Neyin üstünlüğü mü?
Neyin üstünlüğü mü? Türklerin neyi mi fazla? Bak sana göstereyim. Bugünü mü anlatayım, geçmişi mi? Haydi bugünden başlayalım. Türkler tam yedi bağımsız devlete sahip. En batıdaki sınır Meriç Nehri’ne dayanıyor. En doğudaki sınır ise Altay Dağları eteklerinde. Ondan ötede Çin var, Moğolistan var. Bağımsız Türk devletlerinin sınırları kuzeyde Sibirya içlerine uzanıyor, güneyde Kıbrıs adasının ortasına. Hazar Denizi’nin bütün doğu ve kuzey sınırları ile batı kıyılarının bir kısmı Türklere ait. Hazar sanki bir Türk gölü. Ve bu coğrafyada 120 milyona yakın Türk yaşıyor. Federe olan devletler ve özerk bölgelerle birlikte dünyada 200 milyon Türk var.
Şimdi bir de tarihe bakalım. Tarihe bakalım, çünkü bir millet hakkında hüküm verirken tarihe adımını attığı dönemden bugüne kadar neler yapmış, ona bakmak gerekir. Objektif ve tarafsız bir yargıya ancak böyle varılır.
Burada bütün bir tarihi anlatacak değilim. Sana sadece ikinci bin yıla ait birkaç tarih verecek ve birkaç manzara göstereceğim.
1040 tarihinde ne oldu biliyor musun? Genç bir Türk gücü ile toprakları Afganistan’dan Hindistan içlerine uzanan büyük bir Türk devleti karşılaştı. Dandanakan’da. Bu savaştaki galibiyetle birlikte Selçuklu Oğuz Türkleri Maveraünnehir’e, Horasan’a ve az sonra İran’a hâkim olup büyük bir devlet kurdular. 1050’lerde koskoca Abbasi Devleti’ni himayeleri altına aldılar. Ve 1071. Bu taze güç ile o zamanki dünyanın en eski ve büyük gücü Malazgirt’te karşılaştı. Malazgirt demek Selçuklu Türk Devleti’nin dünyanın bir numaralı gücü hâline gelmesi demektir. Birkaç yılda Marmara kıyılarına ulaştılar. 1072-1092 tarihlerinde Melikşah bir dünya imparatoruydu. Devletin sınırları Anadolu ortalarından Asya içlerine uzanıyordu ve Abbasiler bu devletin himayesindeydi. Selçuklu üstünlüğü 1040’tan 1240’lara kadar tam 200 yıl sürdü.
Cengiz’in torunu Batu Han tarafından 1241’de kurulan Altınordu Devleti kısa zamanda Türkleşti ve neredeyse Sovyet topraklarına yakın Avrasya coğrafyasını 250 yıldan fazla idare etti. 1370’te Çağatay Hanlığı’nın başına geçen Temür Beğ, 1405’te Çin seferi sırasında öldüğü zaman büyük bir cihan devletine sahip bulunuyordu. Devletinin toprakları İzmir’den Çin sınırlarına ulaşıyordu. Bugünkü Afganistan topraklarında bulunan devlet merkezi Herat, 1400’lerin ilk yarısında dünyanın en güçlü siyasi, ekonomik ve kültürel merkeziydi. Ali Şir Nevayi bütün Türk ülkelerinde okunan Türkçe şiirlerini bu merkezde kaleme aldı.
1400’lerin ikinci yarısında üstünlük Doğu Türklerinden Batı Türklerine geçti. 1453’ten sonra cihanın merkezi artık Herat değil İstanbul idi. 1481’de Fatih Sultan Mehmet öldüğü zaman Osmanlı Türk devletinin sınırları bugünkü Hırvatistan’dan ve Bükreş’in kuzeyinden Doğu Anadolu sınırlarına ulaşıyordu. Artık Karadeniz bir Türk gölüydü ve Karadeniz’in kuzeyinde, şimdiki Rusya ve Ukrayna topraklarının bir kısmında yayılmış bulunan Kırım Hanlığı da Osmanlı topraklarına bağlanmıştı. Doğu Anadolu ile bugünkü İran’ın batısında ve Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmında bir başka Türk gücü olan Akkoyunlular; Güneydoğu Anadolu’nun bir bölümü ile Suriye ve Mısır’da ise yine bir Türk devleti, Kıpçak Türk Devleti (Memlükler) bulunuyordu.
Simdi bak, 1566’da Kanuni öldüğü zaman Türk’ün topraklarını gör. Osmanlı, Macaristan ve Basarabya’ya (bugünkü Moldova) da sahip olmuştu. Mısır ve Suudi Arabistan daha Yavuz zamanında alınmıştı. Afrika’nın kuzeyi, Fas’a kadar Osmanlıların elindeydi. Doğu Afrika’da Osmanlı bugünkü Eritre, Somali ve Habeşistan içlerine kadar uzanıyordu. Öte yandan Bağdat da alınmış ve sınırlar Basra Körfezi’ne uzanmıştı. Yani Orta Avrupa’dan Basra Körfezi ile Hint Okyanusu’na, Ukrayna içlerinden Sahra Çölü ile Afrika ortalarına uzanan bir güç. İran’da Safeviler, Orta Asya’da Şibaniler, Afganistan’dan Hindistan içlerine Babürlüler de yine Türk. Yüzlerce yıl dünya gücü olarak yaşamış olan Türk’ün mukayese edilebileceği millet sayısı bir düzineyi geçmez.
Fakat bir konuda sen haklısın. “Kes sesini, kimsiniz be, utanın be” diye yüzlerine bağırdığın o insanların senden hiçbir fazlalığı yok.