Olaylar ve ardındaki gerçekler çarpıtılırsa

Olaylar ve ardındaki gerçekler çarpıtılırsa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haluk Hepkon''un ilk defa yayınlandığı 2007''de büyük ilgi görüp yankı yaratan "Komplo Teorileri Tarihi" adlı kitabının yeni baskısı Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından okurla buluşturuldu. Kitabı, "Komplo teorilerinin tuhaf labirentlerinde kaybolmak istemeyenler için bir tür okuma ve anlama rehberi" olarak tasarladığını belirten Haluk Hepkon, komplo teorilerinin iki yüzyıllık tarihini ana hatlarıyla aktarırken okuru gereksiz ayrıntıya boğmadan, bu iddiaların ne zaman ve kimler tarafından ortaya atıldığına ve siyasal içeriğine odaklanıyor. Bir düşünsel rahatsızlığın kitap haline gelmesinin zor ve sancılı bir süreç olduğunun altını çizen Haluk Hepkon, bu sıra dışı çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Komplo teorisi kavramı Batı''da ortaya çıkmış ve oradaki kültürel iklimde boy vermiştir. Doğu''nun, Batı aracılığıyla komplo teorileriyle tanışması çok daha sonradır. Özellikle ülkemizde komplo teorileri 1908 Devrimi''nden beri dışarıdan ithal edilmektedirler. Yerli komplo teorisyenlerimizin tembel ve yaratıcılıktan uzak olduklarını belirtmek gerekiyor. Kendilerini sıkmamakta ve bütün entelektüel çabalarını çeviriyle sınırlamaktadırlar. Ama ne yazık ki bu ayıp sadece komplo teorisyenlerimize ait değildir. Ülkemizde komplo teorileri üzerine yapılan araştırmalarda da benzer zaafları görmek mümkündür. Söz konusu araştırmalarda Batı mahreçli ve siyasi sicili en az eleştirdiği hurafeler kadar bozuk bir komplo teorisi eleştirisi biçiminin yoğun etkisi hemen fark edilmektedir. Son yıllarda basında son eleştiri biçiminin de etkisiyle komplo teorilerinin Doğu''ya has bir olgu olduğu iddiası sıkça işlenmiştir. Hem bu önyargıyı ortadan kaldırmak hem de bir eksikliği gidermek için kitabın son bölümü komplo teorilerinin Türkiye''de ortaya çıkışına, geçirdiği evrime ve siyasal sonuçlarına ayrılmıştır. Komplo teorilerinin gelişimini incelemek için dünya çapında uygulanan yöntem, aynı şekilde Türkiye''ye de uygulanmıştır. Ülkemizde de konuyla ilgili 1908 Devrimi, Cumhuriyet Devrimi, İkinci Dünya Savaşı, ABD emperyalizminin etkisi ve Büyük Ortadoğu Projesi gibi büyük toplumsal dönüşümler ve krizler dönüm noktası olarak alınmıştır. Böylece, komplo teorileri gerek dünya ölçeğinde, gerekse Türkiye özelinde onlara denk düşen tarihsel dönemler ışığında incelenerek, o koşullarla ilişkilendirilerek bütünsel bir resme ulaşmak amaçlanmıştır."

Kitapta cevabı aranan sorulardan bazıları şöyle:

*Komplo teorilerinin Batı ve Doğu kültürlerindeki yeri?

*Yeni Dünya Düzeni, İlluminati''nin projesi midir?

*Fransız Devrimi''ni Tapınak Şövalyelerinin yaptığını öne sürenlerin amacı neydi?

*Da Vinci Şifresi''nin asıl sırrı ne?

*İttihat Terakki''nin Mason-Yahudi örgütü olduğu iddiasının asıl mucidi kim?

*Atatürk hakkındaki İsrail kaynaklı iddiaların kaynağı ne?

*Yahudilerin dünyayı yönettiği iddiası ilk defa ne zaman ortaya atıldı?

*İsrail''in ortaya çıkışında komplo teorilerinin rolü var mı?

Kırmızı Kedi Yayınevi

Tel:(0212) 244 89 82

+++++++++

Türklüğün yakın komşusu: Çin

Prof. Dr. İskender Öksüz ve Prof. Dr. Konuralp Ercilasun, ortak çalışmaları olan "Çin Dünyayı Ele mi Geçiriyor?" adlı kitapta Çin''le ilgili duymaya alıştığınız genel geçer ezberler yerine, Çin''in iç yapısı ve düşüncesini ayrıntısıyla analiz ediyorlar. Ülkemizde Çin hakkında yeteri kadar araştırma yapılmadığına dikkat çeken Öksüz ve Ercilasun böyle bir kitap hazırlamaktaki gerekçelerini şöyle açıklıyor:

"Çin Halk Cumhuriyeti, gittikçe daha fazla ilgi odağı hâline geliyor. Bunda ekonomik büyümesinin ve dünyada sesinin gittikçe daha çok duyulmasının etkisi var. Ülkemizde de Çin''e yönelik haberler, tercümeler, araştırmalar ve yayınlar giderek artıyor. Ancak Çin''in dünyada oynamaya başladığı rol dikkate alındığında ülkemizdeki yayınların hâlâ sayıca yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Amerika, Avrupa ve Rusya''da Çin üzerine yoğun araştırmalar yapılıyor ve bu durum o ülkelerin akademik yayın sayılarına da yansıyor. Dünya üzerindeki coğrafi konumumuz ve Çin''in son yıllardaki küresel atılımları, bizi de bu ülkenin menziline soktu. Dolayısıyla, bizim de en az diğer ülkeler kadar bir Çin araştırmaları düzeyine ulaşmamız gerekiyor

Tarihimizin eski devirlerinde komşumuzken en çok ilişkide bulunduğumuz milletlerden biri olan Çin''i mutlaka daha yakından tanımalıyız. Gündelik hayatımızda Çin''i kendimizden çok uzak görebiliriz. Fakat aslında 1991''de Sovyetler Birliği''nin dağılmasından sonra dünyadaki siyasi gelişmeleri düşündüğümüzde Türkiye''nin yanına başka Türk Cumhuriyetlerinin de eklendiğini görüyoruz. Sadece Türkiye''yi düşünürsek Çin''le aramızda beş bin kilometreden fazla bir mesafe var. Fakat bağımsız Türk Cumhuriyetlerini düşündüğümüzde Çin, Türklüğün en önemli komşularından biridir. Üstelik önemli bir Türk yurdu olan Doğu Türkistan''ı da hâkimiyeti altında tutuyor. Sadece bu iki olgu bile, Çin''i en az diğer gelişmiş ülkeler kadar ve hatta onlardan da fazla araştırmamızı gerektirir."

Panama Yayıncılık

Tel:(0312) 432 14 89

+++++++

HAFTANIN KİTABI

Edebiyatın kaybedenleri

II. Abdülhamid iktidarının sosyal ve siyasi etkisi altında, eski-yeni, klasik-Avrupai edebiyat tartışmalarının şekillendirdiği edebî hayatımızın önemli bir merhalesini tanımlamak üzere "Servet-i Fünûn" veya "Edebiyat-ı Cedide" başlıkları kullanılagelmiş, bir devrin sanat verimleri bu isim üzerinden ele alınmıştır. Oysa aynı dönemde, aynı tartışmaların odağında, başta "Malûmât" olmak üzere, "Hazine-i Fünûn", "İrtika", "Musavver Fen ve Edep", "Resimli Gazete" isimli süreli yayınlarda şekillenen bir edebî eğilim daha vardır. Batılılaşma karşısındaki tutumları esas alınarak bugüne değin "Mutavassıtin" veya "Ilımlılar" olarak adlandırılan bu oluşum İsmail Alper Kumsar tarafından, "Kaybedenlerin Tarihi / Türk Edebiyatında Malûmât Hareketi" adıyla kitaplaştırıldı. İsmail Alper Kumsar''ın, hareketin en etkili dergisini gözeterek daha kuşatıcı bir tabirle, "Malûmât Hareketi" adıyla ele aldığı bu oluşum, sadece edebiyatımızın değil, fikir hayatımızdaki birtakım kırılma, kopuş ve değişmelerle bunlara yönelik itirazların daha sağlıklı anlaşılması bakımından önem taşımakta.

