Öcalan ile kıran kırana seçim pazarlığı...
Nerede kalmıştık?.. “Hükümetteki Çatlak” ardından “Öcalan’ın Diyarbakır’a ev hapsine yollanacağına” dair haber ağırlıklı yazılarımızın ardından yeni ulaştığım sağlam bilgilerle önümüzdeki günlere ışık tutma faaliyetlerimize devam edelim...
Biz gazeteciler için en zor işlerden birisidir yakaladığımız bomba haberin unsurları arasından flaşa karar verip, onu haberin ilk başına koymak. Onun için bu işi ara sıra yaptığım gibi yine size bırakıyorum. Klavyeden satırlara nasıl düşerse öyle
sıralıyorum..
Recep Erdoğan güdümlü Ahmet Davutoğlu Hükümetinin başı oldukça sıkıntıda. Davutoğlu’nu yakından tanımasam bu tablo karşısında herhalde ceketini alır arkasına da bakmadan gider derdim. Çok yakınlarının da açıktan ifade ettiği gibi “abandone olmuş” durumda “Başbakan” .
“Hükümetteki Çatlak”tan devam edelim;
Ahmet Davutoğlu -belki de Başbakanlık merkez binadaki çok sızıntıdan ve de yakın takip yüzünden- Ankara’nın Kazan ilçesinin yakınlarında bir köyde özel bir villada çok özel bir çalışma ekibi kurdu. Başbakanlık kaynakları bu yeni oluşuma “Kazan’daki think-tank” adını verdi. Özel ekip Davutoğlu’nun Başdanışmanı Ali Sarıkaya başkanlığında Ankara’da hava karardıktan sonra Kazan’a gidiyor. Yüksek korunaklı(!) bölgeye kesinlikle yabancıların girişine izin verilmiyor. Özel ekibin çalışmaları bazen sabahlara kadar sürüyor. Fırsat buldukça Ahmet Davutoğlu sessiz sedasız Kazan’a giderek çalışmalara katılıyor. Bizim necip Ankara gazetecileri de evlerinde mışıl mışıl uyuyor. Eski günlerde olsa bu haberi atlayan Başbakanlık muhabirini en azından havaalanı muhabiri yapardık, inen kalkan uçakları saysın diye. Neyse, konumuz bu değil.. Kazan’daki özel ve gizli ekibin toplantılarına ara sıra Bakanlar da iştirak ediyor. En sık gidenler arasında Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın olduğu söyleniyor.
“Kazan’daki think-tank”da en çok “çözüm süreci” ve “iç sıkıntılar”a kafa patlatılıyor. Başbakanlık kaynaklarından aldığım bilgiye göre, Ahmet Davutoğlu’nun en büyük iç sıkıntılarının başında Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve ekibi geliyor. İfade edilen o ki; “Davutoğlu, Recep Erdoğan’dan mini kabine revizyonu için izin istedi fakat müsaade alamadı. Erdoğan (önümüzde seçim var Ali Babacan yeni oluşuma gidebilir. Zaten üç dönemlikler temizlenecek. Sabret) diyerek operasyona izin vermedi.”
Ahmet Davutoğlu’na yakın kaynaklar, Ali Babacan’ın hâlâ Abdullah Gül’ün güdümünde olduğunu iddia ediyor. Davutoğlu’nun görevden almak istediği diğer Bakanlar ise Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz olarak sıralanıyor. Kaynaklar; “Ali Babacan ekonomi yönetimini kilitledi. Dışarıya pembe tablolar çizerken içeride tam tersi işler yapıyorlar. Dolar krizi patlamasın diye fren yapıp tedbir almaktan adeta canımız çıkıyor. Yakında bir dolar krizi de patlarsa kimse şaşırmasın” diyor.
Ali Babacan’ın okyanus ötelerinde yürüttüğü iddia edilen lobi faaliyetleri ise daha önceki yazının konusu olduğu için yeni ayrıntılara girmeyeceğim.
Bebek katili Öcalan’ın ev hapsine çıkarılmasına gelince;
“Kazan’daki thin-tank”da çok ince(!) hesap ve planlamalar yapılıyor. Daha önce de yazdığım gibi İstanbul’daki “Akil adamlar” toplantısının nasıl boş bir toplantı olduğunu Kazan’dan gelen bilgiler teyit ediyor.
Davutoğlu, İstanbul toplantısında İmralı ile direkt görüşmek isteyen akillerine ne demiş?
“Önce kamu düzeni sağlansın”!..
Şimdi size bu mesajın perde arkasını
aralayayım;
Kazan ekibi, yakın zamanda kamuoyuna duyurulması planlanan yeni bir “Öcalan mektubu” üzerinde çalışıyor. Tema ise her zamanki gibi “sokaklardan çekilme” ve “barış”. Mektup için de Öcalan ile sıkı bir pazarlık(her zamanki gibi) yapılıyor. İmralı’ya, bebek katiline, “Seçimi Nisan’a alıyoruz. Sen mektuba ‘olur’ de. Seçim sonrasında hemen Diyarbakır’a ev hapsine çıkmanı sağlayalım” mesajı da gitti. İşin trajikomik yanı da bebek katili ile yapılan pazarlıkları doğrulayan kaynaklar; Öcalan’ın İmralı’ya getirildiği ilk günlerde hücresinden çıkıp havalandırmada 3 dakika daha fazla kalmak için yalvardığı günlerden, şimdi daha rahat koşullarda olduğunu ve önüne gelen herkesi fırçalayıp posta koyduğunu ve AKP dahil herkese küfür edip nasıl şımardığını anlatmaları!..
Yani, sizin anlayacağınız;
Akil adamlar süreci Hükümetin (eğer öne alınabilirse) Nisan’daki seçim sürecine kadar topu çevirme ve Öcalan ile sen bizim iktidar kalmamız için gerekli oyları ve düzeni sağla biz de seni Diyarbakır’a ev hapsine gönderelim pazarlığı. Tabii ki kurulan oyunun bir parçası da atama Başbakanın koltuğunu korumak.
Kazan’dan gelen bilgilerin kalanlarına(Kandil tarafı ağırlıklı) sizi haber manyağı yapmamak için nokta koyuyorum. Allah izin verirse yarın kaldığım yerden devam edeceğim...