New ımperıalısm

19. Yüzyılda Batılılar Afrika ve Uzak Asya’da sömürgecilik yaparken sömürü düzenini meşrulaştırmak için bu ülkelere medeniyet götürdüklerini söylerlerdi. 21.Yüzyılda ise demokrasi ve insan hakları götürdüklerini iddia ederek 19. Yüzyılda ne yapıyorsa bu gün de aynı davranışları tekrar etmektedirler. Yani sömürge halklarının yer altı ve yer üstü zenginliklerine el koymaya devam etmektedirler. Batılı bazı namuslu gazeteci ve aydınlar Arap ülkelerindeki son olayları özellikle Fransa’nın da katılımıyla planlanmış çirkin bir “Yeni-Emperyalizm” olarak tarif etmektedirler. Gerçekten de Tunus, Mısır ve Libya’daki diktatörler yaklaşık kırk yıldan beri varlar, niçin bu gün fark edildiler ve niçin sadece batılılar müdahale etmektedirler ve sırada hangi ülkeler var? Afganistan 2001’den, Irak da 2003’ten beri bunların kontrolünde; bunların dediğine inanırsak bu iki ülke de, şu anda özgürlüklerin yaşandığı ülkeler olması gerekirdi. Ama bilindiği gibi her iki ülkede de demokrasi olmadığı gibi istikrarı da sağlayamamışlardır. Ancak batılılar özellikle Irak’ta sömürü düzenini kurmuşlardır, zaten amaçları da buydu.1999’da batılılar Yugoslavya’ya da askeri müdahale yaptılar aynı şekilde. Kosova’da askerleri var ama Arap ülkelerinden daha farklı davranmaktadırlar niçin acaba? Şimdi hemen akla onların petrol ve gazının olmadığı gelir. İsveç ve Norveç’te petrol ve gaz var ama herhangi bir komplo ve operasyon görmüyoruz. Orada da azınlıklar var, onlar da kışkırtılıp müdahale etme bahanesi yaratılabilir ama öyle yapmıyorlar, paralarını verip petrolünü alıyorlar.
Birleşmiş Milletler senedinin 7. Maddesinin 2. Fıkrası bir ülkenin iç işlerine karışmama ilkesini garanti altına almaktadır. Ülke içindeki ayaklanmalara bırakınız destek vermeyi bu ayaklanmaları meşru kabul etmemektedir. Zira hükümetlerin kendilerini meşru sayarak ayaklanmaları gayrı meşru kabul etmektedir. Ciddi bir insan hakları ihlali ve iktidarın sebepsiz bir saldırısı olursa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin oy birliği ile müdahale kararı alması ve çok uluslu bir gücün Birleşmiş Milletler denetiminde müdahale etmesi ve sorunu çözüp çıkması gerekir. Oysaki Amerika ve İngiltere kendilerinin ticari ve politik ilişkilere sahip olduğu, kendilerinin de meşru sayarak anlaşmalar yaptığı bu ülkelerde halkı el altından ayaklandırıp bunu bahane ederek askeri müdahaleler yapıp egemenlikleri altına almakta ve kaynaklarını sömürmektedirler. Arap ülkelerindeki dikta rejimlerin aynısından dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunmaktadır. Latin Amerika, Uzak Asya, Orta Asya ve Kafkaslarda bulunmaktadır. Örneğin Kuzey Kore’nin komünist iktidarı halkını inim inim inletmekte, hiçbir temel özgürlükten yararlanmalarına izin vermemekte ve üstelik Kore hükümeti İran gibi ülkelere yüksek silah teknolojileri satarak uluslar arası barışı da tehdit etmektedir, ama Çin’in himayesinde olduğu için Anglo-Sakson grubu ABD ve İngiltere Kuzey Kore’ye dokunamamaktadır.
1948’den bu tarafa Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi İsrail ile ilgili yüzlerce karar almıştır. Ancak hiçbir ciddi yaptırım uygulanmamıştır. Bu nasıl uluslar arası hukuk, bu nasıl ahlak ve bu nasıl adalettir. Hiç şüphe yoktur ki Arap halkları özgür değil, demokrasi, adalet, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı gibi değerlere sahip değiller ve bunlara sahip olmak onların da hakkıdır. Ancak sana özgürlük getirdim boş dönmemek için petrol ve gazını alıyorum deme hakları ve hukukları yoktur. Bu oyunu batılılar asırlardır oynamaktadırlar. Bu günün uluslar arası aktörleri olan Çin ve Rusya da çekimser kalarak bu emperyalistlerin hukuk ve ahlak dışı davranışlarını BM kararıyla meşrulaştırmaktadırlar. Bana ve benim nüfuzum altında olanlara dokunma, sahipsiz ve güçsüz olanlara özgürlük numarası çekerek sömürebilirsin. Bunun adı yeni yüzyılda yeni sömürüdür. Birleşmiş Milletler aynen Birinci Dünya Savaşından sonra kurulan Milletler Cemiyeti gibi meşruluğunu yitirmiştir. Daha adil olabilecek ve Güvenlik Konseyinin daimi üyelerinin olmadığı yeni bir anlayışla yeni bir dünya örgütü kurulmalıdır. Aksi takdirde Amerikan ve İngiliz sömürü politikalarını meşrulaştıran bir örgüt olmaya devam edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları