O yayına çıkmadan önce ne aldın da bu kafayı buldun!

O yayına çıkmadan önce ne aldın da bu kafayı buldun!

O yayına çıkmadan önce ne aldın da bu kafayı buldun!

Hazırlayan: Timuçin Mert

Arkadaş dedi ya...

16'ncı Türk devletini yıkıp yenisini kuruyormuş...

Bakın aklıma ne geldi...

***

Amerika Birleşik Devletleri'nin "Kurucu babası" olarak sayılan 55 delege, 1787 yılında yeni devletin anayasasını yazmak üzere toplandıklarında bir akşam dinlenmek için tavernaya gitmişler.

Tavernanın kayıtlarına göre, o akşam 54 şişe Madeira şarabı, 60 şişe Bordeaux, 8 şişe viski, 22 şişe Port, 7 bowl (kase) rom punch içmişler.

***

Rom punch'ların konulduğu kaseler o kadar büyükmüş ki, görgü şahitlerinden birine göre, içinde ördek yüzebilirmiş.

***

Tavernada içtikten sonra işlerinin başına dönmüşler ve 2 gün sonra ABD Anayasası'nı bitirip yeni devleti kurmuşlar.

Ha, bu arada bir de tavla atıyorlarmış.

***

O gece yeni devlet kurmak için kafayı çekenler arasında George Washington, Thomas Jefferson, Benjamin Franklin gibi bugün dolar banknotlarının üzerinde resimleri olan büyük babalar var.

***

Yani Ayhan arkadaş, hafriyatçılığa soyunup eskisini yıkıp yeni devleti kurmaya kalktı ya...

Merak ettim...

Acaba o canlı yayına çıkmadan önce ne aldı da...

"Heyyyttt yeni devlet kuruyoruz" diye birden babalandı böyle...

Ertuğrul Özkök Hürriyet

***

Bakalım yargı önünde hesap verecek mi?

-----------

Ak Parti MKYK Üyesi Ayhan Oğan, CNN Türk'te katıldığı bir programda "15 Temmuz'da devlet içine odaklanmış 'bütün vesayet mekanizmalarının' darmadağın olduğunu" söyledi.

(...)

Türkiye Cumhuriyeti'ne "devletin FETÖ tarafından istila edilmesi" ve bu istila neticesinde bir darbe girişimi yaşanması dışında ne oldu?

Anayasası çok kez değişti, başkanlık 'sistemi' için de değiştirildi ama sonuçta Anayasa ve sınırlarını onun çizdiği "Anayasal düzen" yerinde duruyor.

Bu cumhuriyeti kurmak için yapılan koskoca bir Kurtuluş Savaşı, ülkeyi kuşatmış emperyalist ülkelere karşı kazanılan dev zaferler, on binlerce şehit duruyor.

İktidar Partisi'nin MKYK'sında bulunan bir ismin; Türkiye tarihinin yok sayılmasını ve yeni bir devletin kurulmasını bu şekilde televizyonlarda dile getirmesi kabul edilemez.

Eski devletin kusuru ne ve nereye gitti?

 (...)

TCK 309 "Anayasa'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenlere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir" diyor.

Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs "en büyük suç"ların başında...

Bakalım Ayhan Oğan yargıya bu sözlerini açıklayacak mı?

Güngör Mengi Vatan

***

Bu kafalar değişmeyecek

---------

... Niyet bu, gidişat bu... Türkiye Cumhuriyeti'nin yerine başka bir devlet kurmak istiyorlar... Ve ortamı uygun bulup, bu amaçlarını açık açık söylemeye başladılar.

(...)

 Ayhan Oğan adındaki AKP'linin "Biz yeni bir devlet kuruyoruz" sözleri açıkça işlenen bir suçtur! Cumhuriyeti korumakla görevli Cumhuriyet Savcıları'nın bu konuda soruşturma açmaları gerekir... Fakat... Açarlar mı, bilemiyorum! Bekleyelim, görürüz!..

Rahmi Turan Sözcü

***

Şiddet "yetkisini" aşınca

---------

Ada vapurunda simitçi çocuğu makine dairesine çekip döven iki özel güvenlikçiyi izlediniz mi?

Harçlığını çıkarmak için simit satan hap kadar çocuğu dövüp tehdit ettikleri yetmemiş, utanmadan bir de cep telefonu marifetiyle "diğer çocuklara ibret olsun diye izletmek üzere" kaydetmiş beyzadeler...

Metroda enstrüman kutusunda bomba aranırken kelepçelenen ve "Müzisyenim lütfen ellerime vurmayın" demesine rağmen darp edildiğini söyleyen Gülşah Erol'un halini gördünüz mü?

 (...) "Kabataş'ta üstü çıplak, deri giymiş adamlar" rüzgârı sırasında "Kadının beyanı esastır" diyenler "Vay terörist" cephesini oluşturmakta gecikmedi.

Gülşah Erol'un sosyal medya hesabında kırılmış enstrümanını ve vücudundaki darp izlerini gösteren fotoğraflarının altına "yorum bırakanları" görünce umutsuzluk katlanıveriyor.

Küfür...

Hakaret...

En ucuzundan şovenizm...

"Terörist" suçlamaları...

Ne yalancılığı kalmış, ne "alçaklığı"...

(...)

Romalı şair Juvenal 2 bin yıl önce filan sormuş meşhur soruyu: "Bekçileri kim bekleyecek?" veya "Koruyuculardan kim koruyacak" diye...

Parkta, metrobüste, vapurda, sokakta, izbede, meydanda...

Yetkisini aşan şiddet sıradanlaşırken, "hesap sorulamaz hale gelirken" kim koruyacak vatandaşı hakikaten?..

Kanat Atkaya Hürriyet

***

17 Aralık'ı 5 geçe Gülence böyle diyordu

----------

... Hüseyin Gülence'nin 28 Aralık ve 30 Aralık 2011 günü yazdığı yazılarda MİT'e yönelik FETÖ operasyonunun işaret fişeğini attığını yazmıştım. (...) "Ben o operasyonu Maraş olaylarının araştırılması için istemiştim" diyor.

(...)Mesela Kozmik Oda'ya girip, Türkiye'nin en önemli savunma sırlarını çalıp Amerika'ya teslim ederken de "Arınç'a suikast girişimini araştırıyordunuz" değil mi!

Bilmiyor muyuz ki, MİT'e "Maraş" diye girip Türkiye'nin Ortadoğu'daki istihbarat varlığını, PKK ile mücadeledeki planlarını alıp ilgilisine teslim edecektiniz!

(...) Sen ve seni savunmaya çalışanlar diyor ki: "17 Aralık'tan sonra döndü."

Peki o zaman bu ne Gülence?

22 Aralık günü, yani 17 Aralık'ta Cemaat'in ikinci saldırısını başlattığı dönemde çıkıp bir televizyon kanalında hâlâ Cemaat'i savunmadın mı?

(...)

Hem de ne savunmak.

Niye?

Çünkü biliyor ki, 3 gün sonra 25 Aralık operasyonu başlayacak.

O yüzden rahat.

Buna ne diyeceksin Gülence?

Yoksa orada da "Maraş"ı mı savunuyordun!

Fatih Altaylı Habertürk