Nutuk'ta karıştırıcılar
ABD'sinden, Rusya'sından, İngiliz'inden, Fransız'ından... gına geldi...
Şuna kesinkes inanmaya başladım... El-Kaide'si, IŞİD'i, Eş-Şebab'ı, Boko Haram'ı, İslâm adına İslâm dışı faaliyet gösteren ne kadar eli kanlı örgüt varsa bunların üreticileri onlar. Nerede karışıklık çıkarmak istiyorlar, bir bakıyorsunuz, örgüt türetiyorlar... Sonra o örgütlerle mücadele edeceğiz, deyip, ülkelerin topraklarına giriyorlar. O kadar acımasızlar ki... örgüt bahanesiyle halkı katlediyorlar.
Yazdıklarıma isterseniz komplo teorisi deyin. Hâdiselerin seyrine bakıyorum, başka izah getiremiyorum.
Bütün çabalarına rağmen Türkiye'nin içini istedikleri gibi karıştıramadılar. Dev-Genç'ini çıkardılar, PKK'sını çıkardılar, bir sürü harf yığını örgütü başımıza musallat ettiler ama bütün saldırıları mevzi kaldı. Allah'a çok şükür hepsinin üstesinden geldik, geliyoruz.
Niye? Mayamız sağlam. Maya bozulursa, bir daha belimizi doğrultamayız. Şu zamanda, Kurtuluş Savaşı'nı başlatan M. Kemal'e saldırdıkça saldırıyorlar. Biraz akılları olsa, biraz izanları olsa "Biz ne yapıyoruz!" derler. Her şeyi tartışabilirsiniz ama bir şeyi tartışamazsınız: Millî Mücadele'yi!
Mustafa Kemal, Nutuk'ta, daha başta, İngiliz ve Amerikan himayesi isteyenleri açıklar:
"İstanbul'da mühim addolunacak teşebbüslerden biri 'İngiliz Muhipler Cemiyeti' idi. Bu isimden, İngilizlere muhip olanların teşkil ettiği bir cemiyet anlaşılmasın! Bence, bu cemiyeti teşkil edenler, kendi şahıslarını ve menfaat-i şahsiyelerini sevenler ve şahıslarıyla menfaatlerinin masûniyet-i çaresini Lloyd George hükûmeti marifetiyle İngiliz himayesini teminde arayanlardır. Bu bedbahtların, İngiltere Devleti'nin, kül hâlinde, bir Osmanlı devleti muhafaza ve himaye etmek emelinde olup olamayacağını, bir defa mülâhaza edip etmedikleri câ-yı teemmüldür.
Bu cemiyete intisap edenlerin başında Osmanlı padişahı ve halife-i rû-yi zemin unvanını taşıyan Vahîdeddin, Damad Ferid Paşa, Dâhiliye Nezâreti'ni işgal eden Ali Kemal, Âdil ve Mehmed Ali Beyler ve Said Molla bulunuyordu. Cemiyette İngiliz milletine mensup bazı sergüzeşt-cûlar da vardı. Meselâ Rahip Frew gibi. Ve muamelât ve icrââttan anlaşıldığına göre, cemiyetin reisi Rahip Frew idi.
Bu cemiyetin iki cephe ve mahiyeti vardı. Biri alenî cephesi ve medenî teşebbüsâtla, İngiliz himayesini talep ve temine matûf mahiyeti idi. Diğeri hafî ciheti idi. Asıl faaliyet bu cihette idi. Memleket dâhilinde teşkilât yaparak isyan ve ihtilâl çıkarmak, şuur-ı millîyi felce uğratmak, ecnebî müdahalesini teshîl etmek gibi hâinâne teşebbüsât, cemiyetin bu hafî kolu tarafından idare edilmekte idi. Said Molla'nın cemiyetin alenî teşebbüsâtında olduğu gibi hafî cihetinde de ondan daha ziyade (rolör) olduğu görülecektir. Bu cemiyet hakkında söylediklerim, sırası geldikçe vereceğim izahat ve icabında irâe edeceğim vesâikle daha vâzıh anlaşılacaktır.
İstanbul'da bir kısım ricâl ve nisvânda; halâs-ı hakikînin Amerika mandasını talep ve teminde olduğu kanaatinde bulunuyorlardı. Bu kanaatte bulunanlar fikirlerinde çok ısrar ettiler, isabet-i mutlakanın nokta-i nazarlarının tervîcinde olduğunu ispata çok çalıştılar. Bu hususta da sırası gelince bazı izahat vereceğim." (Nutuk, 1927, s. 8-9).
ABD Başkanı Trump bir mafya babası... Bir devlet adamı "Ekonominizi mahvederiz!" der mi?
Mustafa Kemal'in, Millî Mücadele'yi hangi şartlarda başlattığını idrak edersek, en zor zamanımızda içimize bir umut doğacağını unutmayalım.