Obama ve Putin show
Bu hafta sonuna doğru, Suriye üzerine, uluslar arası arenada, bir tiyatro seyredeceğiz. ABD, ne kadar demokratik olduğunu vurgulamak için, Kongre’yi öne çıkaracak. Her ülke kendisini temize çıkarmak için bir şeyler açıklayacak. Ama zirvede, en fazla yorulacak, mezhep savaşını körükleyen Tayyip Erdoğan olacak. Oradan, tribünlere mesajlar yollayacak.
Ben yazıya oturana kadar, Erdoğan’ın, Rusya lideri Putin ve Obama’dan, talep ettiği randevular netleşmemişti. Ha, bu onlarla görüşmeyecek anlamına da gelmez. 7 dakikayı 57 diye satabilen yalakalar olduğu sürece, Erdoğan’ın Obama veya Putin ile bir el sıkışması, “ikili baş başa samimi görüştü” ye dönebilir. Ama Rusya’ya giderken yaptığı açıklamalarda, bir başka süklüm püklümlük vardı gibi geldi bana.
Zirve öncesi, Putin, büyük rest çekti, bakalım bunu, öteki oyuncular görecek mi? Daha önce, batılı istihbarat örgütlerinin, Şam hükümetinin, kimyasal silah kullandığı iddialarında, somut kanıt olmadığını söylemişti. ABD’nin, kendisine yalnız bir harita gösterdiğini açıklayan Putin, bunun kanıt olmadığını vurguladı. Daha önce de Rusya, kimyasal silahların Suriye’deki El Kaide tarafından kullanıldığını ileri sürmüştü. Putin zirveden bir gün önce ise ABD Dışişleri Bakanı Kerry’in, ABD Kongresinde, Şam hükümeti kimyasal silah kullandı, iddiasını, “Kerry yalan söylüyor” diye tanımladı.
Ancak, Putin, bu kez zirve öncesi biraz daha ileri gitti. “Rusya bir kanıt olması durumunda, Birleşmiş Milletler tarafından organize edilecek, bir askeri operasyona destek verebilir” dedi. Bana göre bu, Akdeniz’de tek limanı kalmış olan Rusya’nın, Suriye’de delil konusundan çok emin olduğu anlamına gelir. Hele hele, İsrail ile ABD’nin, manevra amacıyla ateşledikleri füzeleri, Karadeniz’den görebilen Rusya’nın, bölgedeki füzeleri takip ettiği bilinirken.
Ayrıca, İsrail-ABD ortaklığı ile ateşlenen füzeleri daha ateşlenirken gören Rusya’nın, dünya kamuoyundan önce, Suriye’ye haber vermeyeceğini kim garanti edebilir? Hatırlarsanız, Suriye’deki hava savunma sistemlerini, Ruslar vermişti. Bu sistemlerin, Amerikan füzelerine karşı, başarı sağlaması, Rus silahlarının, pazarda daha iyi fiyat ve müşteri bulmasını sağlamaz mı?
Aslında, bizimkilerde dâhil tüm istihbarat örgütleri, kimyasal silahları, kimin kullandığını, tabii ki biliyor. Gerçek, sizin ve benim gibi sade vatandaşlardan, yani dünya kamuoyundan saklanıyor. Ama burada sorun, gerçek değil, Suriye’ye müdahale için, kamuoyu yaratmak. Bu ortam, son olarak, Irak savaşında, Saddam Hüseyin üzerinde denendi, Irak yıkıldıktan sonra, istihbarat yanlışmış açıklaması yapıldı. Olan bir milyon Iraklıya oldu. Senaryo, aynı senaryo.
Bu tür bir olay sonunda, tabii ki kazananlar ve kaybedenler olacak. Bunlar arasında ne yazık ki ABD Başkanı Barack Obama da var. Şimdi diyebilirsiniz ki, adam iki dönem başkanlık yaptı, bir daha seçilmeyecek. Evet, doğru ama Demokrat Parti, Başkanlık yarışına, bir başka isimle girecek. Bu gelişme de, bir Demokrat’ın, yeniden Beyaz Saray’a gitmesini engeller.
Zira Amerikan Kongresi’ndeki muhalefet, bence Obama’yı bir bataklığa çekiyor. Temsilciler Meclisi’nde çoğunlukta olan Cumhuriyetçiler, Bush’un ülkeyi sürüklediği batağa, Obama’yı çekmek isteyecektir. Senato’da ise, senatörler arasında, çoğunluğu teşkil eden İsrail lobisi, Suriye’nin, yıkılmasa bile zayıflatılması için bastırıyor.
Ancak ABD’nin en büyük televizyon şebekelerinden ABC tarafından hafta sonunda yapılan kamuoyu yoklamasında Amerikalıların yüzde 60’ı, ülkelerinin Suriye’ye bir operasyon ve özellikle tek taraflı bir operasyon yapmasına karşı. İşin ilginç tarafı, daha büyük bir oran, ABD’nin Suriyeli muhalifleri silahlandırmasını da istemiyor. Nedense bizim basın bu tür haberleri hiç görmez.
Yapılan açıklamalarda, başta NATO olmak üzere, Türkiye dışındaki tüm üyeler, bu pisliğe bulaşmayacaklarını açıkladı. Müttefikler, Washington’a sen yap biz seyredelim diyor. Araplar bile bu işe karşı. İşte bu açılardan Rusya’daki G-20 zirvesi ilginç olacak. Büyük bir olasılıkta bir kınama ve tehdit bildirisi yayınlanır. Ama bence somut bir sonuç çıkmaz.