Ötüken Neşriyat

Tel:(0212) 251 03 50

 

++++++++++

Fecr-i Ati''ye derin bakış

Fecr-i Âtî Encümeni, edebiyat dünyasına bir bildiri ile giren ilk topluluktur. Bu tutum, Türk edebiyatında o güne kadar görülmemiş yeni ve önemli bir çıkıştır. "Sanat şahsî ve muhteremdir" ilkesiyle belirginleşen bu tutumda bir okul, topluluk olma, kendilerini çok açık bir biçimde ifade etme çabaları görülür. Edebiyat tarihlerinde "Fecr-i Âtî" başlığı altında yüzeysel bir biçimde değerlendirilen "Fecr-i Âtî Encümeni Edebiyatı", Cafer Şen''in bu çalışmasıyla yeniden adlandırılıyor ve şiir, hikâye, roman, eleştiri alanlarındaki verimiyle derinlemesine ve ayrıntılı bir biçimde inceleniyor.

Çolpan Kitap

Tel:(0312) 419 80 96

+++++++

 

 

 

KÜTÜPHANEMDEN

Hareketli bir devrin üç padişahı...

17. Yüzyıl ortalarına doğru Enderun''da görev yapmış Bosnalı Mehmet Halife''nin eseri olan "Tarih-i Gılmani"nin sadeleştirilmiş baskısı 1975 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yapılmış. Eserin tıpkıbasımı ise 1924 yılında Ahmet Refik Altınay tarafından gerçekleştirilmiş. Ahmet Refik Altınay, tıpkıbasımın ön sözünde yazarı Mehmet Halife''den bahsettikten sonra eserin kısa bir eleştirisine de yer vermiştir.

Bu ön söz 1975''de yapılan sadeleştirilmiş baskıya da aynen aktarılmış. Sadeleştirmeyi yapan Kamil Su da yeni baskının girişinde; Ahmet Refik Altınay''ın ön sözünde gerekli bilgiyi verdiğini belirterek Mehmet Halife hakkında bir şeyler söylemeyi gereksiz bulduğunu belirtiyor.

Mehmet Halife devrinin kendine has bir üslubu olduğuna işaret eden Kamil Su, sadeleştirme esnasında bu noktaya çok dikkat ettiğini vurguladıktan sonra eser hakkında şunları yazıyor:

"Eserde, 4. Murat, Sultan İbrahim ve 4. Mehmet (Avcı) devirlerine değinilmekte, Sultan İbrahim''in tahttan indirilmesi ve öldürülmesi, Çınar Vakkası, Köprülü Mehmet Paşa''nın Boğaz Seferi, Serdar Ali Paşa''nın Varat Seferi, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa''nın Uyvar Seferi işlenmekte, Tarhuncu Ahmet Paşa''nın Layihası, 1660 tarihinde meydana gelen büyük İstanbul yangını, Enderun teşkilatı, Enderun''dan bu devirde yetişen bilim ve marifet erbabı hakkında etraflı bilgi verilmektedir"

Makamların para ile satıldığı, Yeniçerilerin halka zulüm ettiği, esnaf hareketlerinin yaşandığı, adaletsizliğin ve başıbozukluğun kol gezdiği bir dönemi canlı tanığının kaleminden okurken Osmanlı''nın çöküşe giden adımlarının atılmaya başlandığını görmek mümkün oluyor. Söz konusu dönemle ilgili olaylara meraklı tarih severler için okunmasında fayda olan bir kitap. 1975 yılında toplam 30 bin adet basıldığı için bulmakta zorluk çekileceğini sanmıyorum.