Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, Covid-19 pandemisi nedeniyle değişen yaşam tarzında hareketsizliğin daha çok arttığını belirterek, "Bel ve boyun fıtığı şikayetlerinde artış görüldü. Çalışma hayatının ev hayatı ile birleşmesi, evden çalışma düzeninin yaygınlaşması; kötü pozisyonda uzun süre oturma, sürekli yatarak televizyon izlemek, bilgisayar, telefon ve tablet kullanımı bel ve boyun fıtığı şikayetlerinde artışa neden olabiliyor” dedi.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, bel ve boyun fıtıkları hakkında bilgiler verdi. Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, Covid-19 pandemisi nedeniyle değişen yaşam tarzında hareketsizliğin daha çok arttığını hatırlatarak, "Bel ve boyun fıtığı şikayetlerinde artış görüldü. Çalışma hayatının ev hayatı ile birleşmesi, evden çalışma düzeninin yaygınlaşması; kötü pozisyonda uzun süre oturma, sürekli yatarak televizyon izlemek, bilgisayar, telefon ve tablet kullanımı bel ve boyun fıtığı şikayetlerinde artışa neden olabiliyor” dedi.
Kollarda ve ellerde uyuşma, ağrı, güçsüzlük gibi belirtiler gösteren boyu fıtığının (servikal disk) tedavisinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, “Boyun fıtığı, boyunda, omuzlarda kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyecek derecede ağrı, uyuşma, güç kaybı, his kaybı; boyun, omuz ve sırt kaslarında spazma neden olabilir. Bu ağrılar, uyuşma ve güç kaybı özellikle sabah uyanınca daha fazla hissedilebilir, hatta zaman zaman uykudan uyandıracak şekilde de kendini gösterebilir. İnsan boynunda yedi adet omur bulunur. Her bir omurun birbiri ile arasında disk adını verdiğimiz yastıkçık görevi gören kıkırdaklar mevcuttur. Bu kıkırdak yapının yırtılarak, omurga içinde seyreden omurilik veya kola gelen sinirlere baskı yapması sonucu ortaya çıkan duruma boyun fıtığı denir. Boyun fıtığı hastada şiddetli bir boyun ağrısıyla birlikte kola yayılan ağrı ve uyuşma meydana getirir.
Zamanla yırtılan kıkırdak sinirlere baskı yaparsa kolda kuvvetsizlik, eğer omuriliğin kendisine de bası yaparsa tüm vücutta hareket kusurları ortaya çıkabilir. Boyun fıtığının çok ileri dönemlerinde hasta yatağa bağımlı hale gelebilir. Boyun fıtığının nedenleri arasında, boyun omurları arasındaki kıkırdağın dejenerasyona (yıpranma) uğraması, ani ve güçlü boyun hareketleri, ağır kaldırmak, ani ters dönüşler, baş öne eğik olarak uzun süreli çalışmak, masa başında uzun saatler çalışmak, uygun olmayan yatma biçimi, doğru seçilmeyen yastık ile uyumak, özellikle emniyet kemeri takmadan araba kullananlarda ani fren sonrası boyna etki eden darbeler, trafik kazaları, geçirilmiş boyun incinmesi, spor yaralanmaları ve osteoporoz sayılabilir" diye konuştu.
Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, "Boyun fıtığında cerrahi tedavisi ilerlemiş kas gücü kaybı, his ve refleks kaybı, aşırı uyuşma atakları olacak şekilde kol sinirlerine ve omuriliğe baskı yapan boyun fıtıklarında, ilaç ve fizik tedavi yöntemlerine rağmen şikayetleri süren hastalarda, omurga kırığı ile omurga kayması olanlara, ciddi omurilik ve sinir baskısı olan hastalarda uygulanıyor" ifadelerini kullandı. Dr. Kerim Kenan Coşkun, ayrıca omurgada tümörü veya enfeksiyonu olan hastalara da yine cerrahi tedavi uygulandığını belirtti.
