Öcalan'ın kitabı Ankara'yı karıştırdı

Öcalan'ın kitabı Ankara'yı karıştırdı

Öcalan'ın kitabı Ankara'yı karıştırdı

Öcalan’ın yazdığı kitaba Kültür Bakanlığı’ndan bandrol talep edilmesiyle patlayan skandal büyüyor. Hükümlülerin kitap yazması yasak olduğu halde Öcalan’ın kitabını cezaevi dışına çıkarabilmesi tartışılıyor.  

Kitabı piyasaya çıkmadan toplatıldı
Öcalan rezaleti ortalığı ayağa kaldırdı
Bölücübaşının cezaevinden yazıp dışarıya gönderdiği kitabın son anda fark edilmesi sert tepkilere neden oldu. DSP’li Erçelebi, “İmralı’da, bölücübaşının fikirleri de korunuyor” dedi

Haber: Fatih ERBOZ
Bölücü başı Abdullah Öcalan’ın hapishanede yazdığı ’Kültür ve Sanat Devrimi’kitabı, yayına hazırlanıp bandrol aşamasına geldiğinde Kültür Bakanlığı tarafından tespit edildi. Kitap, Bakanlar Kurulu kararıyla toplatıldı. Bölücü başının cezaevinden yazıp dışarıya gönderdiği kitabın ancak son aşamada fark edilmesi sert tepkilere neden oldu. Diyarbakır’daki Aram Yayınevi, yaklaşık 20 gün önce Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün on-line sistemle çalışan merkezine müracaat etti. ’Kültür ve Sanat Devrimi’isimli kitap için bandrol talep eden Yayınevi’nin bu isteği, kitabın yazarı “Abdullah Öcalan” olduğu halde kabul edildi. Yazar adı ise “isim benzerliği” olarak değerlendirildi.

Suç duyurusunda bulunuldu
Daha sonra merkezdeki yetkililer Diyarbakır İl Müdürlüğü’nü aradı. Evraklar basılı olarak Bakanlığa getirildi. Yapılan değerlendirmelerde, kitabın İmralı’da yatan bölücü başı Abdullah Öcalan’a ait olduğu anlaşıldı.  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile irtibata geçilip soruşturma açılarak suç duyurusunda bulunuldu ve kitap piyasa çıkmadan toplatıldı. 


Olay bu aşamaya nasıl geldi?
Türkiye’nin artık her şeyin olabileceği bir ülke hâline geldiğini söyleyen DSP İstanbul milletvekili Süleyman Yağız, şöyle dedi: “ Bölücü başının, dünyanın belki de en korunaklı cezaevinde kaleme aldığı bir kitabı bastırtıp dağıtımı için bandrol isteme aşamasına kadar getirtebilmesi de öyle. Normalde böyle bir şeyin olabileceği akla bile getirilebilecek bir olay değildir.  Yağız, devamla şunları söyledi: ” Ama ne yazık ki, Türkiye’de oluyor. Peki, nasıl oluyor? Cezaevinde bu adamı kontrol eden kimse yok mu? Bu şahsın cezaevi dışında kimlerle ilişki kurduğunu denetleyen, gözetleyen bir görevli yok mu? O zaman bu adam niye orada tutuluyor? Bu adam madem istediği her şeyi yapabilecek, o zaman onu orada tutmanın ne anlamı var? Gerçi kitabın dağıtımı son andma önlenmiş ama önemli olan olayın bu aşamaya kadar nasıl gelebildiğidir. Skandalın son anda önlenmesi elbette ki olumlu bir gelişmedir. Fakat önlendi diye kesinlikle olayın üstü örtülmemelidir. Skandalın üzerine mutlaka gidilmelidir.” 


Hiç bu kadar rahat olmamıştı
DSP Denizli milletvekili Hasan Erçelebi de bölücü başının kitabının basımının yapılması ve bunun bandrol aşamasında raflara yerleştirilmeden fark edilmesinin AKP zihniyetini ortaya koyması açısından çok önemli bir gösterge olduğunu belirtti. Abdullah Öcalan’ın hiçbir zaman İmralı’dan bu kadar rahat talimatlar vermediğini belirten Erçelebi, “AKP zihniyetinde bir yanlışlık var. Bu olaydan hükümet sorumludur ve vakit kaybetmeden hesap vermelidir” şeklinde konuştu. DSP Eskişehir milletvekili Tayfun İçli ise bunun ne bir ihmal ne de bir gözden kaçırma olayı olabileceğini söyleyerek “Böyle bir olay asla gözden kaçmaz. Bunun adı ihmal değildir. Bunu da zaten hükümet değil, devlet fark etmiştir.”


Baratalı: Hükümet suçüstü yakalandı
CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ise cezaevlerinin içinden Adalet Bakanlığı, dış güvenliğinden ise İçişleri Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu hatırlattı. Hükümetin suçüstü yakalandığını dile getiren Baratalı şunları söyledi:  “DTP yeni mitinglere hazırlanıyor. Mersin ve Adana’da mitingler düzenlenecek. Burada bebek katilinin kötü hapishane koşulları dile getirilecek. Bu nasıl bir anlayış, çözmek zor. Saçı kesiliyor, beslenemiyor diyorlar ama dört tane kitap yazdığı iddia ediliyor. Demek ki iyi beslenmiş.Türkiye’de devam eden bir diğer dava olan Ümraniye davası ise maalesef çok üzücü. Hala iki paşa içeride yatıyor. Bu davanın sanıklarına ilişkin olarak ise vücut bütünlüğü, sağlık gibi temel insan hakları güvencesi verilmiyor.


Olayın sorumlusu Adalet Bakanı’dır
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, bu skandalda cezaevi personelinin bir suçu olmadığını dile getirdi. Adalet Bakanlığı’nın doğrudan doğruya sorumlu olduğunu söyleyen Kart, şöyle dedi: “Cezaevi personelinin bir ihmali var demek işi basite indirgemek olacaktır. Sonuçta olayın kaynağında Adalet bakanlığı vardır. Kültür Bakanlığı ve hükümet de bu noktada sorumludur ama ilk olarak bundan Adalet Bakanlığı sorumludur. Adalet Bakanlığı bu olayda sorumluları bulmalı, şeffaf bir biçimde kamuoyuna açıklamalıdır.”