Akit gazetesinde bir yazı;
“Suriye'de terör örgütü PKK/YPG'ye karşı başlatılan Barış Pınarı Harekatı devam ederken Gölcük Orduevleri Müdürlüğü tepki çeken bir organizasyona imza attı.
‘Hoşgeldin 2020’ adı altında yapılan organizasyonun afişinde yarı çıplak kadınların resimleri yer aldı. “
Evet yazı bu şekilde devam ediyordu.
Yazıya bakılırsa Ordunun genleriyle tamamen oynanmasına rağmen adamların orduya husumetleri halen de dinmiş değil.
*
Yarı çıplak dedikleri resim ise bayan sanatçının sahne kıyafeti.
Yazıda bahsedildiği gibi yarı çıplak felan da değil.
Bu zihniyet ahlakı sadece iki bacak arası olarak görür.
Ama çalıp çırpmak ,sömürmek ise bunlara göre asla ahlaksızlık olmaz!
*
Yukarıdaki yazıya ben değil Genelkurmay’ın cevap vermesi gerekirdi.
Böyle bir yazı şu an ordumuzda görev yapan subay ve de astsubayları kesin olarak üzer.
Büyük fedakarlıklarla çok zor şartlarda görev yapan TSK personeli bunları asla hak etmiyor.
Eğer bu yazıya Silahlı Kuvvetlerin ilgili makamlarınca cevap verilmez ise TSK’lerinde görev yapan subay ve astsubaylar da böyle art niyetlilere karşı sahipsiz oldukları hissi uyanır.
Bu da moral ve motivasyonlarını olumsuz yönde etkiler.
*
TSK’nın şerefli personelini hedef alan yukarıdaki yazıya değinmeden sizleri fazla değil sadece 6 ay geriye götürmek istiyorum;
Tarihler 01 Haziran 2019’ gösteriyordu.
Akit Tv’de yayımlanan bir programda Yeni Akit Gazetesi Haber Müdürü Murat Alan askere yönelik olarak generaller için;
“O omuzu çatal bıçak seti apoletli generaller varya. Şimdi hepsi Erdoğan’ın arkasında saf tutuyor. Oynaya oynaya. Eşek gibi saf tutacaklar.”
Evet ifadeler aynen böyleydi.
*
Bu ifadeler TSK’da üniforma giymiş birisi olarak şahsımı çok üzmüştü.
Türk Silahlı Kuvvetleri asil milletimizin bağrından çıkmıştır.
Bu ifadelerle generaller üzerinde TSK’leri hedef alınmış, güzide ordumuza olan husumet dışarı kusulmuştur.
*
Yaz kış, gece gündüz, tatil bayram demeden her türlü şart ve ahvalde bütün olumsuzluklara göğüs gererek TSK’nin bütün subay ve de ast subayları gibi fedakârca görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli generallerine karşı sarfedilen bu ifadeler hadsiz, yakışıksız hatta yasal sınırları aşan, hakaret içeren ifadelerdi.
*
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne komuta eden generalleri toplum nezdinde aşağılamaya çalışmak kahraman ordumuza ,dolayısıyla Türk milletine zarar vermektir.
Şu hususu altını çizerek ifade etmek isterim;
“Bu ordu hepimizindir. Ordumuza verilen ve de verilecek zarar bu sıkıntılı coğrafyada yaşamamızı imkansız kılar.”
*
Evet bu şahsın sarfettiği ifadeler
Askeri Ceza Kanunu 95/4 ve
Türk Ceza Kanunu 125/3 maddeleri uyarınca suç teşkil etmekteydi.
Acaba kaç generalimiz bu şahıs hakkında dava açtı bilmiyorum.
*
Düşünebiliyor musunuz;
TSK’nın generalleri için bu kendini bilmez kişi
Böyle alçakça ifadeler kullanabiliyor.
Bu kişiler bir yerlerden cesaret bulmasalar böylesi hakaret içeren ifadeleri kullanabilir mi hiç?
*
Sahi bu zihniyet “Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil.” diyene ne tepki gösterdi?
Bu zihniyet “6 ,7 yaşındaki kız ile evlenilebilir.” diyene ne tepki gösterdi?
Bu zihniyet “Annen de olsa diz kapağının üstü tahrik eder.”
diyene ne tepki gösterdi?
Bu zihniyet “Hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir.” diyene ne tepki gösterdi?
"Cinsel istismar, tecavüz" suçlarında mağdur ile failin (tecavüzcünün ) evlenmesi durumunda ‘Tecavüzcünün Cezanın Ertelenmesini’ öngören yasa teklifini Kasım 2016 yılında meclise verene ne tepki gösterdi?
*
Ne diyelim moral için yapılan yılbaşı organizasyonundan
“Yarı çıplak kadınlar” diye bahsetmek kadar ahmakça bir düşünce olabilir mi?
