‘Nefret yasası’ çıkarsa Kur’an-ı Kerimleri ne yapacağı
Su ‘demokratikleşme paketi’nin içinde yer alan ‘nefret suçu’ neyin nesi? Çok net biliyoruz ki, pazarlıkların içinde böyle bir madde yoktu... O hâlde hangi sosyal ihtiyaçtan doğdu? Bu konuda lobi yapanlar, baskı kuranlar ve fırsattan yararlanarak gündeme aldıranlar kimler? ‘Demokratikleştiriyoruz’ derken, aykırı düşünüp de düşüncesini ifade edenler için verilen bu giyotin siparişi kimlerin eseri?
Eğer konu, bir başka ırkı, dini, mezhebi veya farklı özelliklere sahip bir bölge halkını aşağılamaksa, aleyhine kin ve düşmanlık oluşturmaksa, tahrik etmekse, kamu barışını bozmaksa, bu Türk Ceza Kanunu’na göre zaten suçtu... 125, 126 ve 216. maddeler bu suçu ve verilecek cezayı tanımlarken, 218. madde bu suçun basın yayın organları tarafından işlenmesi durumunda yükseltilecek oranı belirtiyor... Yok, cezalar yetersiz ve caydırıcılıktan uzaksa ceza miktarını yükseltirsiniz olur biter... Paketlerin hazırlandığı masanın diğer ucunda oturanlar bile talep etmediğine göre ayrıca suç ve ceza ihdas etmek nereden çıktı?
Aslında bu yasa tam bir bumerang olabilir ve hazırlayanı da gün gelip vurabilir... Yukarıdaki maddelerin dışında bir tanım, kimlerin hangi ihtiyacından doğmuşsa, yarınki iktidarları etkileme gücü oranında keyfiyete hizmet edecek, muhalifleri vurabilecektir... ‘Gâvura gâvur denmeyecek’ düzenine nazire yaparcasına ‘Kötüye -etnik kökeni farklıysa- kötü denmeyecek’ düzenine geçiyoruz neredeyse... Bir etnik grup ya da kişinin fesatı anılırken ‘milliyet’iyle birlikte anılmayacak!.. Tarih aktarılırken veya yorumlanırken de buna dikkat edilecek... Belli ki bu düzenleme, özellikle medyada kontrol altına alınamayan tiplerin hareket alanlarını daraltmada kullanılacak... Köşeleri tam belirlenmemiş, hâkimlere geniş takdir alanı bırakmış bir madde başlara belâ edilecek...
İktidarı destekleyen muhafazakâr basın bile şaşkınlık içinde, bunun nereden çıktığını merak ediyor, faturayı ‘siyonistler’e, cinsel özgürlükçülere ve özellikle İstanbul’lu azınlık lobilerine kesiyor... Onlar da biliyorlar ki, yarınlarda yazacakları ‘nefret suçu’kapsamına girebilir, yargılanmaktan kurtulamazlar... Haksız da sayılmazlar, çünkü buna göre PKK’ya ‘Ermeni terör örgütü’ diyen, ortağını dolandıran birisi hakkında ‘Yahudi iş adamı’ yazan, siyonistlerin yöntemleriyle Nazi’leri birbirine benzeten veya eşcinsele ‘sapık’ diyen çok rahatlıkla bu suç kapsamında yargılanabilecek...
Ya Kur’an-ı Kerim’in durumu ne olacak? Kur’an’ı Batı’da yayılan ‘İslamofobi’nin etkisiyle artık bir ‘nefret objesi’ gibi görenler çoğalmaya başladı... Meselâ Hollanda’da ırkçı görüşleriyle bilinen Özgürlük Partisi’nin lideri Wilders, Kur’an’ın nefret ürettiğini, Hitler’in ‘Kavgam’ına benzediğini ve faşistliği dolayısıyla yasaklanması gerektiğini öne sürdü... Benzer durum daha önce Londra’da yaşanmış, Evanjelist akıma mensup ‘Hıristiyanların Sesi’üyeleri “Eğer Kuran bir nefret söylemi değilse, başka neyin nefret söylemi olabileceğini bilmiyoruz” açıklaması yaparak, Kur’an satan kitapçıları ihbar kampanyası başlatmışlardı... Çok değil, daha geçen ay Rusya’nın Novorossisk Mahkemesi Kur’an-ı Kerim’in Rusça mealini ‘nefret ve şiddet doğurduğu’gerekçesiyle yasakladı... Bu örnekler artık istisna değil maalesef ve günden güne benzer haberler geliyor...
Aynı tehlike Türkiye için de geçerli... Yarın Kur’an’ın içerdiği hükümler, yaptığı tanımlar ve mecbur kıldığı yaptırımlar dolayısıyla ‘zanlı’kitap yerine konulmayacağının garantisi var mı? Küçük bir örnek: Batı’da homofobi nefret suçunun dayanaklarından birisini oluşturuyor... Bu durumda İslâm’ın hükmü ne olacak? Bu hükmü savunanlar nefret suçu mu işlemiş sayılacaklar? Kutsal kitabın ‘hayvandan aşağı’saydığını, ona iman eden de öyle saymak mecburiyetinde... Bu durumda Kur’an bir ‘suça tevşvik’kitabı, inanıp gereğini yapan da suçlu mu sayılacak? Evlilik, vergi, savaş hukuku, tebliğ, mülkiyet, yönetim vs. gibi konulardaki müslümanlar ve diğerleri hakkındaki ayrı hükümler, nefret suçunun delili mi görülecek? Uygulayıcılarının elinde nereye varacağı iyi kestirilmemiş, muhalifleri bastırma ümidiyle alelacele gündeme alınmış bir maddeyle karşı karşıya olduğumuz çok açık...
Prof. Dr. Nurullah Çetin Hoca 10-11 Ekim tarihlerinde ‘Kur’an-ı Kerim nefret suçu mu işliyor?’başlıklı iki enfes yazı kaleme almış... “Bu kanunun alt yapısını hazırlayanlar ve hükûmete dayatan çevreler, Türklükle ve Müslümanlıkla derdi olan çevrelerdir.... Türkiye’de Müslüman Türk varlığını ve zihniyetini kaldırmaya matuftur” diyor ve ardından kâfire, İslâm’a savaş açana, inkârcıya yönelik gazabı ve lâneti hatırlatan ayetleri sıralayarak şu soruyu soruyor haklı olarak: “Buradan hareketle Allah, gâvurlara (kâfirlere) kin, düşmanlık ve nefret besliyor diye hâşâ yargılanabilir! Çıkarılacak kanun, buna imkân verebilir. O zaman Müslüman ve Türk düşmanlarının dolduruşuyla kanun çıkaracak olan arkadaşlar, kendilerini nasıl savunacaklar?”
‘İslâmcı iktidar’ın geldiği nokta ne kadar trajik değil mi?