Boyun fıtığı oluşumunu önlemek için neler yapılabileceği konusuna değinen Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, "Hareketsiz yaşam farklı birçok rahatsızlığa yol açtığı gibi, boyun fıtığı oluşumunda nedenlerinden biridir. Sabit pozisyonda, masa başında ve bilgisayar başında çalışanlarda sık görülür. Her sağlıklı insanın hayatında düzenli spor yer alması gerektiği gibi bu tip çalışma düzeni olanların özellikle düzenli spor yapmaya önem vermeleri gerekir. Ayrıca ani hareket yapmaktan kaçınmak gerekir. Vücut dengesini ve ağırlığın dengesini sağlamadan yük kaldırılmamalı, ani dönüş gibi ters hareketler yapılmamalıdır. Bilgisayar başındayken, televizyon izlerken, otururken ve yatarken boynumuzu yanlış pozisyonda tutmamalıyız. Uzun süren bu yanlış pozisyonlar boyun kaslarına ve sinirlere zarar verebilir. Yatarken uygun yastık seçmeli, bilgisayar ve televizyon karşısında doğru duruş sergilemeliyiz” dedi.
Bel fıtığı hakkında da bilgiler veren Op. Dr. Kerim Kenan Coşkun, şunları söyledi, “Beş adet omur ve bu omurlar arasındaki adeta amortisör görevi gören diskler ile birlikte sakrum (sağrı kemiği) üzerinde yerleşen bel bölgesi, omurganın boyundan sonraki en hareketli bölgesini oluşturur. Beldeki hareketin büyük çoğunluğunu 4. ve 5. bel omurları ile 5. bel omuru ile sakrum kemiği arasındaki eklemler oluşturur. Omurlar arasındaki disklerin içi jelatin kıvamında yaklaşık yüzde 70- 80 oranında su içeren bir sıvı ve dış kısmı ise fibrotik bantlardan oluşan liflerden oluşur. Zaman içinde bu disklerin içindeki sıvı oranında azalma ortaya çıkarak daha önceden kırılmayan kopmayan vasıftaki disk içeriği kuruyarak kırılabilir, kopabilir bir şekle gelir. Tekrarlayan hareketler, aşırı zorlanmalar, duruş bozuklukları ve uygun olmayan pozisyonlarda yapılan fiziksel aktiviteler dış kısımdaki anulus fibrozis adı verilen kuşakta yırtılmalara yol açar, yırtılma anulusun iç liflerinden başlayarak dışarıya doğru uzanır. Bunun sonucunda suyunu kaybetmiş, bozulmuş jelatinöz sıvı madde dışarıya doğru fıtıklaşır ve o bölgedeki bağları zorlar etraftaki dokulara baskı yapar.
Diskin kapsülündeki yırtılmaların olduğu dönemlerde hastalar zaman zaman olan bel ağrılarından şikayetçidirler. Bunların çoğu hiçbir tedavi görmeden sadece yatak istirahati ile bile düzelebilir. Ancak hastalık daha da ilerleyince bacağa giden sinirleri sıkıştırır ve hastalarda bu dönemde daha çok bacak ağrısı ön plana geçer. Sinir lifleri de aynı elektrik kablolarına benzerler, çoğunlukla daha dışta yüzeye yakın olan lifler hissi taşıyan liflerdir. Daha derinde olanlar ise hareketi yaptıran lifleridir. Hastalarda bacağa gelen sinirde, çıkmış olan disk tahrişe yol açınca ilk önce o sinirin hissi taşıdığı bölgede ağrı duyulur. Olay ilerleyip hissi taşıyan liflerde hasar olursa o bölgede uyuşukluk (hissizlik) ortaya çıkar, eğer hala bu aşamada da hasta tedavi edilmez ise hareketi yaptıran liflerin de etkilenmesi neticesi hastada kuvvet kaybı ortaya çıkması kaçınılmazdır. Daha çok genç ve orta yaşlarda görülür. İleri yaşlarda ise bel kireçlenmesi ile birlikte görülür".
iha