Nelerden medet umar hale geldiler...
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 8. Maddesi:
"Kısıtlı olanlar" seçmen olamazlar.
***
Yüksek Seçim Kurulu:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405 ve 406. maddelerindeki sebeplerle "haklarında kısıtlama kararı kesinleşenler" seçmen listelerine giremezler.
***
Bayram dönüşü, pazartesi sendromu filan vardır şimdi, hiç "neymiş bu maddeler" diye araştırma zahmetine sokmayayım sizi...
Türk Medeni Kanunu'nun 405. Maddesi:
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.
Türk Medeni Kanunu'nun 406. Maddesi:
Savurganlığı, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya mal varlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.
***
Yani, hem seçim kanununun emrettiği hem de YSK'nın kabul ettiği üzere; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olanlar, alkol ve uyuşturucu bağımlıları seçmen olamaz, dolayısıyla da oy kullanamazlar.
Keza, 2014 yılında, Niğde'nin Bağlama Beldesi'ndeki belediye başkanlığı seçimi, itiraz sonucu zihinsel engelli 3 kişinin oy kullandığının tespit edilmesiyle iptal edilmişti.
***
Ee nereden çıktı şimdi, niye anlatıyorsun bunları derseniz...
Pazar günü önce Paris'ten sonra Amsterdam'dan haber geldi; müşahitlerin iddiaları doğruysa, bu iki temsilcilikte de -üstelik birinde sandık başkanı dahi razı olmadığı halde- yüzde yüz zihinsel engelli, yanlarındaki refakatçilerin/ailelerinin de bunu onayladığı, yani "seçmen olamayacak" durumdaki kimselere oy kullandırıldı!
"Nasıl"ını söylememe gerek yoktur herhalde;
AKP'lilerin baskısıyla!
***
Madalyonun bir yüzü, 'AKP'nin, yahut AKP'nin "seçimi başlamadan, baştan kazanmak" misyonuyla sandıklarda görevlendirdiklerinin yaptıkları, Türkiye'de yapacaklarının provası gibi' diyor.
Ya diğer yüzü?
Orada ne yazıyor, ben ne okuyorum biliyor musunuz?
Yatacak yeriniz yok!
Oy, bir irade beyanıdır.
"İrade"den söz edebilmek için, kişinin her şeyden önce karar verme gücüne sahip olması gerekir.
Karar verme, tercihte bulunma kabiliyeti bulunmayanların tercihiyle kazanmaya çalışacak kadar mı zavallılaştınız?
Şimdi "FETÖ" dediğiniz yapıyla kol kola "devleti, sızma yoluyla ele geçirmeye" kalkıştığınız 2010'daki o "kandırılma, aldatılma" mazeretiyle aklamaya çalıştığınız halinizden ne farkınız var?
O gün "mezardakilere" oy kullandırmak yoluyla kumpas kurulmuştu demokrasiye, bugün "zihinsel engellilere"(ve kim bilir daha hangi kısıtlılara) oy kullandırmak yoluyla...
İkisi de hile, ikisi de kumpas sonuçta!
***
Kediler mesaiye erken başladı
Belçika seçimi gelen haberler doğruysa tam bir rezillikler silsilesine dönmüş bile...
En büyük skandal, aynı zamanda Türk vatandaşı da olan Brüksel Bölge Parlamentosu üyesi Mahinur Özdemir'in, itirazlara rağmen oy kullanma kabinine çantasıyla girmesi ve hayli uzun süre kaldığı kabinde cep telefonuyla verdiği oyu fotoğrafladığının tespit edilmiş olması.
Eh malum balık baştan kokar, bu, YSK'nın açık yasağının tanınmaması yoluyla hukukun çiğnenmesi kadar, "sıradan(!)" seçmene "usulsüzlük" yolu göstermesi, cüret vermesi açısından da kayda değer.
***
Bu kadar mı sanıyorsunuz?
Anvers'te 18 yaşına gelmemiş bir vatandaşa oy kullandırılması...
İki ayrı sandıkta İYİ Parti müşahitlerinin sayım odasına alınmaması ve konsolosların duruma seyirci kalması...
Sandık görevlilerinin "AKP'yi işaret etmek" suretiyle seçmen yönlendirmesi...
Ve hepsinin üzerine tüy diken de, SEÇSİS'e, tatil dolayısıyla oy kullanma işleminin en yoğun olduğu günde 1,5 saatten uzun süre erişilememesi...
Kediler mesaiye erken başladı anlaşılan bu seçimde!
***
Köpeksiz köyde değneksiz dolaşamayacaklar
"Bunlar kazanmak için her türlü hileye hurdaya başvururlar" ön kabulüyle ayağınızı sandıktan kesin diye yazmıyorum bunları.
Tersine, önce "sandık başına" gitmekte, sonra da "sandık peşine" düşmekte tereddüt etmeyin diye yazıyorum.
Evet, bütün bunları yapıyorlar, yurt dışı sandıklarında prova ediyorlar Türkiye'de bin beterini deneyecekler; yaptıkları yapacaklarının teminatı çünkü.
Ama bir de siz varsınız...
Köpeksiz köyde değneksiz gezdiler bugüne kadar; haksız zaferlerini yüzde 50 buna borçlular... Yine öyle olacak sanıyorlar; olmayacağının kanıtı olarak bu defa siz varsınız...
Onlar bunu hiç hesaba katmıyorlar, siz katın, çalışmadıkları yerden karşılarına çıkın!
Kendinizi yabana atmayın bence...
Ve...
Her ne olursa olsun mutlaka belgelendirin, kayıt altına alın. Kuru kuru bağırmakla, çağırmakla, sayıp sövmekle olmaz ama bir hukuk ordusu elinde kanıt çuvallarıyla dayanırsa YSK'nın kapısına, feriştahı gelse cesaret edip de iradenizi çiğneyemez!