AA
Kanser teşhisini biyopsi yerine basit kan tahlili ile yapabilen "likit biyopsi" çalışmasının ürün haline getirilip 2021'de piyasaya sürülmesi planlanıyor.
ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve ODTÜ Teknokent'te kurulu Mikro Biyosistemler Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Külah, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mikro Biyosistemler'in ODTÜ'nün bir spin-off şirketi olarak 2015'te kurulduğunu anlattı.
Şirkette yer alan araştırmacıların, Türkiye'de likit biyopsi platformu geliştirmek üzere yola çıktığını vurgulayan Külah, bu kapsamda ülkenin ilk derin teknoloji "Deep Tech" fonu olan Diffusion Capital Partners'dan (DCP) tohum yatırımı aldıklarını söyledi.
Basit bir kan örneğiyle kanserin kişiselleştirilmiş tedavi ve takibine olanak sağlayan likit biyopsi platformunun ürün geliştirme faaliyetlerinin TÜBİTAK ve AB projeleriyle de desteklendiğini ifade eden Külah, 2018'de uluslararası bir piyasa araştırma kuruluşu olan Yole Developpement tarafından yayımlanan likit biyopsi raporunda bu alandaki öncü firmalar arasında gösterildiklerini bildirdi.
Külah, bu yıl İngiltere'de önemli biyoteknoloji firmalarına ev sahipliği yapan bir teknopark olan Alderley Park'ta, Cellsway adında bir şirket kurarak ikinci tur yatırım arayışına başladıklarını belirtti.
Haluk Külah, kanser hastalığının tanı ve takibinde kullanılan rutin yöntem olan doku biyopsisinde cerrahi bir işlemle hastanın kanserli dokusundan örnek alındığını ve laboratuvarda incelendiğini anlattı.
Doku biyopsisinin hasta için acı verici ve maliyetli bir yöntem olduğuna işaret eden Külah, "Bunun yanı sıra doku biyopsisi kimi zaman çok riskli olabilir veya mümkün olmayabilir. Likit biyopside ise hastadan sadece kan örneği alınır ve doku biyopsisi gibi bir cerrahi müdahale gerektirmediğinden hastaya güvenli, acısız ve maliyet-etkin bir çözüm sunar." dedi.
LİKİT BİYOPSİ
Likit biyopsiyle alınan kan örneğinde, tümör dokusundan kana karışmış kanser hücrelerinin veya DNA parçacıklarının bulunduğunu belirten Külah, tümör kitlesinden ayrılarak kana geçen kanser hücrelerinin dolaşımdaki tümör hücreleri (CTC) olarak adlandırıldığını kaydetti.
Bu hücrelerin bir kısmının yeni bir organ veya dokuya ulaşarak tutunduğunu ve burada çoğalarak metastaza neden olabildiğini ifade eden Külah, likit biyopsi yapılarak kanser hastalarının kanındaki CTC sayısının takip edilmesinin, doktorlara hastalığın seyri ve uygulanan tedavinin etkinliğiyle ilgili bilgi verdiğini ayrıca kişiselleştirilmiş tedavi seçeneklerinin belirlenmesine olanak sağladığını anlattı.
Kanserli hücrelerin milyarlarca kan hücresinin içinde sadece birkaç tane olması ve kandan ayrıştırılabilmesi için çok yüksek hassasiyette bir sisteme gereksinim duyulması nedeniyle CTC analizinin kliniklerde henüz yaygınlaşmadığını vurgulayan Külah, geliştirdikleri yeni teknolojinin ise pek çok ilki barındırdığını söyledi.
Haluk Külah, 2021'de ilk ürünü piyasa çıkacak teknolojilerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Kanda çok ender bulunan ve metastaz potansiyeline sahip bu tümör hücrelerinin yüksek hassasiyetle canlı bir şekilde ayrıştırılıp sayılabilmesi için özgün bir mikro-akışkan teknoloji geliştirdik. Geliştirdiğimiz sistemin farklı kanser tiplerinde etkinliğini araştırmak için yurt içinde ve yurt dışında önemli kanser merkezleriyle iş birliği içindeyiz.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi ile yürütülmekte olan deneme çalışmaları kapsamında kanser hastalarından alınan örnekler Mikro Biyosistemler laboratuvarlarında işleniyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de Acıbadem Labmed Laboratuvarı, Avusturya'da Viyana Tıp Üniversitesi ve İngiltere'de Leeds Üniversitesine kurulmuş prototipler ile sistemin klinik etkinlik ve faydalarını gösterme hedefli çalışmalar yürütülüyor. Bu ve benzeri çalışmalar sonucunda elde edilecek veriler, sistemin klinik etkinliğinin kanıtlanmasına ve devamında CE ve FDA onaylarının alınarak dünya çapında kullanılmasına olanak sağlayacak."