Nerede bu devlet!..
Hakkari Yüksekova’da komutanlarımızı taşıyan helikopterin bölücü teröristler tarafından vurulduğunun açıklandığı gün BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklamaya bir kez daha dikkat kesilin!.
Selahattin Demirtaş, Hükümet ile sürdürdükleri müzakerede yeni gelinen aşamayı şöyle dile getiriyor;
“Çözüm sürecinin ikinci aşamasını gerçekleştirdik devlet bunu önümüzdeki hafta açıklayacak”
Yani; Hükümet’in dışında devlet de mi bir açıklama yapacak?
Bu şart en son Kandil haini Murat Karayılan’ın yaptığı “Devlet süreci sabote ediyor. Biz üzerimize düşeni yaptık ama böyle tek ayakla gitmez” sözleriyle birlikte hatırlayalım.
Bu sözlerle kendi aklına göre Karayılan, hükümete can simidi uzatıyordu.
Aslında şikayet AKP Hükümetinden değil devlettendi. “Sabotaj”ın kaynağı Hükümet değil de devletmiş!..
Yani; Hükümet yapacağını yapacak da devlet tökezletiyor..
Bunları peş peşe dizince ve hainlerin ısrarla yaptığı devlet vurgulamasından sonra adamın aklına şu sorular düşüyor;
* Acaba Hükümet sürecin ilerlemesi için devlet adına bazı kurumların açıklama yapacağı ve harekete geçeceği konusunda terör örgütüne yeni sözler mi verdi?..
* Bugüne kadar sözde çekilme sürecini sessizce izleyen Genelkurmay önce teröristlerin askerin üs olarak kullandığı bir bölgeyi ele geçirdiği, valilerin operasyonlara izin vermediği haberlerini basına sızdırarak ardından da komutanları taşıyan helikopterin teröristlerce vurulduğu haberini kendi internet sitesinden duyurarak gard mı aldı?
* Bu soruyu biraz daha açalım; Hükümet teröristlerin istediği adımların atılabilmesi için Genelkurmay’a yeni bir öneri paketi mi sundu da Karargah bugüne kadar “süreci sessizce izliyorlar” eleştirilerine karşı “bak aslında işler öyle değil” fotoğrafını kamuoyuna servis etmek zorunda kaldı?
Terör örgütü ve sivil uzantıları, Hükümet her isteklerine boyun eğmesine rağmen yaptıkları bu “devlet” zorlamasının altında neler gizli?
Acaba, süreç devletin hangi organında tıkandı kaldı da istenen hızda ilerlenemiyor?
Görüşmelerde iktidar sözcülerinin kapalı kapılar ardında “sürecin ağır işlemesinden” dolayı devletin bazı kurumlarından şikayet ettikleri bilinen gerçek. Buradaki iktidar-PKK-BDP işbirliğine biraz daha ışık tutalım;
Daha neler diyor Selahattin Demirtaş?
“İktidar partisi AKP değil Hükümet ile görüştük. İki eş başkan ve grup başkan vekilimizle heyetler arası resmi bir görüşmeydi. Süreçle ilgili ne yapabileceğimizi görüştük, tartıştık. İkinci aşamanın ilk resmi görüşmesi oldu.”
Buradaki “resmi” sözcüğünün de altını çiziyorum. Adamlar görüşmeyi nasıl bir kimliğe büründürüyor görüyor musunuz?..
Hükümetler arası görüşme!..
Sanki bir tarafta kendi devleti ile bütünleşmiş BDP Hükümeti(etkin ve tehditler yağdıran konumunda) diğer tarafta da tehdit edilen ve kendi devletine söz geçiremeyen AKP Hükümeti!..
Vah..Vah.. Vah..
Demirtaş’ın tüm söylediklerinin satır aralarını daha dikkatle okursanız, adamların Hükümetten istediklerini garantiye aldığını fakat “süreç ağır işliyor” sıkıntısının devlettin direncinden kaynaklandığını kolayca anlıyoruz.
Peki!.. AKP iktidarı bu devlet direnişini en kestirmeden nasıl aşar?
Kendim sordum ama cevabı zor bir soru.
Kişisel tahminim; HSYK’dan..
Önümüzdeki günlerde HSYK, Silivri tutukları ile Diyarbakır tutuklarının takasına yol veren bir karar veya açıklamaya imza atarsa hiç şaşmam.
Bu yol Öcalan’ın salıverilmesine kadar gider.
Bir daha düşünün!..
Terör örgütünün komutanları taşıyan bir helikopteri bilmesi ve ona uyarı vuruşu yapması tam bu noktada sizce tesadüf olabilir mi?..
Önemli istihbaratlar..
Yazımızın ikinci bölümünü ulaştığımız son istihbarat notlarına ayıralım;
Reyhanlı patlamasının ardından Türkiye’de istihbarat ve güvenlik birimleri arasındaki ayak oyunları ve iç çekişme çok tartışıldı.
Şebbiha Timleri. Esad’a bağlı hizmet eden gayri resmi bir örgüt.
Şebbiha ile ilgili güvenlik ve istihbarat birimlerinin elinde olan son derece önemli bir bilgiye ulaştım. İstihbarat raporuna göre, Suriye’den Türkiye’ye 25 kişi civarında Şebbiha üyesi sızdı. Bunların Adana’da oldukları tahmin ediliyor. İstihbarat ve emniyet birimleri İstanbul’da Reyhanlı benzeri bir eylemin gerçekleştirilebileceği ihtimali üzerinde uyarıldı.
Aldığım bir bilgiyi yazıya dökmenin en zor anlarından birini daha yaşadım. Ama Reyhanlı’da yaşadığımız büyük acının ardından bu gibi bilgileri aktarmaktan başka çare bize bırakılmadı. MİT ile Emniyet yine köşe kapmaca oynamaz İnşallah!..
***
Hükümetin Askeri vesayet görüntüsü verme korkusu yüzünden Gezi eylemleri sırasında Jandarmayı sadece Başbakanlık merkez binası önünde tutan ve son Taksim operasyonu sırasında bazı geri semtlere çıkaran İçişleri Bakanı Muammer Güler tedbiri elden bırakmıyor. Gezi eylemlerinin İstanbul ve Ankara başta olmak üzere en yoğun yaşandığı illerde Jandarma İl komutanlarının tüm izinleri iptal edildi. Jandarma birliklerine kışlalarında olası eylemlere karşı tüm hazırlıklarını tamamlamaları için emirler gönderildi.