Atatürk sinemada erkek ve kadınları nasıl birleştirdi?

1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı…



1923
İzmir

Tan Sineması sahibi Cemil Bey, karısı Sabahat Hanım ile aşağı kapıya indi. Birden Mustafa Kemal ile Latife Hanım’ın bindiği otomobilin sinema kapısına yanaştığını gördüler. Halk, sevgiden bir çember olup onları sarmıştı. Arabadan inemiyor, yerlerinden kımıldayamıyorlardı. Sonunda yaverlerin, polislerin yardımı ile otomobilin kapısı açıldı.

Zorlukla halkın arasından geçip içeri girdi. Sabahat Hanım daha önce, Latife Hanım’ı salona alabilmişti.

Latife Hanım’ın babası, kız kardeşleri, akrabadan birkaç kadın ve birkaç erkek, Maarif Müdürü Vasıf Bey ve karısı Meliha Hanım, Mustafa Kemal’in korumaları olan Karadenizli askerler, kalabalık bir seyirci grubu oluşturuyorlardı.

Sabahat Hanım “Ne zaman emrederseniz gösterebiliriz, biz hazırız” dedi.

“Dışarıdaki halkı içeri almayacak mısınız?” diye sordu.

Cemil Bey yanıtladı:

“Rahatsız olmamanız için almadık, emrederseniz hemen alırız.”

“Girmeleri size zarar verir mi?”

“Ne münasebet efendim, şimdi aşağı salona alırız.”

Cemil Bey aşağı gidip kapıları halka açtırdı. Halk bir anda içeri doluştu. Ortadan bir perde ile bölünen salonun kadınlar bir tarafına, erkekler de diğer kısmına yerleşti. Herkes perdeyi arkalarında bırakmış, yüzlerini, Paşa’ya çevirmişti. Halka eğilip seslendi:

“Sinema burada değil, perdede oynayacak, oraya dönün” diyerek gülümsedi.

Bir ses yükseldi:

“Sinemayı ne edeceğiz, biz seni görmek istiyoruz!” diye bağırdı. O söz alkışlanırken Paşa, Cemil Bey’e sordu:

“Niçin erkek kadın ayrı oturuyorlar, bunu siz mi istediniz?”

“Hayır efendim, belediye mecbur ediyormuş. Emrederseniz kaldırtalım.”

Cevat Abbas’a döndü:

“Yaver Muzaffer (Kılıç), muhafızlarla inip perdeyi ortadan kaldırsın” diye emretti.

Kuvvetli eller bir anda, telin üzerine gerilen bezleri söküp attı. Halk, olanları ürkek gözlerle izliyor, yerlerinden kımıldamıyor, herkes birbirine bakıyordu. Cemil Bey’in sesi duyuldu:

“Şimdi istediğiniz tarafta oturur, ailelerinizin yanına gidebilirsiniz.”

Küçük bir dalgalanma oldu, bir kısım erkekler, kadınlar tarafına geldi, eşi çocuklarıyla birleşti, onları diğerleri takip etti.

Film başladı. Adı: Şarlo İdama Mahkum, idi…

17 Şubat 1923 günü İktisat Kongresi toplanacaktı. Savaştan yeni çıkılmasına rağmen kollar çoktan sıvanmış, ülke insanları yaralarını hızla sarıyordu.
...
2 Şubat 1923 Cuma

Halk ile görüşmek ve serbest şekilde sohbet etmek için bir konferans vermeye karar vermişti. Konferansın düzenlenmesine kadınlar önayak olmuştu. 

Herkes pür dikkat kesilmişti. İlk kez böyle bir şey yaşanıyordu. Gazi soruları not etti. Dinleyicilerin hemen hemen yarısını kadınlar oluşturuyordu.

Kadınlar da birçok sorular sordular. İzmir
Kız Lisesi Müdiresi hanım, öğretmen Melahat Hanım ve İzmir Kız Öğretmen Okulu Edebiyat öğretmeni Nuriye Hanım’ın aralarında olduğu on dokuz kişi tarafından otuzu aşkın soru soruldu.
“Bu büyük inkılap hareketinde kadınlığın hareket hattı nasıl olmalıdır?” sorusu ile tesettür meselesi hakkındaki soruya cevap verirken şunlara değindi:

“Şuna kani olmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir...


Kaynak:
Yaşar Gürsoy, Devrimi Kadınlar Yapar-Atatürk’ün Öncü Kadınları
Ses dergisi, 22 Aralık 1973.

Yazarın Diğer Yazıları