Eğitim-İş bugün Samsun'da eğitimin sorunlarıyla ilgili basın açıklaması yaptı.
Eğitim- İş Genel Başkanı Kadem Özbay "Eğitimde sistemsizlik sistem haline gelmiş durumda. 24 Kasım’da üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak, 25 Kasım Cumartesi günü düzenleyeceğimiz büyük Ankara buluşmasında eğitim emekçilerinin haksızlığa karşı nasıl tek yumruk olacağını göstereceğiz” dedi.
“MAKAS HER GÜN AÇILMAKTA”
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“İktidarın öncelikleri ile ülkenin ve yurttaşların ihtiyaçları arasındaki makas her geçen gün açılmakta. Göz göre göre ekonomik buhrana sürüklenen ülkemiz, çalışan kesim için bir hayatta kalma yarışmasının platformuna dönüştürülmektedir. Emekçileri, emeklileri, mesleki haklarını ve taleplerini yalnızca seçimlerden seçimlere hatırlayan yöneticiler, sarı sendikalarında yardımıyla tüm talepleri görmezden gelmiş ne kadar değer verdiğini aslında değer vermediklerini göstermiştir."
“MEB ARTIK BU KEYFİLİKLERİNE BİR SON VERMELİDİR”
"Tüm kamu ve işçi emekçileri gibi; eğitim emekçileri de geçinemiyor, haklarına kavuşamıyor, ailesinin ihtiyaçlarını gideremiyor, her ay borç batağına biraz daha sürükleniyor, yanlış politikalar nedeniyle toplumda hak ettiği saygıyı göremiyor. Bu duruma çözüm üretmekle yükümlü olan Milli Eğitim Bakanlığı ise tüm bunları beyaz önlük gibi dayatmalarla, yeni model mülakatlarla ve süslü açıklamalarla hakikati örtmeye çalışıyor. Eğitimde sistemsizlik sistem haline gelmiş durumda. Eğitim emekçilerinin de ve sisteminin de adeta başı dönüyor. İçeriği tartışmalı çevrimiçi seminerlerde şimdi de öğretmenler okula gelmeye anlamsız şekilde zorlanmak isteniyor MEB artık bu keyfiliklerine bir son vermelidir, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının gerçek taleplerini görmeli, haklarının ve taleplerine saygı duymalı, sorunlarına gerçekçi çözümler üretmelidir.”
“EĞİTİME VE ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ”
Bugün itibariyle tüm illerde stantlar ve sembolik çadırlar kuracaklarını ifade eden Özbay sözlerin şöyle sürdürdü:
“Eğitimin saymakla bitmez sorunlarına eğitim emekçilerinin hem mesleki hem de ekonomik tükenmişliğine seyirci kalmayacağımızı, susmayacağımızı, durmayacağımızı, sinmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz. 15 Eylül’de yaptığımız bordro eylemlerinde, ülkenin geleceğinin mimarı olan eğitim emekçilerine verilen ücretlerin ne kadar trajikomik olduğunu belgeleriyle göstermiştik. Bugün itibariyle tüm illerde stantlar ve sembolik çadırlar kurarak, broşürleri dağıtarak sesimizi duyurmaya devam ediyoruz. Ülkenin her alanını olduğu gibi eğitimi de sarmalayan gerici, antidemokratik tavıra karşı, mesleki onurumuza demokratik hak ve taleplerimize, çocuklarımızın laik, bilimsel, demokratik, parasız ve eşit eğitim hakkına sahip çıkmak için mücadelemizi ve sesimizi büyütüyoruz. Dernek ve vakıf maskesi takan gerici yapılarla imzalanan protokollere; eğitim bilimine, pedagojiye, laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt, eğitim ve öğretim birliğine ve yasalarımıza açıkça aykırı olan ÇEDES ve benzeri projelere karşı çocukları korumak vatanı korumaktır şiarıyla hareket etmeye devam ediyoruz. Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkıyoruz."
“24 KASIM’DA İŞ BIRAKACAK, ATAMIZIN HUZURUNDA OLACAĞIZ”
"Susmayacağız, durmayacağız. Mücadeleyi hep birlikte büyüteceğiz. 1-2-3 Kasım’da işyerlerimize kokart takarak tepkimizi ortaya koyacak, 4 Kasım Cumartesi Konya ve Kocaeli merkezli bölge eylemleri, 11 Kasım Cumartesi Ordu ve Aydın merkezli bölge eylemleri 18 Kasım Cumartesi Tekirdağ ve Van merkezli bölge eylemleri ile bize reva görülen sefalete karşı boyun eğmeyeceğimizi göstereceğiz. 24 Kasım’da üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak, 25 Kasım Cumartesi günü düzenleyeceğimiz büyük Ankara buluşmasında eğitim emekçilerinin haksızlığa karşı nasıl tek yumruk olacağını göstereceğiz. 24 Kasım’da Atamızın huzurunda olacağız."
“RİYAKAR KUTLAMA İSTEMİYORUZ”
"Başöğretmene saygı iletmenin göstermelik katlanmalarını reddeden hakkımızı arayacağız. Riyakar kutlama istemiyoruz. İnsanlık onuruna yaraşır ücretlerle insani koşullarda çalışma hakkımız için öne sürdüğümüz talepler yerine getirilmedikçe eylemliliğimizi günden güne arttıracağız. Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke Türkiye Cumhuriyeti, dünyada öğretmenlerin en kötü koşul ve ücretlerle çalıştığı öğretmenlerin en kötü koşul ve ücretlerle çalıştığı bir emek cehennemine dönüştürülemez. Haklarımız için, taleplerimizi sağır kulaklara işittirmek için, zalimlik karşısında nasıl bir araya gelebildiğimizi göstermek için, tıpkı öğrencilerimize öğrettiğimiz gibi haksızlık karşısında sessiz kalmayacağımızı vurgulamak için sadece eğitim emekçilerini değil, tüm halkımızı mücadelemize omuz vermeye davet ediyoruz. Bu kavga, sadece eğitim emekçisinin ve eğitimin değil, ülke geleceğinin kavgasıdır."