*
Evet;
Bazı tarikat yurtlarında erkek çocuklarına tecavüzden bahsetmez bunlar.
Kur’an da adaletle ilgili onlarca ayet varken yaşanan adaletsizliklerden, hukuksuzluklardan bahsetmez bunlar.
İsrafın haram olduğu ile ilgili pek çok ayet varken ülkeyi yönetenlerin yaptıkları israflardan bahsetmez bunlar.
Ülkemizde yaşanan her olumsuzluk haberlerine, olayda kusuru olanları toplumun öğrenmemesi için derhal YAYIN YASAĞI getirilmesinden bahsetmez bunlar.
YASAKLAR’ın toplumda artık olağan hale getirildiğinden bahsetmez bunlar.
Telefonların dinlenmesinden, kişisel özgürlüklerin yok edilmesinden bahsetmez bunlar.
Kendi zihniyetindekilerin FETÖ’yü nasıl besleyip palazlandırdıklarından bahsetmez bunlar.
Liyakata bakılmadan sadece yandaşlara iş imkanı sağlandığından, haksızlığın sıradan hale geldiğinden,
kindar nesil yetiştirildiğinden, toplumun sizden bizden diye kutuplara ayrıştırıldığından bahsetmez bunlar.
Soruları çalarak milyonlarca gencin hakkını gasbederek geleceğini karartanlardan, soruların çalınmasına çanak tutan siyasetçilerden bahsetmez bunlar.
Yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanmasının ülkemizde yaratmış olduğu sıkıntılardan bahsetmez bunlar.
Sendikacıların, akademisyenlerin, öğretim üyelerinin korkudan seslerini çıkaramamalarından bahsetmez bunlar.
Kanal İstanbul projesinin bilimsel sakıncalarından bahsetmez bunlar.
Ülkede yaşanan hırsızlıktan, yolsuzluktan, saçılan rüşvet dolarlarından bahsetmez bunlar.
Yalanları, talanları, yeşilin rant uğruna katledilmesini bahsetmez bunlar.
Dün mücahit olanların, beş parası olmayanların bugün nasıl Türkiye’nin en zengin müteahhitleri, ülkenin en zenginleri olduklarını bahsetmez bunlar.
Milletin yenen haklarından, kul haklarından bahsetmez bunlar.
Allah’la aldatmanın ne kadar günah olduğundan bahsetmez bunlar .
“Vatandaşa gelince din iman, kendilerine gelince kat hamam”
sağlayanlardan bahsetmez bunlar.
Dantelli kefen giyenlerin sahte raporlarla veya bedel ödeyerek askerlik yapmadıklarından bahsetmez bunlar.
Milletvekili, bakan, bürokrat çocuklarını neden
askerde göremediğimizden bahsetmez bunlar.
Neden şehit olanların fakir ailelerinin evlatları olup, zenginin ,milletvekillerinin,bakanların evlerine de ateş düşmediğini sorgulamaz bunlar.
Siyasal İslamcıların eşlerinin, gelinlerinin neden Mekke’de, Medine’de doğum yapmayıp da gidip Amerika’da doğum yaptıklarından bahsetmez bunlar.
Bu zihniyet, eşleriyle sıcacık yataklarda yatarken
“Gölcük orduevindeki Yılbaşı organizasyonu afişinde yarı çıplak kadınların resimleri yer aldı” dedikleri yerdeki subay ve astsubayların yine aynı yazılarında bahsettikleri Barış Pınarı Harekatı ve diğer harekatlarda savaştıklarından, yaralandıklarından, hatta şehit olduklarından bahsetmez bunlar.
Kendileri tarikat evlerinde şeyhlerinin el ve eteklerini öperken,
düzenlenen harekat veya terörle mücadele operasyonlarında şehit düşenlerin ailelerinin ihtiyaç ve sıkıntılarıyla yine bu subay ve astsubayların ilgilendiklerini bahsetmez bu vicdansızlar.
Domuz eti yemekten korkup, ama kul hakkı yemekten korkmayanlardan bahsetmez bunlar.
“Allah Allah “ diyerek aldığımız bu toprakları
“Allah Allah “ diyerek yiyenlerden bahsetmez bunlar.
Hangi birini sıralayım kardeşim, hangi birini.
Daha devam etsem inanın sayfalar yetmez sayfalar.
Bu kişiler olsa olsa “Kara Vicdanlı” olurlar.
*
Bakınız Ömer Hayyam ne güzel de söylemiş;
İçin temiz olmadıktan sonra,
Hacı hoca olmuşsun kaç para.
Hırka,tespih,post,seccade güzel,
Ama “MEVLA” kanar mı bunlara?
*
Unutmayınız ki;
Elbisesi kirli olandan değil,
düşüncesi kirli olandan korkmalı.
Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha da çok azarlar.