Öcalan’dan sonra sıra Erdoğan ve Bahçeli’de

İmralı Canisi Öcalan’ın ilk Kürtçe sonra Türkçe okunması sonucu ortaya çıkan siyasi tablo sonrası tepkiler çığ gibi geldi.

Meslek ustalarımız bize gazeteciliği öğretirken şöyle derlerdi;

  • “Haber satır aralarında gizlidir.”

Bebek katilinin çağrısından sonra gelen açıklamaları bu anlayışla değerlendireyim.

Amerika’dan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes’den çok çarpıcı şu ifade geldi:

  • "Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD’nin IŞİD’le mücadele ortakları konusunda Türk müttefiklerimizi yatıştırmaya yardımcı olmasını umuyoruz."

“Amerika’nın ortakları” biliyoruz ki PYD’dir, SDG’dir

SDG lideri Mazlum Abdi, Öcalan'ın çağrısına şu yanıtı verdi:

  • ''Suriye'deki Kürtlerle ilgili değil, Türkiye'nin iç politikasıyla ilgilidir. SDG silah bırakmayacak.”

Hatırlarsanız, Trump Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği, “ahmaklık etme" içeren mektubuna PKK uzantısı Mazlum Abdi’nin mektubunu da eklemişti.

Öcalan çağrısında dedi ki;

  • “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.“

Bu cümle PKK, PYD ve SDG içindir.

Türkiye’nin beklentisi sadece Türkiye’deki PKK terör örgütünün kendisini feshetmesi olmamalıdır.

Eğer Suriye ve Irak’ı kuzeyindeki PKK yapıları silah bırakmaz ve kendilerini feshetmezlerse Türkiye’ye yönelik terör bitmez.

Kandil merkezli PKK’nın yanıtı beklenmeden Amerika’nın ortağı Abdi’nin “SDG silah bırakmayacak” çağrısı ilk olumsuz tepkidir.

Silah bırakmamak demek örgütü de lağvetmemek demektir.

MHP’li Devlet Bahçeli ve Erdoğan’ın 2. Çözüm Süreci’ne karşı Amerika’nın ve ortağı SDG’nin karşı koymasıdır.

Abdi açıklamasında Öcalan’ın çağrısı için şöyle dedi:

  • Türkiye'nin iç politikasıyla ilgili...”

Gazeteci kardeşim Nevşin PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim’le söyleşi yaptığı için birkaç gün önce 15 ay hapse mahkûm olmuştu.

Yandaş medya Öcalan'ın çağrısını Müslim’e sorunca şu yanıtı aldı:

  • “Özgürlükler gelişirse biz de silahlarımızı elbette kenara bırakabiliriz. Şimdi sıra Türkiye’de, onlar hangi adımı atacaklar. Önderlik nasıl tüm sorumluluğu üstleniyorsa, Türk devleti de sorumluğu üstlenmeli..."

Peki, Türkiye “sorumluğu üstlenirse” PKK ve PYD, “Özgürlükler gelişmesi" konusunda AKP iktidarından ne bekliyor?

Ya da Erdoğan ve Bahçeli Öcalan’a, “umut hakkı ve af" dışında ne vadettiler?

Bağımsız ve tarafsız (!) yargı Salih Müslüm söyleşisi yayınlayan medya hakkında dava açar ve Mengü gibi mahkûm eder mi?

Değerli okurlarım,

Aldığım kulis bilgisine göre Öcalan’ın çağrı mektubu DEM’in İmralı heyetine verilmeden önce devlet görevlisi tarafından Erdoğan’ın ondan da Bahçeli’nin onayına sunuluyor.

Bu metni Erdoğan ve Bahçeli de onaylıyor ve DEM heyetine açıklaması için Öcalan tarafından veriliyor.

Bu gelişmelerin şifrelerini de şöyle çözelim:

  1. DEM Cumhur İttifakının parçası olmuştur.
  2. Cumhur ittifakı yeni anayasa için an itibarı ile 384 oya ulaşmıştır.
  3. Erdoğan’ın ömür boyu cumhurbaşkanı seçilmesinin yolu anayasa değişikliği için açılmıştır.
  4. Yeni anayasa için 16 milletvekilinin transferi de kısa sürede tamamlanacaktır.
  5. PKK’nın kendisini feshedip silahları bırakması ile Öcalan af edilecektir.
  6. PYD ve SDG Türkiye’ye yönelik terör eylemlerini sürdürmeye devam edecektir.

Öcalan’dan sonra sıra Erdoğan ve Bahçeli’nin mektubunda.

Umarım Kürtçe okunmaya başlanmaz.

Yazarın Diğer Yazıları