Obama’dan gene randevu istemiş

Artık nasıl anlatacağımı, nasıl basite indirip, açıklayacağımı ben de şaşırdım. Bizim yalakalara rağmen, ABD Başkanı ile bizimki arasında var olduğu iddia edilen platonik aşk bitti.
Anladınız, kimden söz ettiğimi. Ama biraz daha ipucu vereceğim. Bir kere, ABD Başkanı Obama’nın hafta sonunda, Beyaz Saray önündeki bahçeye çıkıp, yaptığı Suriye konuşması var ya. İşte o Suriye konusunda bizimkiler için tam bir geri adım.
Sebebi, ABD Başkanlarının, asker gönderme, bir yeri bombalama veya operasyon konusunda olağan yetkileri vardır. Ama operasyon sonrası, 30 gün içinde ABD Kongresinden onay almak zorunda. Yani istese Obama, Suriye’yi vurur, sonra da Kongre’ye gidip vurmanın, Amerikan çıkarlarına hizmet ettiğini anlatıp, onaylarını alabilirdi. Yapmadı. Yapmak istemedi. İyi de neden yapmadı? Acaba sebep uluslar arası alanda çok saygın olan bizimkinin ısrarlarından mı?
Sanmam. Zira bizimkinin, uluslar arası arenada, bir gram hükmü yok. Birincisi, ABD’nin baş müttefiki İngiltere, bu işten çekildi. Belki el altından bir şekilde yardım edebilir. İkinci, Arap dünyası, ender olmakla birlikte, ortaya bir muhalefet koydu. Bizimkilerin, Ekmeleddin’i genel sekreter yaptıkları, İslam ülkeleri İşbirliği teşkilatında, Suriye konusunda acil toplantı yapılmasını, bizimkinden başka isteyen yok. Arap Birliği’nden de. Dolayısıyla, Ankara’nın çabaları havada kalıyor.
Avrupa’da, Avusturya, NATO savaş uçaklarına hava sahasını kapattı. İspanya, bu tür bir operasyona karşı olduğunu açıkladı. İngiliz Parlamentosu hayır katılmayacağız dedi. Almanlar zaten istemiyor. Hatta Almanlar bize gönderdikleri Patriot füzeleri ile askerlerini, geri çekmeye çalışıyor. Yunanistan kendi derdinde. Ürdün bile askeri bir operasyon için kullandırmayacağını Başbakan Abdullah Ensur ABD’nin talebini reddettiklerini, hava sahasını da ABD savaş uçaklarına kapattıklarını açıkladı. Aynı şekilde Fransızlardan da tatsız bir haber var. Fransız İçişleri Bakanı Manuel Walls de, tek başına ülkesinin bir Suriye macerasına girmek istemediğini belirtti. Düşünün, hep o bölgeyi ele geçirmeye çalışan Fransa da bu açıklamayı yaptı. Geriye ne kaldı, sürekli ağlayan bizimkiler. Bizimki hala durmak yok, Şam’a devam diyor.
Bizimkinin derdi başka. Mezhep savaşını sürdürmek. Anlaşılan Washington’dan söylenenler, Ankara’ya tercüme edilmiyor. Obama konuşmasında, bu saldırının sınırlı ve ülkede bir mezhep çatışmasına yol açmamasına da dikkat edeceklerini söyledi. İşte bu nokta Tayyip Beyin hiç istemediği şey. Şu anda bile oraya bir gönüllüler ordusundan söz edebiliyor. Kimler olacak bu gönüllüler ordusunda? Hani, askerlik bile yapmamış kendi çocukları mı yoksa, Amerika’nın tüylerini diken diken eden El Kaide mi?
ABD ayrıca, böylesine bir saldırıyı, Suriye hava sahasına uçak göndermeden füzelerle yapma heveslisi gibi görünüyor.Yani Suriye üzerinde uçmak şu anda hâlâ tehlikeli. Peki, Ankara’da neden hesap sorulmaz, bizim dört tane pırıl pırıl evladımızı, uçaklara koyup deney faresi gibi, Suriye üzerinde uçurup, şehit olmalarına neden olan kişilerden? Yani anlayacağınız bu iş dışarıdan göründüğü gibi açık değil.
Gelelim Washington ile Ankara arasında olduğu iddia edilen büyük aşka. Biliyorsunuz bizim arkadaş, Rusya’da yapılacak G-20 Zirvesi’nde, Suriye konusunu ele almaya hazırlanıyor. Bizim duyumlarımıza göre, Ankara, ABD’den Obama ile Erdoğan’ın özel bir ikili görüşme yapması konusunda talepte bulunmuş ve Amerikan tarafı hâlâ sessizliğini korurken, onlar bastırıyorlarmış. Hatırlarsanız, Erdoğan’ın ısrarlı talepleri ile gerçekleşen Beyaz Saray ve ikili oturum da gerçek bir fiyaskoydu. ABD, bir dönemler Hüsnü Mübarek’e, Washington’da nasıl davrandıysa, bizimkilere de öyle davranıyor. Mısır’da sonra ne oldu biliyorsunuz.
Türkiye’yi çeke çeke, sürekli uçuruma götüren iktidar, şimdi de, bölgede kendinden önce, Özal hükümetinin yaptığı hatadan daha büyüğünü yapmaya hazırlanıyor. Korkudan kimse ona yanlış yapıyorsun diyemiyor. Sonra da kalkmış, “Diktatör olsam bana diktatörsün diyebilir misiniz...” diyor. Doğru, kimse ona bunu söyleyemiyor. Ekonomi çökmek üzere, Erdoğan’ın kendi bakanları bile bunu itiraf ediyor. Tüm bunların ne anlama geldiğini anlamayı sizlere bırakıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları