Hükümet'e yakınlığı ile bilinen Star gazetesinden son yazısı yayınlanmadığı için ayrılan Lütfü Oflaz, muhalif yazılarının gazetede rahatsızlık yarattığını belirterek duruma tepki gösterdi.
Cumhuriyet gazetesinden Kemal Göktaş'ın haberine göre Oflaz, "Haksızlıklara karşı tepki muhalefetle sınırlı değil. AKP tabanı da rahatsız” dedi.
"AKP tabanı Harun gibi gelip Karun gibi olanlardan rahatsız" diyen Lütfü Oflaz'ın açıklamaları şöyle:
"Öncelikle şunu söyleyeyim. Ben her şeyden önce bir yazarım, düşünce adamıyım, gazeteciyim. Dolayısıyla gazetecilere, yazarlara, düşünce insanlarına, gazetelere yönelik baskılar her dönem tepkimi çekmiştir. Bu dönemde de gazetelere yönelik baskılara tepkimi zaman zaman Star'daki köşemde dile getiriyordum. Aynı zamanda bu dönemde haksızlığa uğrayan diğer meslek mensupları ile ilgili de rahatsızlıklarımı da yazıyordum. Bunlar son derece etkili oluyordu. Özellikle iktidarın karşısında olan medya, ‘Böylesine yazılar nasıl bu Star gazetesinde yayınlanıyor?' diye de şaşırıyorlardı."
'STAR BUGÜNE KADAR YAZILARIMI BANA SAYGI GEREĞİ YAYINLAMIŞ'
Star'ın muhalif yazılarından rahatsız olduğunu ve bunu kendisine ilettiklerini belirten Oflaz, "13 ayın sonunda ‘Rahatsızım' diye bir yazı yazdım. Bu yazı konulmadı. ‘Daha önce bu tip yazıları yayınlıyordunuz, niye bu yazıyı koymadınız?' diye sorduğum zaman bana ‘Biz bugüne kadar size olan saygımızın gereği bunları yayınladık ama bugünden itibaren artık muhalif yazılarınızı yayınlamak istemiyoruz. Muhalif yazılar olmazsa bunları yayınlarız' diye yanıt verdiler. Yani bir açık kapı bıraktılar" diye konuştu.
'SOYLU BENİ ARADI, 'AĞZIMIZIN PAYINI VERDİNİZ' DEDİ'
Oflaz, işlerine iade edilmek için 110 günü aşkın süredir açlık grevi yapan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yla ilgili yazdığı yazı nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile arasında geçen görüşmeye de değinerek şunları anlattı:
"O yazının çıktığı gün İçişleri Bakanı (Süleyman Soylu) beni aradı. Söze şöyle girdi: ‘Lütfü Bey bugünkü yazınızla bizi çok üzdünüz.' Dikkat edin, ‘Beni üzdünüz' demiyor 'Bizi üzdünüz'diyor. Bir iktidar bütününü kastediyor aslında. Ben ‘Hayrola nedir sorun?' dediğim zaman ‘Lütfü Bey, sizin de yazdığınız gazetede ve bize yakın medyada Gülmen ve Özakça'nın DHKP-C'li olduklarına ilişkin yayınlar çıktığını görmüyor musunuz?' dedi. Ben de ‘Okuyorum' dedim. ‘Peki, ama o zaman niye böyle bir yazı yazıyorsunuz?' diye sordu. ‘Bunların DHKP-C'li olduğunu siz söylüyorsunuz. Avukatları da diyor ki, DHKP-C'li olduklarına dair hiçbir mahkeme kararı yok' dedim. Bunu üzerine İçişleri Bakanı bana dedi ki ‘Haa, demek ki siz bize inanmıyorsunuz böyle bir karşılık verdiğinize göre… Ben sizi bilgilendirmek, üzüntülerimizi iletmek için aradım. Fakat siz bize ağzımızın payını verdiniz. Bir daha da sizi aramam, çünkü ağzımızın payını aldık' dedi ve konuşma gergin bir biçimde sona erdi."
