O 'dost' kimdi gerçekten?
Dost, kendisinden emin olunandır… "Şu tepenin ardında düşman var" dediğinde hiç şüphe etmeden inanılandır…
***
Dost, bir tehlike sezdiğinde araba devrilmeden yol göstermeye çalışandır… Yaklaşan tehlikeyi önceden bildirerek, dostunun geleceği doğru kurgulamasına yardımcı olandır, tuzaklardan, ateşlerden uzak tutmaya gayret edendir…
***
Dost, 'iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma' konusunda tereddüt göstermeyendir…
***
Dost, göz boyamayan, ayağı yerden kesmeyen, dosdoğru şahitlik eden, dostuna hayal dünyası pazarlamak yerine onun gerçek dünyanın sıkıntı ve tuzaklarına karşı tedbirli olmasını sağlayandır…
***
Dost, dünya nimetlerini paylaşırken necis sofralara kurulan değil, ahiret kardeşliğini esas alandır…
***
Dost, kolaylaştırandır, beklenendir, tebessümüyle ferahlatandır, göğüs gerendir, kardeşliğinden şüphe edilmeyendir, hesapsızlığı bilinendir, bahşeden değil seve seve yok sayandır, artanından değil, sevdiğinden verendir…
***
Dost, başa bir bela geldiğinde "Ben satıcı değilim, içiciyim" diyerek başkalarını satıp sıyrılacak karaktere sahip olmak yerine, dostu için taşın altına bütün vücudunu sokabilendir…
***
Dost, dostunun yanlışına yanlış, düşmanın doğrusuna da doğru diyebilendir…
***
Gerçek dost, sadece varlığı değil, esasında yokluğu paylaşabilendir…
***
Dost, dostun yüzünü gördüğünde, ona çıkarılmamış hazineleri, paylaşılmayı bekleyen nimetleri, dünyaya ait kiri ve pası, nefreti, entrikayı değil, inanılan ortak değerleri, ikinci ele düşmemiş idealleri, üzerine kir düşmemiş ülküleri hatırlatandır…
***
Ne güzel söylemiş Nurettin Topçu: "Menfaat yaşamak, ahlâk ise yaşatmak ister. İkisi bir arada barınamazlar…" Dost, kırma pahasına da olsa ikinciyi dayatandır…
***
Dost, borsada karşılığı olan değerleri değil, 'hesap günü' karşılığı olan değerleri esas alan ve ilişkisini buna göre düzenleyendir…
***
"İnsan fikre dost olunca, tarihe, coğrafyaya, ormana da dost olur, ağaca da dost olur" diyen Fethi Gemuhluoğlu'nun altını çizdiği gibi, dost önce fikre dost olandır…
***
İlahî emirdeki gibi: "O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar birbirine düşman olurlar..." (Zuhruf, 67)
İşte 'o gün'ün dostları olmak… 'O gün'ün dostları kalmak… 'O gün' gelince, evvelce dost görünenlerin düşmanlaşmasına şahit olmak…
***
Not: Lüzumu üzerine bir tekrar ve hatırlatma oldu… 'Altını olanın kuralları koyduğu bu dünya'da dostunu, haklıdan değil, arsızdan, namussuzdan, yolsuzdan seçen herkese gelsin!.. İş işten geçtikten sonra haklı çıkmanın pek anlamı olmuyor tabii!..