Neredesin ey akıl?

Neredesin ey akıl?

"MHP, için için fokurduyor" diyerek partinin kaynadığını söylemiştim.

Başta Genel Başkan adaylarından Ümit Özdağ olmak üzere beş milletvekili Meclis'te "Başkanlık sistemi"ne "Hayır" oyu vereceklerini açıklamışlardı. Ümit Özdağ bu yüzden MHP'den ihraç edildi.

Fakat...

Mahkeme kararı ile partiye dönecek, o başka...

Ümit Özdağ gerçek bir MHP'lidir...

Onu camiadan atmak Devlet Bahçeli'nin gücünü aşar. Yaşanan olay geçicidir.

Ümit Özdağ "MHP demek, Türk Milleti için umut demektir" diyerek yaşanan krizi aşacaklarını söylüyor.

* * *

Genel Başkan adaylarından Meral Akşener de MHP'den ihraç edildi ama mücadelesine devam ediyor... Yarıda bıraktığı yurt gezilerine başladı. Her yerde Devlet Bahçeli'den daha fazla ilgi görüyor.

Meral Akşener'in hedefi büyük, sloganı "Tek başına iktidar"

Genel Başkan adaylarından Sinan Oğan da Devlet Bahçeli tarafından MHP'den atılmış ama mahkeme kararıyla geri dönmüştü. O da, Bahçeli'nin eskiden "Başkanlık" hakkında yaptığı sert açıklamaları hatırlatarak:

 "O sözlerin altına imzamı atarım. Şimdi bu akıl almaz değişiklik neden?" diye soruyor.

* * *

"Davamız için başkanlığa hayır" diyen MHP'nin 1980 öncesi 6 milletvekili imzaladıkları ortak bildiri ile Genel Başkan Devlet Bahçeli'yi uyardı.

"Başkanlık üzerinden Türkiye'yi dönüştürme projesine izin verilmemelidir" çağrısında bulunan 6 yurtsever parlamenter şunlar: Agâh Oktay Güner, Sadi Somuncuoğlu, A. Fuat Eyüboğlu, Mehmet Doğan, Servet Bora ve Tahir Şaşmaz. Bu eski milletvekilleri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi aklıselime davet ediyor!

Rahmi Turan Sözcü

***

Yama

------

Bahçeli MHP'yi AKP'ye yamarken, "Başkan yardımcısı" beklentisi ile, bitmenin eşiğinden dönen siyasi hayatını uzatıyor ve kendi sözleriyle "diktatöryal yönetimde" şan ve şöhret unvanı (!) kapısını aralıyor!

Orhan Bursalı Cumhuriyet

***

Bitse de gitsek

------

Perşembe günü Başbakan Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli buluştu. Arkasından basının karşısına geçip "anlaştık" dediler.

Basın toplantısını televizyondan izledim. İkisi de huzursuzdu. Yaptıkları işe inanmayan bir halleri vardı.

Sanki "İpimizi kendi ellerimizle çekiyoruz" der gibiydiler.

Başbakan Binali Yıldırım başbakanlıktan vazgeçiyordu. Bahçeli de sanki hayatının en büyük hatasını yapıyor havasındaydı. "Basın toplantısı bir an önce bitse de gitsek" modundalardı.

"İyi bir iş yapıyor" heyecanı içinde değillerdi. Basın toplantısını izlerken yanımda bulunan eski milletvekili, "Bu işi zorla yaptıkları o kadar belli ki" dedi.

Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek?

İsmet Özçelik Aydınlık

***

Şaşkınlık rejimi...

-------

Başkanlık rejimini öngören anayasa değişikliği tasarısının bu hafta Meclis'e sevk edileceği bildirildi. Ana hatları belli olan model çok açık bir "sınırsız yetkili tek adam sistemi"dir. Cumhurbaşkanı aynı zamanda parti başkanı olacaktır. Başkanın partisi muhalefette kalırsa unvanı "Muhalefet lideri ve cumhurbaşkanı" gibi garip bir unvan olacak? Öyle olmaması için başkan adayı halktan partisini çoğunluk yapacak kadar çok oy isteyecek, bu istek karşılık bulacaktır. Taraflı başkan bütün halkın değil partisine oy verenlerin başkanı olacak ama bütün halkı bağlayan kararlar alacaktır. Gariplikler sayısızdır.

Bu hafta Meclis'e gelecek olan tasarı önce Anayasa Komisyonu'nda görüşülecek. AKP çoğunluktaki parti. CHP azınlıkta. Ne yapabilir?

Milli Merkez adlı topluluğun Genel Sekreteri Haluk Dural şu önemli öneriyi yapıyor:

"CHP, anayasa değişikliği konusunda Anayasa Komisyonu ve Genel Kurul çalışmalarına katılmamalıdır.

CHP bu tasarının kanunlaşmasına, tartışmalara katılarak meşruiyet kazandırmamalıdır. Böyle bir tasarıyı CHP'nin az sayıdaki milletvekili ile engellemesi mümkün değildir. Eğer tartışmalara katılırlarsa, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde R. Tayyip Erdoğan her zaman olduğu gibi, 'Tasarı bütün partilerin katılımıyla demokratik şekilde tartışıldı, ancak milli irade böyle tecelli etti' diyecek ve CHP bu katılımıyla iktidara yardım etmiş olacaktır."

Melih Aşık Milliyet

***

 

Hedefin "Büyük Kürdistan" olmadığını kim garanti ediyor?

--------

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin bize dost olduğunu sanmak gibi büyük bir yanılgının sonucu IKBY'nin "bağımsız ve çok büyük bir Kürt devletine dönüşeceği" ortaya çıkıyor.

 Aylar önce birkaç kez yazdım, Barzani IKBY sınırlarını tahminlerin ötesinde genişlettiklerini açıklamış, "Musul ve çevresi dahil olmak üzere" IŞİD'den aldığımız bölgeleri terk etmeyeceğiz demişti. Biz "Irak'la Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız" söylemlerini sürdürürken dün yeğeni Şirvan Barzani; Başkan Mesut Barzani'nin Bağdat yönetimiyle toplantı yaptığını, Musul'un IŞİD'den kurtarılmasının ardından bağımsız bir Kürt devleti kurulması teklifine Irak'ın "neden olmasın" cevabını verdiğini açıkladı.

***

 

Aynı sıralarda Donald Trump'ın Yardımcısı Pence "Terörle mücadelede ABD'nin Kürt bölgesine ve peşmergeye yardımının süreceğini" açıklıyordu. Görüldüğü gibi, umduğumuzun tersine Trump'ın Orta Doğu politikası Hillary Clinton'ın "yapacağım" dediğinden farklı değil.

 Aynı desteğin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye'de PYD-PKK'ya verileceği, TSK'nın ÖSO ile (her ne kadar "Suriye'ye girişimizin nedeni Esad'ı indirmek" sözüyle hata yapılmışsa da) IŞİD ve PYD'ye karşı yürüttüğümüz Fırat Kalkanı operasyonunda yalnız bırakılmamızdan anlaşılıyor.

 Bunun sonucunda Suriye ve Irak'ta Barzani önderliğinde aynı hedefe yürümeyeceklerini kim garanti ediyor?..

Güngör Mengi Vatan

***

Uluslararası guguk

-------

İsrail ile Türkiye anlaşınca...

"Mavi Marmara davası" düşmüş.

İki devlet anlaşınca...

Suç ortadan kalkmış oldu yani.

Bu nasıl hukuk, bu nasıl adalet, benim aklım ermedi.

Ahmet Hakan Hürriyet

Ercan Akyol Milliyet