'RAHATSIZLIKLARI BANA AK PARTİ TABANI İLETİYOR'
Oflaz, yazısında da değindiği, kendisi kadar AKP tabanının da son gelişmelerden rahatsız olduğuna dair görüşlerini şöyle açıkladı: "‘Rahatsızım' yazısında birkaç cümleyle de olsa ona da değindim. AKP tabanı başta belediyeler olmak üzere, yolsuzluk ve rüşvet söylentilerinin ayyuka çıkmasından rahatsız. AKP tabanı Harun gibi gelip Karun gibi olanlardan rahatsız. Bu dönemdeki yargılamalarda parası olan, arkası olan, özellikle iktidarın tepe noktalarında dayısı olanlara karşı ayrıcalıklı davranılmasından rahatsız. Toplumda gerginleşmeden, huzursuzluktan ve bunun giderek ülkeyi bir iç savaşa sürüklemesinden rahatsız. Bu rahatsızlıkları bana AKP tabanı yoğun bir şekilde iletiyor."
‘NE UÇAĞA BİNERİM, NE KUCAĞA OTURURUM'
Oflaz, kendisine sorulan "Cumhuriyet üzerindeki baskıları nasıl değerlendiriyorsunuz? İktidar kadroları da bu davadan rahatsız mı" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Ben bir kulis yazarı değilim. Kulisleri hiç merak etmiyorum. Beni aramadıkça benim hiçbir iktidarın tavanı ile işim olmaz. Ne uçağa binerim, ne kucağa otururum. İktidarın bütün unsurları bilir ki Lütfü Oflaz vicdanlı bir adamdır."
'MAZLUM OLARAK GELEN ZALİM OLARAK GİTMEMELİ'
Oflaz'ın 'AKP neden bu noktaya geldi? Ne onları bozdu?' sorusuna cevabı ise ise şu şekilde oldu:
"Hep ‘Mazlum olarak gelen zalim olarak gitmemeli' dedim. Mazlum olarak gelen geçmişte yaşadığı haksızlıkları, adaletsizlikleri unutmamalı. Mazlum olarak gelen o mazlum zihniyetle ülkeyi yönetmeli."
'CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI GÖNLÜNÜZDEN GEÇİYOR MU?' SORUSUNA YANIT
Oflaz, 'Cumhurbaşkanlığı adaylığı gönlünüzden geçiyor mu?' sorusuna yanıt olarak da şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı adaylığı sizin istemenizle olacak bir şey değil. Hiç bir zaman hiçbir unvana, makama talip olmam. 2000 yılında bütün bu çevreler toplanıp geldiler. Bir sekretarya oluşturmuşlar. Dediler ki ‘Cumhurbaşkanını halkın seçmesini ve sizin de aday olmanızı istiyoruz' dediler. Onlara ‘Başka biri daha iyi olabilir' dedim. Dediler ki ‘Biz 5 isim üzerinde konuştuk. Cumhuriyet'ten Vakit'e kadar geniş bir yelpazede sadece sizin isminiz üzerinde uzlaştı. 4 isim vardı ama onlara başka itirazlar oldu. Ya siz olacaksınız ya hiç olmayacak, iş o noktada.' 2019'da eğer siz akıllı bir strateji izleyeceksiniz, oturursunuz her şeyi düşünürsünüz, enine boyuna. Ona göre bir aday belirlersiniz. Bu illa Lütfü Oflaz olacak diye bir şey yok. İlla Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma olacak diye bir şey yok. Önemli olan en etkili kim olabilir? Sağ ve sol tabandan, muhafazakârlardan ve laiklerden, dindarlardan ve Atatürkçülerden, milliyetçilerden ve evrenselcilerden, kim bütün bu insanlardan oy alabilir? Bunu siz belirleyeceksiniz."