Nedenlerle değil sonuçlarla yönetmek!
Çağdaş dünyada karizmatik ya da eskilerin deyimiyle nev-i şahsına münhasır türden insanlar giderek daha çok siyaset ve yönetim dışı kalmaktadır.
Seçkinliğe karşı olmak sıradanlığa rıza göstermeyi gerektirmez!
Vasatın egemenliği arzu edilir değildir.
Demokrasinin kusuru!
Toplum hayatına kitleyi, sıradanı, standardı ve vasatı egemen kılmanın riski yüksektir.
Demokrasinin "bir adam bir oy" kuralı sayı karşısında niteliğin ikinci plana atılmasına neden olur.
Yönetimlerin meşruiyetlerinin aldıkları oya bağlı olması, yönetimlere aldıkları oy kadar konuşma ya da yönetme hakkı tanınması kantiteyi kalite karşısında üstün duruma geçirir.
En az kusurlu bir rejim olması dolayısıyla demokrasinin bu sakıncası "kadı kızının" kusuru olarak nitelendirilip sineye çekilmektedir.
Gerçekte demokratik toplumlar kurtarıcıya ve kahramanlık yapmaya ihtiyaç duymayacak kadar ilerlemiş olan toplumlardır.
Hem toplum geri hem de yöneticiler vasat ise o toplumda demokratik kültür tehdit altında demektir.
Yüksek nitelikli yönetici toplumun kazancıdır
Toplumların ileri, gelişmiş, modern ve kendine yeterli hale gelmelerinde üstün nitelikli ve karizmatik kişiliklerin çok önemli rolleri olmuştur.
Bugün ve gelecekte de toplumlar şu veya bu hiyerarşik düzeyde belirli bir kaliteye ve karizmaya her zaman ihtiyaç duyacaklardır.
Son zamanlarda "kurtarıcılardan kurtulmak" sözü sıkça telaffuz edilmekte ve adeta kahramanların olmadığı bir dünya kutsanmaktadır.
Elbette kurtarılacak bir şeyin olmadığı yerde kurtarıcıya, kahramanlığa ihtiyaç olmayan yerde de kahramana ihtiyaç duyulmaz.
Bilinç, kültür, ilerleme ve gelişmişlik sorunlarını halletmiş toplumlarda herhangi bir siyasi lidere "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye slogan atmak için herhangi bir neden yoktur.
Bireydeki artı nitelikler toplumların kazancıdır.
Toplumları temsil edenlerde bulunan üstün özellikler onlara sorunlarını aşamada katkı sağlar.
Bu durum hem iç ve hem de dış politikada geçerlidir.
Bilenlerle bilmeyenler bir değildir!
Başarıyı yalnızca kendi fizik ve zihni eylemlerinden bekleyen, kendine güvenen ve karizmatik birey, temsil ettiği toplumun çıkarlarından asla taviz vermez.
Onur ve erdem sahibi insanlar teslimiyetçiliği, tavizciliği ve başkalarını övmeyi ya da sövmeyi siyaset olarak niteleyemezler.
Toplumlar ciddiyetsiz tavırlıların, laubali karakterlilerin ve argo konuşanların ardına takıldıklarında fiziksel ve ruhsal yoksulluğun merkezine doğru yol almış olurlar.
Toplumlar önlerine ahlaken, fikren, ilmen en iyi durumda olanları geçirmesi toplumun kurtuluşu bakımından bir gereklilik değil, şarttır.
Bilenlerle bilmeyenler, çalışkanlarla tembeller bir değildir.
Az kaynakla çok sorun çözmek, yetenek ve yetenekli olmayı gerektirir.
Başarı için doğru ilke ve yöntem gereklidir!
Başarı için yöneticilerin fiziki/zihni özelliklerinden ziyade stratejik istikametlerinin ve uyguladıkları yöntemlerin doğru olması gerekir.
Yöneticiler fiziki ve zihni yetersizliklerini bir takım meziyet ve yöntemleri kullanarak aşabilirler.
Yetenek ve istikamet sorunu olmayan yönetimlerin aşağıdaki yöntem ve ilkelerle yeteneklerini zenginleştirdiklerinde başarı için daha fazla bir şeye ihtiyaç duymayacaklardır.
Yeteneklere ilave edilmesiyle kesine yakın başarı üretebilecek meziyet ve yöntemleri aşağıdaki biçimde sıralayabiliriz:
-Şerefe kıyma yerine rahata kıymayı tercih etmek.
-Rahatsız eden gelişmeleri halının altına süpürmek, görmezlikten gelmek yerine üstüne üstüne gitmek.
-Rakiplerini karalamak yerine onları anlamaya çalışmak. Rakipleriyle mücadele için özel ordular kurmak yerine onları ya yanlarına çekmek ya da tarafsız bırakmak.
-Mücadeleyi içe değil dışa; astlara karşı değil üstlere karşı yapmak.
-Düşüncenin bir tercih değil, bir başlangıç olduğuna inanmak.
-Olaylara mikroskopla değil teleskopla bakmak.
-Hayallerinin hatıralar tarafından yönetilmesine izin vermemek.
-Kendilerinden daha yetenekli kişilerle çalışma başarısını göstermek.
-Bugünün sorunlarına dünkü cevapları vermemek!
-Nedenlerle değil sonuçlarla yönetmek!