.2013 gecesi dağdan inen bir grup PKK’lının Diyarbakır’ın Lice İlçesinde bildiri okumasına izin veren emniyet yetkilileri ve mülki amirler hakkında yapılan işlemler nelerdir?
2) Dağdan gelen PKK’lının Nevruz kutlaması yaparak bildiri okuduğu alandaki etkinliği düzenleyen sorumlular hakkında yapılan yasal işlemler nelerdir?
Konuyla ilgili olarak 21.03.2013 tarihli Radikal ve Milliyet gazetesinde yüzü puşili, sırtlarında uzun namlulu silah olan teröristlerin fotoğrafları yayınlanmıştı. ANF Haber Ajansı ise Lice’de yaşananları iftiharla takdim etmiştir. Teröristlerin fotoğraflarıyla birlikte olan bitenler, Radikal ve Milliyet gazeteleri tarafından şöyle haberleştirilmiştir; “Kutlamada BDP Lice İlçe Başkanı Harun Erkuş, halkın Nevruz’unu kutladı. Bu sırada Lice kırsalından bir grup PKK’lı da kutlama alanına geldi. Yüzünü puşiyle kapatan bir PKK’lı eline aldığı mikrofonla konuşma yaptı... PKK’lılar yaptıkları konuşmaların ardından alandan ayrılırken, dağların eteklerinde ise otomatik silahla havaya ateş açıldığı görüldü.”
Bu sorulara Sayın Muammer Güler imzalı 01.08.2013 tarih ve 4057 sayı ile garip bir cevap verilmiştir. Bakan Güler’in cevabı aynen şöyledir; “Soru önergesiyle ilgili olarak Diyarbakır Valiliğince yapılan inceleme neticesinde, Diyarbakır ili Lice İlçesi merkezinde ya da bağlısı yerleşim merkezlerinde soru önergesiyle konu edildiği şekilde herhangi bir olayın meydana gelmediği anlaşılmıştır.”
Her şey milletin gözlerinin önünde olurken “Diyarbakır Valiliğince yapılan inceleme” nin ne anlama geldiği açıktır. Valiliğin bu açıklaması Diyarbakır’da devletin valilik binasından ibaret hale geldiğinin kanıtıdır.
Valiliğin açıklamasının gerçekle hiçbir alakasının olmadığının bilinmesine rağmen Bakan Güler’in “soru önergesiyle konu edilen şekilde” bir olayın meydana gelmediği şeklindeki gerçek dışı bir cevabın altına nasıl imza attığı ise şayanı hayrettir.
Soruya verilen cevabın doğru olmadığı, bu olayın arkasından yaşanan onlarca bölücü olayla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Teröristler için sözde “şehitlikler” yapıldığı, PKK’lıların kurdukları YDGH’nın sivil milisleriyle yol kesip kontrol yaptığı, PKK’nın sivil mali birimlerinin haraç topladığı, kaymakam atadığı, bölgede “Kuzey Kürdistan” adı altında toplantılar yapıldığı sesli ve görüntülü olarak kamuoyuna yansımıştır.
Silahlı PKK’lıların yol ve kimlik kontrolü yaptığına ilişkin fotoğraflar ve diğer görüntüler de TBMM’de bizzat tarafımdan şahsınıza takdim edilmişti.
Dahası, açılışı yapılan ve adında ‘Kürdistan’ bulunan Gençlik Hareketi Derneği’nin tabelası da Diyarbakır’da resmen asılmıştır. Beytüşşebap İlçesi yakınlarındaki Kato Dağı’na çıkan binlerce kişi, PKK’nın, 1984 yılının 15 Ağustos’unda yaptığı ilk silahlı katliamların 29’uncu yıldönümünü kutladığı da basında geniş biçimde yer almıştır. Adamlar işledikleri cinayetlerin yıl dönümünü kutluyorlar!
Bölgede cereyan eden bu tür yüzlerce bölücü ve hain eylemleri olmamış saymak ve doğru olmayan bilgilerle soru önergesini cevaplandırmak ne anlama gelmektedir? Bu cevabın neresinde -devlet ciddiyeti, siyasi sorumluluk bir yana- gerçeklik vardır? Gerçeklerden kaçan, kamuoyunu yanlış bilgilendiren bu tavır, halkın sağduyusuyla alay etmek anlamına gelmiyor mu? Tamamen hilafı hakikat olan bu cevaptan sonra halkın sizin devlet adına vereceğiniz diğer bilgilere inanmak için herhangi bir sebebi olabilir mi?
Çağdaş demokrasilerde halka doğruları söylememenin siyasi maliyeti olayın kendisinden de büyüktür. Bölgede olanı biteni üç maymunu -görme, duyma, konuşma- oynayarak yok saymanın Türkiye’yi nereye savuracağı tarafınızdan görülmüyor mu? Halkın gördüğünü devlet yetkililerinin görmezlikten gelmesi tehlikenin en büyüğü değil midir?
Sayın Bakan, verdiğiniz cevabı neresinden tutsak elimizde kalıyor. Olmadı Sayın Bakan!
Olmadı!

Yazarın Diğer Yazıları