"OHAL'de referandum"a gidilmesinin tek sebebi iddia edildiği gibi "PKK başta olmak üzere terörün sandıklara baskısına mani olmak için" ise eğer…
"OHAL'de referandum"a gidilmesinin tek sebebi iddia edildiği gibi "insanların özgürce, kendi hür iradeleriyle sandığa gidebilmeleri" ise eğer…
"OHAL'de referandum"a gidilmesinin tek sebebi iddia edildiği gibi "herkesin özgür iradesiyle oy kullanmasını sağlamak" ise eğer…
***
Aklı hür, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür biri çıkıp da illaki soracaktır; sorma cesaretini bulamazsa kendi içinde illa ki sorgulayacaktır:
IŞID'li terörist, üzerinde envai çeşit/etkide silah, bombayla İstanbul'un göbeğindeki dünyaca ünlü gece kulübüne girip birkaç dakika içinde onlarca insanı katlettiğinde "terör baskısına mani olan OHAL'de" girmiyor muyduk yeni yıla?
Beşiktaş'ta, maçtan sadece dakikalar sonra, stadyumun yanında görev yapan çevik kuvvet ekipleri ve oradan geçmekte olan siviller katledilirken "OHAL'de özgürce maça gidebileceklerini, sokağa çıkabileceklerini, çoluk çocuk gezip eğlenebileceklerini" zannetmiyor muydu bu ülkenin vatandaşları?
Kayseri'de çarşı iznine çıkan askerler, Mardin'de Derik Kaymakamı, Adana Valiliği, Elazığ Emniyet Müdürlüğü, İzmir Adliyesi ve orada görev yapan kahraman polisimiz Fethi Sekin için de teminat değil miydi "OHAL"?
***
"Devlet" dediğimiz kavramının vücudunu, görünür halini oluşturan valilik binalarını, emniyet müdürlüklerini, askeri tesisleri; "millet"in en temel hak ve özgürlükleri çerçevesinde bulunduğu toplu taşıma araçlarını, stadyumları, eğlence mekanlarını, "en mutlu günleri"ni düğünlerini korumaya -yazık ki- yetmeyen OHAL, iş sandığa gelince bütün alçaklıkların, kalleşliklerin önüne kalkan olabilecek ve sandığın kıymığına zarar gelmeyecek öyle mi?
Dilerim öyle olabilsin!
Ülkenin yönetimine dair yegane söz hakkım, katkım olan oyumun korunabilmesini ben de isterim…
Fakat aylardır bir türlü uyanamadığımız o kabus, başımıza gelmeyenin kalmadığı gerçeği de ortada…
Nasıl inanlım, güvenelim şimdi biz bu "OHAL'de referandum" savunmasına?
---
Yazık oldu sahiden de…
Yazıları öyle diri, öyle dirençli, öyle güçlüydü ki gözlerime inanamadım "Sözcü yazarı Mehmet Türker hayatını kaybetti" cümlesini okurken.
Ki ayrıca…
Hayatını çoktan kaybetmemiş miydi zaten!
Memleketin sokulduğu zifiri karanlıkta, elinde fener, kaybettiği hayatını, hayatlarımızı aramıyor muydu yazılarında!
***
Galiba en çok bunun için üzgünüm;
Aradığı o huzurlu hayatı; huzurlu hayatların hüküm sürdüğü o güvenli, o adil ülkeye kavuşamadı. Gözü arkada kaldı.
Derler ya hani;
Gözü açık gitti.
***
Mehmet Türker'in kitabına da adını veren meşhur cümlesiydi;
Yazık ettiler güzelim ülkeye!
Ve yazık oldu o güzelim ülkenin, güzelim beyinlerine, güzelim yüreklerine, söylenemeyen, bastırılan, söylense de sesi alabildiğine kısıldığından duyulamayan o güzel fikirlerine, hislerine…
Yine Türker'in en sık kullandığı kalıplarından biri bu halin hak ettiği:
Yazıklar olsun!
***
Bizler de böyle mi veda edeceğiz dersiniz?
Ömrümüzü adadığımız ne varsa hepsine hasretle…
Tamamlayamadan tüketerek, tükenerek…
---
Yunanistan'dan bakınca kevgir gibiyiz
Balyoz kumpası mağdurlarından da olan eski Atina Hava Ataşesi emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş, darbecilerin kaçarken kullandığı helikopter üzerinde kriptolu cihazlar olduğunu belirtmiş ve Yunanistan'ın bunları istihbarat kaynağı olarak kullanacağı, bunun da Türkiye için güvenlik zafiyetine yol açacağı uyarısında bulunmuş.
Türk ordusu Balyoz kumpasıyla tasfiye edilirken, Taraf'ta çarşaf çarşaf harekât planları yayınlanmasının sakıncalarını ne kadar dikkate aldılarsa bunu da o kadar alırlar herhalde!
Kimileri için mevzu bahis vatandan önce kendi varlık-yokluk meseleleri neticede…
---
Diğerlerinin değerleri
"Hayır demek kolay" buyurmuş biri…
-O sıfat ve makam sayesinde kazandığın bütün haklar baki kalmak kaydıyla bile olsa- milletin emanet ettiği sıfat/makamdan olmayı göze almak, işinden olmayı göze almaktan, hürriyetinden olmayı göze almaktan daha zorsa demek!..
Bir değerleri olanlar var;
Bir de diğerleri!
