O fotoğrafları kim çekti?
7 Temmuz günü internet sitelerine, ertesi gün de gazetelere bir haber düşmüştü... Habere göre, 6 Temmuz akşamı hava karardıktan sonra, PKK’lı teröristler Tunceli-Erzincan karayolunu kesmişlerdi... Araçlardan indirdikleri 150 civarındaki kişiyi silah tehdidiyle etkisiz hâle getiren teröristler, önce kimlik kontrolü, ardından da propaganda yapmışlardı...
Tunceli 4. Jandarma Tugay Komutanlığı ekipleri hava destekli operasyon başlatınca, teröristler diğer araçları bırakıp, 5 tırı ateşe vererek bölgeden uzaklaşmışlardı...
Haberin buraya kadar olan kısmı bütün medyada hemen hemen aynıydı ve maalesef ‘sıradan’ sayılabilirdi... Fakat söz konusu haberde, önceki yol kesmelerden farklı ilginç bir ayrıntı vardı... Medyanın kullandığı dille aktarırsak, bugüne kadar hep ‘yol kesildi’ haberleri gelirken, bu defa haberle birlikte fotoğrafları da gelmişti!...
Fotoğraflar, PKK adına adeta albüm niteliğindeydi... Yolcularla sohbet eden son derecece rahat görünümlü, güleç yüzlü, kızlı erkekli militanlar... Bölgedeki sözde alan hâkimiyetini ve psikolojik üstünlüğü vurgulamaya yönelik, propaganda amaçlı kareler...
Daha önceki yol kesmelerin böyle fotoğrafları yoktu, bu nereden çıktı diye meraklanmayalım... Yine medyanın ezici çoğunluğunun ortak ağzına göre, fotoğraflar araçların içinde bulunan bir yolcu tarafından ‘güvenlik güçlerine yardımcı olmak’ amacıyla çekilmiş!..
Olayın üzerinden onbeş gün geçti neredeyse... Bu ‘yardımcı kahraman’ı hâlâ öğrenemedik... Öğrenemeyeceğiz. çünkü böyle birisi yok... Karanlığın bastığı saatlerde, yakın mesafeden ancak flaş eşliğinde alınabilecek bu fotoğrafları çeken de, servise koyan da PKK’ydı!.. Üzerine atlayan da Türkiye medyasıydı tabii!..
Fotoğraflar neredeyse bütün gazetelerin internet arşivinde duruyor... Konuyla ilgili az buçuk bilgisi olan, bunların araç içindeki bir yolcu tarafından çekilmiş olamayacağını anlar... Beş değişik mekânda çekilmiş fotoğraflardan söz ediyoruz... Aynı mekân görüntüleri, farklı açılardan çekilmiş... Araç içinden filan tamamen palavra... Ayrıca bazı karelerdeki gölgelerden anlaşılacağı üzere kesinlikle flaş kullanılmış...
Yani ‘güvenlik güçlerine yardımcı olmak isteyen kahraman’ımız, görüntüleri araç içinden almamış, flaş yardımıyla geze geze çekim yapmış...
Bunu konuyla ilgisi olmayan sıradan bir vatandaş çözemeyebilir... Ya işi bu olan medya bu oyunu niye çözememiş olabilir? Ertesi gün gazetelerinde bu haberi, bahsettiğimiz fotoğraflar eşliğinde, ‘ağır mağlûbiyet’ havası çağrıştıran başlıklarla veren gazetelere ne demeli? Art niyet mi, aptallık mı sorusunu sorma hakkını saklı tutarak, bu yayıncılığın terörizmin ‘psikolojik üstünlük’ sağlama çabasına omuz verdiğini görmek gerekiyor...
Demek ki, esas kesilen yol değil, medyanın idrakiymiş!...
***
Türkiye Cumhuriyeti devleti, sahada terörle mücadelede son on yılın en parlak dönemini yaşıyor aslında... Bunun en önemli ispatlarından birisi PKK’nın kendi internet sitesidir... PKK, bu sitede, ‘Şehitlerimiz’sekmesi altında, sözde şehitlerini yayınlıyor... Ölen teröristin PKK bayrağı altında çekilmiş vesikalık resmi, asıl adı, kod adı, doğum yeri, doğum tarihi, örgüte katılma tarihi, sözde şehit olduğu yer ve tarihi yer alıyor...
Sadece buraya göz gezdirdiğinizde bile şu tablo ortaya çıkıyor: İlk altı aylar baz alındığında PKK son on yıl içinde en büyük kaybını 2012’de vermiş... 2012’nin ilk altı ayında öldürülen terörist sayısı, 2011’de öldürülenlerin neredeyse tamamına yakın... Buna örgütün bazı ölümleri gizleyebileceği gerçeğini de katarsak, sahadaki durum çok daha iyi anlaşılmış olacaktır... Ayrıca Uludere üzerinde koparılan yaygaraların bu mücadeleye vurduğu geçici sekteyi de hesaplarsak, sahadaki mücadelenin kimin lehine geliştiği daha da belirginleşecektir...
Bunları yazarken, ölümlerden keyif aldığımız gibi bir anlam çıkmasın... Keşke bütün bunları hiç yaşamıyor, bu ülke için, ortak gelecek için kardeşçe aynı hedefe vuruyor olsaydık...
(Konuya Pazartesi devam edeceğiz)